17.Sayı Takdim

Kıymetli okuyucularımız, Yaz ayları… Kimileri için uzun çalışma günleri sonrasında tatil ayları, kimileri için de ekim ve dikim işlerinin en yoğun olduğu aylar. Âşık Paşa’ya göre ömrün en gayretli şekilde geçirilmesi gereken en bereketli zaman dilimi. Gündelik telâşların insanları boğduğu bir ortamda ise rahat bir nefes alabilme imkânı. Fakat şu veya bu şekilde ömrün en bereketli ve verimli anları,gittikçe çorak […]

Continue reading »

Türkçe Konuşan Aranıyor!

Halil GÖKKAYA Türkçeyi ilim dili, irfan dili, aşk dili, şiir dili ve medeniyet dili olarak ne kadar kullanabiliyoruz? Onun üstün yapısını ne kadar kavramış durumdayız? Yoksa onu küçük mü görüyoruz? Yabancı dillere daha mı heveskârız? Bazen insanlarımızın zihinlerinde o kadar çok sorular peş peşe diziliyor kil! Tabiî olarak da peş peşe pek çok sorular ihmal edilir hâle geliyor. Hattâ eğitim […]

Continue reading »

Dil Yaramız. Yaralı Dilimiz

Yard. Doç. Dr. Emin IŞIK   “İnsanlar konuşa konuşa; havanlar koklaşa koklaşa anlaşır.” -Türk Atasözü- İnsanoğlu konuşabilen tek canlı, dil de ona mahsus bir kabiliyettir. İnsanlar bildiklerini, gördüklerini, duygu ve düşüncelerini birbirlerine kelimelerle aktarırlar. Konuşmak için de, düşünmek için de dile muhtacız. Çünkü kelimeler ve kavramlar olmadan düşünemeyiz, fikir üretemeyiz. Düşünmek, insanın kendi kendisiyle konuşması demektir. O hâlde, dilimizi ne […]

Continue reading »

TÜRKÇENİN YAŞADIKLARI

SEYRİ (M. Ali EŞMELİ) Güzelim Türkçemiz, 19’uncu asrın sonunda lügatta 90 binin üzerinde kelimeye sahipti. 20’nci yüzyılda budandı budandı ve bir ara lügatte 15 bin kelimeye düşürüldü. Daha sonra sözlüklerde bu rakam, 80 bine yaklaştırılmışsa da kullanımda devamlı olarak tersine bir gidişat gerçekleştirildi. Hep bilmeyenler dikkate alındı ve pek çok kelime sözlükte var olduğu hâlde ya resmî veya ideolojik yasaklara […]

Continue reading »

Tavaf

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI Nur hâlesi hâlinde gönülden bir akış bu! Allah diyerek, benliği elden bırakış bu! Hak nûruna yerden koparak göklere doğru, Pervâne olup varlığı sevdâda yakış bu!.. Bin cân ile çevrildiğimiz kıblede Hakk’a, Gayben inanıp sonra da gözlerle bakış bu! Kır çemberi, bul mihveri, Allah’a revân ol, Yol yol dönerek şevk ile mîrâca çıkış bu! Kullukta tavaf bahçesinin gülleri […]

Continue reading »

ÇİLE ÇİÇEGİ

Yusuf DURSUN   “Mü’min erkek ve kadının nefsinde, çocuğunda, malında bel!!. eksik olmaz; 13 ki natasız olarak Allan’a kavuşsun.” Hazret-i Muhammed -sal l8118hu aleyhi ve sellem-   Derdimi yüklesem eğilir dağlar, Hüzün benim güller açan dalımdır. ıstırap ırmağı içimde çağlar, Çile benim çağlar aşan yolumdur, Yüzümde bir ince tebessüm ağlar, Yüreğim sızıdan dilim dilimdir. Âhımdan ateşe dönüyor gülüm, Şifâ kilidine […]

Continue reading »

AYAĞINI ÖPTÜ AY

Şükran IŞIK   Mest olmuştur aşkınla semâ ediyor dağlar, Cehennem susturulmuş, şeytan kahrından ağlar. Küfrün dili tutuldu doğduğun o gecede, Ayağını öptü ay, yıldızlar etti secde. Duâ üstüne duâ ettim dilsiz, dudaksız, Sürünerek kapına geldim elsiz, ayaksız. Gözlerim yaşla doldu, aşkım oldu seccâde, Ayağını öptü ay, yıldızlar etti secde. Yüzüm yok ki, yüz sürsem Muhammed eşiğine, Hasret beni yatırdı, iğneli […]

Continue reading »

RUBÂÎLER

Recep YILDIZ   Aşk uğruna can vermeyi âdet sandın. Dert çekmeyi en kutsal ibâdet sandın. Vuslat da bir aşk meyvesi, tatmak lâzım; Aşk, yalnız elemden mi ibâret sandın? *** İnsan, ter akıtmışsa «hayırsız» demek olmaz. İsterse eğer hakkını, «arsız» demek olmaz. Her dem, teri yaşken alacak hakkını, yoksa; Bir gün gelip aç kaldı mı «hırsız» demek olmaz! *** Yaz yağmuru […]

Continue reading »

HER YERDE SEVGİ

Nafiz NAYIR   Kırdan demet demet derdim sevgiyi, Her isteyen cana verdim sevgiyi, Nereye baktıysam gördüm sevgiyi, Ben sevgiyi duydum, sevgiyi sevdim. Sabahlara gebe pembe ufukta, Gözü ışıl ışıl koşan çocukta Baharda açılan ilk tomurcukta, Ben sevgiyi duydum, sevgiyi sevdim. Uyuyan yavrunun tatlı düşünde, Mutlu bir ananın her gülüşünde, Yuvadaki kuşun hür ötüşünde, Ben sevgiyi duydum, sevgiyi sevdim. Nefret benden […]

Continue reading »

Kitabın Kerameti

Dursun GÜRLEK Yol uzun, ömür kısa olduğuna göre, az zamanda çok işler yapmanın lüzumu herhâlde kendini gösteriyor. Eskimeyen eserleri, bâkî kalan bu kubbede hoş bir sadâ bırakan kitapları okumak, bunları hayatımızın ayrılmaz parçaları hâline getirmek gerekiyor. Unutmayalım ki, aktüalitesini hiçbir zaman yitirmeyen, yüzyıllardan beri elden ele, dilden dile dolaşan, gönülden gönüle, kalpten kalbe taht kuran böyle değerli ilim ve sanat […]

Continue reading »
1 300 301 302 303 304 305