AKŞAM/SIZIM

Sadettin KAPLAN Gittin bir akşamüstü akşamcıl gülüşünle, Sürüyüp eteğinde en taze akşamları… Günün dönemecinden düne dökülüşünle, Uzatmadı verdiğin endaze akşamları… Kervankıran’ı ufka birlikte astığımız, O en güzel akşamlar bizim akşamımızdı… Nerde mor bulutlardan yaptığın yastığımız? Güneşin yedi rengi tek sarıya mı sızdı? Alı yok şimdi gülün yanımda yoksun diye, Çakılıp durdu zaman sarı bir ikindiye… Bitkin beklentilere bugün de yok […]

Continue reading »

TALTİF

Osman ALTAŞ Mânâ âlemini, açıver bana. Rabb’im azametle, taltif et beni. Uçayım Kâbe’ye, duaya Sana. Rabb’im kerametle, taltif et beni. Sev beni Sultan’ım, açılsın güller. Sevdir Sen’i bana, şakısın diller. Sevdayla Zât’ına, açılsın eller, Rabbi’m muhabbetle, taltif et beni. Sen’de fânî eyle, rengine soldur. Kerem et kalbimi, nûrunla doldur. İrfanınla pişir, sevginle oldur. Rabb’im velâyetle, taltif et beni. Sevgi Kevser’inden, […]

Continue reading »

UNUTTUK

NİYAZKÂR (Köksal CENGİZ) Boş yere övündük hep varlık ile, Takvâdan vazgeçtik azı unuttuk. Yıllarca dövündük bir zorluk ile, Gayretten vazgeçtik hızı unuttuk. Dost diyerek vefasıza sarıldık, Hesapsız işlerden hesap sorulduk, Hükmümüz verildi yere serildik, Dâvâdan vazgeçtik tezi unuttuk. Sızlana sızlana yollara düştük, Kadir bilmeyene türküler koştuk, Candan sevenlere hışm ile taştık, Kavilden vazgeçtik sözü unuttuk. Koşacak, takatim-ferim kalmadı, Kavgamı verecek […]

Continue reading »

VUSLAT -Muhterem İlhan AYVERDİ’ye-

MÜRİD (Mustafa TAHRALI) Mürg-i can teşne ebed mülküne, tenmiş kafesi, Uçabilsin diye Azrâil alır son nefesi… Çırpınır ten, kanat açmışsa gönül rûh iline, Dökülür tüy tüy olup câme-i hicrân, eline… Bir terennüm açılır «Hû!» ile dilden gönüle, Dil susar, söylenir artık «O» gönülden gönüle… Vech-i dildâra açılmış mütehayyir gözler, Kapanırken sevilen yüzlere, eller titrer… Yükselir göklere, eller tutunur rehberine, Cennetin […]

Continue reading »

RAHMETİNE YOKTUR HUDÛD ALLÂH’IM!..

Mustafa Necati BURSALI Sen’sin tek «Mâlik»i bu kâinatın, Nice hayret verir akla sanatın, Suyu da Sen’dendir Nil’in, Fıratın. Rahmetine yoktur hudûd, Allâh’ım, Çünkü bir ismin de Vedûd, Allâh’ım!.. Lutfunla insana bal verir arı, Çiçekler doldurur nice gülzârı, Bir Sen’sin bahşeden beyinde zarı. Rahmetine yoktur hudûd, Allâh’ım, Çünkü bir ismin de Vedûd, Allâh’ım!.. Gönlümün sebzesi Sen’den alır su, İkrâmın olmasa nerde […]

Continue reading »

Bandırmalı Ali (Ali ÖZTAYLAN) Ağabeyin Ufûlüne Tarihler:

Mustafa KARA Vuslat mevsimi geldi, firkat dönemi bitti, »Kırklar« da bunu dedi: Şimdi; «Dost, Dost’a gitti.» (1429) «دوست دوسته كيتدى» Leyl-i Mi‘râcı Berâat olsun… Şu üç aylar ona şefkat olsun… Geldi «bir» ney dedi târîhi için: «Ali Ağabeyimize rahmet olsun!..» (2008) «على آغا بكيميزه رحمت اولسون» Vezni: feilâtün / feilâtün / feilün (fâilâtün) (fa’lün)

Continue reading »

YAPIŞ MUHABBETİN AŞK GÜNEŞİNE

M. Faik GÜNGÖR Kulluktan habersiz geçen zamanı, Çıkar hayatından, sil neye yarar? Bal etse ağuyu, sapla, samanı, Hakk’ı zikretmezse dil neye yarar? Bin bir hikmet gizli, varlık sır küpü, Mevcudat içinde insan ar küpü, İçi boş eminsen, fırlat kır küpü, Mecnunu olmayan çöl neye yarar? Gönülde vesvese kevgir süzemez, Ellerde kelepçe ayak çözemez, Kalbi kör olanlar bakar sezemez, Suya hasret […]

Continue reading »

TEVEKKÜL GAZELİ

Memduh CUMHUR Hakk’ın ezelde kurduğu dâru’l-gurûru bu… Dünyâ mesîresindeki seyrin sudûru bu… Âlemde her ne vâr ise Hak’tan vücut bulur, Yokluk içinde varlığa rahmet zuhûru bu… Görmez cihanda yokluğu varlıkta bir zaman, Görmez yazık, beden gözünün bir kusûru bu… Her zerresinde mülküne hükmeyler aşk ile, Her vechesiyle bir mütevekkil şuûru bu… Fânî cihanda zevki tevekkülde bulmuşuz; Cumhur, gönül sürûru bu, […]

Continue reading »

ÖĞRETMENİM

Mehmet Ali VAR Şahin gibi hazır ol, hedefine bir bakıp, Alıp kutlu dâvâyı, menzile varacaksın… Aldırma zorluklara, canı dişine takıp, Bu dikenli bahçeden ne güller dereceksin. Sen yanık gönüllere bereketli yağmursun, Merhamet deryasından, şefkat içireceksin… Kururken şu topraklar, ey dost nasıl durursun! Susamış gönüllere, irfan götüreceksin. Kandil gibi yanarken, nur saçtın gönüllere, Cehaleti bilgiyle kökünden yıkacaksın… Tohum gibi düşersen hâin […]

Continue reading »

GELDİ YİNE ŞÂH-I ŞÜHÛR

İsmail Hakkı Bursevî Elhamdülillâhi’l-Ğafûr, Geldi yine şâh-ı şühûr! Eş-şükrü lillâhi’ş-Şekûr, Geldi yine şâh-ı şühûr! “Gafûr ve Şekûr olan Allâh’a hamd ve şükür olsun ki, ayların şâhı olan Ramazan geldi.” Bir tuhfe-i hazret-durur, Sermâye-i izzet-durur, Hoş mevsim-i rahmet-durur, Geldi yine şâh-ı şühûr! “Bu Cenâb-ı Hakk’ın bir hediyesi, kula kıymetli bir sermaye ve hoş bir rahmet mevsimidir. Ayların şâhı Ramazan geldi!” Kadre […]

Continue reading »
1 889 890 891 892 893 1.028