Yollar ve Yolcular…

Sâdi PELENK Bilmem farkında mısınız? Bir bir dökülüverdi cümle hasletlerimiz hazan yapraklarınca… Gayrı bizi biz eden, bizim olan, bizleri bizcileyin yaşatan ve anlatan özelliklerimiz kalmadı neredeyse… Kim ne derse desin. Bu düşüncelerime «eskiye özlem» ya da «nostalji» adı verilemez… Zira hiç kimse eskiden çektiği sıkıntılara, yeniden talip olmak gibi bir «hamâkat» örneği sergileyemez… Sergileyemez ama güzelliğini anılarının sultan sarayına serdiği […]

Continue reading »

Mevlânâ Ve Nükte – II KİM İÇMİŞ?

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK Hazret-i Mevlânâ sema* ederken sarhoşun birisi de meydana gelmiş ve semaya katılmış. Başlamış semazenlerle birlikte sema etmeye. Fakat kendine tam sahip olamadığı için dönerken Mevlânâ’ya çarpıyormuş. Bu yüzden müridler ona kızmış, onu itekleyip, tartaklayarak dışarı atmak istemişler. Durumu fark eden Mevlânâ müridlerine hitaben, «O içmiş ama siz sarhoşluk yapıyorsunuz.» demiş. Bu nükte ile Mevlânâ müridlerine muhtemelen: […]

Continue reading »

Gönlünüzün Sultanı Kim?

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI Önce gazetede bir haber gördüm. İstanbul’da yapılacak bayanlar dünya tenis şampiyonası için ülkemize gelen bayan tenisçiler, Topkapı Sarayı’nı ziyaret etmişler, kendilerine burada Osmanlı sultanlarının kaftanları giydirilmiş. Hem tuhafıma, hem ağrıma gitti. Kıtalara hükmeden ecdadımızın kaftanlarını bu yabancı kadınlara giydirmenin mantığını da mânâsını da çözemedim. Sonra bir ana caddede bütün direklere asılmış bez afişlerdeki şu ibareye gözüm ilişti: […]

Continue reading »

Deve mi Domuz mu?-2 (Manzum Tarihî Tiyatro)

Dr. Harun ÖĞMÜŞ [Endülüs’te Emevî Hilâfeti çökmüş, her il müstakil bir devlet hâline gelmiştir. Hâdise, 466/1074-488/1095 yılları arasında İşbîliye’de (Sevilla) geçmektedir.] İKİNCİ SAHNE Şahıslar: MÛTEMİD: Âlim ve sanatkârları seven şair ruhlu cömert bir emir. İşbîliye emiri. ÎTİMAD: Mu’temid’in eşi. (Sahnedekiler: Mûtemid, Îtimad ve hizmetçi. Harem dairesinde yalnızdırlar.) (Sahne romantik bir keman taksimiyle başlar.) MÛTEMİD (Bir kenarda dalgın bir şekilde oturan […]

Continue reading »

Kefeninin Markası Ne?

Ali Rıza BUL Meşhur fıkradır: Nasrettin Hoca bir ziyafete katılmış, kendisiyle pek ilgilenen olmamış. Bir zaman sonra, aynı adamın bir daveti daha olmuş. Hoca bu sefer kürkünü giyip gitmiş. Daha kapıdan girer girmez ayakta karşılanıp başköşeye buyur edilince, hoca kürkünün yenlerini çorbaya batırmaya başlamış. Bir yandan da: «Ye kürküm, ye!» diyormuş. Kılık-kıyafetin ya da günümüzdeki daha geniş, daha şümullü ifadesiyle […]

Continue reading »

Testi Kırılmadan Önce…

YAZAR : M. Ali EŞMELİ Meşhurdur: Nasrettin Hoca, suya gönderdiği çocuğun eline testiyi vermiş ve; “–Testiyi kırmadan getir.” diyerek bir de tokat patlatmış. Yanındakiler hocaya söylenmişler: “–Hocam, çocukcağız testiyi kırmadı ki, tokat atıyorsun! Bu yaptığın doğru bir iş değil!” Hoca istifini bozmadan cevap vermiş: “–Doğru söylüyorsunuz; ancak testiyi kırdıktan sonra tokat atmanın ne faydası olur?” Burada tokat, tasvip edilecek bir […]

Continue reading »

Dünya Nereye

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI Bugün dünyada derece derece artan sıcaklıkla birlikte yeryüzünde hayatiyetin ömrü hakkındaki tahminler de derece derece kısalıyor. Bundan sonra neler yapılacağı bir başka konu. Fakat gelinen noktanın sebeplerine baktığımızda, dünyanın havasını bozan, suyunu kirleten, toprağını çölleştiren, ateşini yükselten hususların, tamamen batı medeniyetinin yan etkilerinden ibaret olduğunu görüyoruz. Bunlar: Şuursuzca tüketim, her ne pahasına olursa olsun kalkınma, fütursuz fen […]

Continue reading »

Deve mi Domuz mu? (Manzum Tarihi Tiyatro)

HARUN ÖĞMÜŞ (Endülüs’te Emevî Hilâfeti çökmüş, her il müstakil bir devlet hâline gelmiştir. Hâdise, 466/1074-488/1095 yılları arasında İşbîliye’de (Sevilla) geçmektedir.) BİRİNCİ SAHNE Şahıslar: MÛTEMİD: Âlim ve sanatkârları seven şair ruhlu cömert bir emir. İşbîliye emiri İBN-İ AMMAR: Ebûbekir İbn-i Ammar. İyi bir diplomat, güçlü bir şair. Mûtemid’in başveziri. İBN-İ ZEYDUN: Ebûbekir İbn-i Zeydun. Mûtemid’in ikinci veziri. Meşhur Endülüs şairi Ebu’l-Velid […]

Continue reading »

Milli Birlik ve Din

EMİN IŞIK Din îmandan, îman candan, can vicdandan ayrı değil. Vatan tarihten, tarih sanattan, sanat dilden, dil milletten ayrı değil. Millet; dilin, dinin, sanatın, vatan ve iklimin, tarih ve kaderin hep birlikte yoğurup, meydana getirdiği kültürel varlığın adıdır. Aynı inanç ve değerlerin meydana getirdiği insan kitlesidir. Âdem topraktan yaratıldı. Onun soyundan geldik. Biz de topraktan yaratıldık. Hem bedenimizi teşkil eden […]

Continue reading »

Kamus ve Namus Meselesi

DURSUN GÜRLEK Gazetecisinden bakanına, din görevlisinden sokaktaki vatandaşına, milletvekilinden öğretmenine kadar geniş bir kesim -ne yazık ki- Türkçeyi güzel kullanamıyorlar. Konuşurken kulak zevkimizi dumûra uğratıyorlar. Sadece bununla kalmayıp cehaletlerini de açığa vuruyorlar. Meselâ kültür dünyamızla ilgili kelimeleri ve kavramları birbirine karıştırıyorlar. «Evkaf» kelimesini, «efkaf» diye telâffuz eden vakıf mensuplarına rastlıyoruz. Çemberlitaş’ta, tarihî eserlerden birinin duvarındaki ilânda «kültür» kelimesinin «kultür», «tezhip» […]

Continue reading »
1 50 51 52 53 54 61