EBEDÎ ÂLEME EDEPSİZ GİTME!

Abdullah GÜLCEMAL abdullah_gulcemal@hotmail.com Ey Nefsim! Bu sözüm sanadır sana, Ebedî âleme edepsiz gitme! Bin türlü mazeret gösterme bana, Ebedî âleme edepsiz gitme! Seni hep aldattı beşerin boşu, Bitecek beşikten mezara koşu, Hayâdan nasipsiz, kibir sarhoşu, Ebedî âleme edepsiz gitme! Yanaşmadın zikre, şükre, sabıra, Hani hazırlığın var mı kabire? Edepsizlik edip durma ha bire! Ebedî âleme edepsiz gitme! Edep yolculuktur, edep […]

Continue reading »

72. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız, Küçük bir çocuk; daraldığında, canı yandığında; «Anne!» diye basar feryadı… İnanç âlemi ne olursa olsun; her insan da, dara düşünce Yaratıcısını, Rızıklandırıcısını, Rabbini hatırlar; «Allah!» der… İş, bu; «Aman yâ Rabbî» feryâdını, her zaman ve zemine yaymakta… İşimiz daima duâya kalır, evet… Zaten her iş, her zaman duâya asılı. Gayeler; ancak fiilî ve kavlî olarak duâ etmekle, ilâhî […]

Continue reading »

Hakikî «Bilenler»den Olmak İçin; DUÂ HÂLİNDE BİR ÖMÜR…

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi “…Keşke bilselerdi…” (el-Ankebût, 41) HERKESİN KABUL ETTİĞİ HAKİKAT Bütün insanlığın kabul ettiği bir hakikat var. Ehl-i îman da kabul ediyor bu hakikati, ehl-i küfür de… Ârifler de biliyor, gafiller de… Genç de biliyor, ihtiyar da… Fakir de biliyor, zengin de… Zalim de biliyor, mazlum da… Herkesin bildiği bu hakikat, bu âlemin her şeyiyle fânî […]

Continue reading »

O SES…

Hüdâyî ÜSKÜDARLI Sultanahmet Camii’nden çıkmışlardı. Fatma Hanım saatine baktı: –Orhan evlâdım, vaktimiz müsait. İstersen Topkapı Sarayı’nı da görelim. –Tam ben de bu istekte bulunacaktım yengeciğim. –Haydi öyleyse. Birlikte yürüdüler. Hem dolaşıyor, hem sohbet ediyorlardı. Zihinlerindeki tarihî bilgiler, gördükleri ile birleşince birden hareketleniyordu. Fatih Sultan Mehmed Han’ın yaptırdığı ve Sarây-ı Cedîde-i Âmire adını verdiği bu saray, Osmanlı’nın en ihtişamlı yıllarının idare […]

Continue reading »

Kayser Önünde İzzetli Bir Esir ABDULLAH İBN-İ HUZÂFE ES-SEHMÎ -2-

Ömer OKUDAN okudan@yuzaki.com Hicretin dokuzuncu yılı, Rebîu’l-âhir ayının âhiri… Mekke Fethi’nden yedi ay sonra… Vedâ Hutbesi’yle taçlanacak olan ebedî risâletin yirmi ikinci senesi… Allah Rasûlü’nün feyizli tebliğinin bereketiyle şirkten yakasını kurtaran Cezîretü’l-Arab’a huzur ve sükûn hâkimdi. Günler bu minval üzere geçerken emniyet ve âsâyişi bozabilecek bir tehlikenin haberi Medine’ye ulaştı: «Eşkiyalık yapan Habeşli korsan gemileri Şuaybe Limanı yakınlarında görüldüler!»1 Efendimiz […]

Continue reading »

KUŞ RİSÂLESİ (RİSÂLETÜ’T-TAYR)

İmam Gazzâlî – Terc: Mahmut KAYA Rahmân Rahîm olan Allâh’ın adıyla. Yapıları değişik ve türleri farklı kuşlar toplanarak kendileri için bir kral gerektiği sonucuna vardılar. Bunun için Ankā’dan daha uygun birinin bulunmadığı hususunda ittifak ettiler. Onun batıdaki bir adada oturduğunu öğrendiler. Ona duyulan şevk ve istek, kuşları bir araya toplamıştı. Bir an önce ona kavuşup himayesine sığınmaya, çevresinden yararlanmaya ve […]

Continue reading »

MÂNÂSIZ MÂNEVİYATSIZ OLMAZ!

İrfan ÖZTÜRK Yıl 1976. Kur’ân kursumuza, normal gündüz programına işleri sebebiyle devam edemeyenler için üç aylık bir süre ile gece programı düzenledik. Gündüz normal öğrencilerle, gece de gece için kaydını yaptığımız 20 yaş üstü öğrencilerle öğretime başladık. Kur’ân-ı Kerim öğretimi yanı sıra; akāid, ibâdet, siyer ve ahlâk dersleri de veriliyordu. Akāid dersinde; «Mezhebler ve Mezheblerin Doğuş Sebepleri» konusunu işlerken, dört […]

Continue reading »

KESTANE DALINDA KİRAZ?

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Kocaman bir kestane ağacı vardı. Fakat yabanî idi. O muazzam ve ihtişamlı hâline nispetle meyveleri küçücük ve cılızdı. Hemen yanı başında da bodur boylu, fakat meyveleri çok güzel bir kiraz ağacı vardı. Her yıl iri iri kirazlar verirdi. Bahçıvan bu duruma bakarak şöyle düşündü: “Şu küçük ağaçta kestane, şu büyük ağaçta da kiraz olsa ne […]

Continue reading »

İlâhî Bir İkram DUÂ

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com «İnsan nedir?» sorusu, insanoğlunun en çok sorduğu ve cevap aradığı bir meseledir. Çünkü insan; en başta kendisini tanımak, bilmek ihtiyacındadır. Çevresiyle münasebetlerindeki keyfiyet de, kendisini anlayabilmesindeki isabetle mütenâsip olarak şekillenecektir elbette. Tarih; kendisini yanlış tarif eden insanlarla, doğru anlama fazîletini kazanan bahtiyar insanların teşkil ettikleri cemiyetlerin ibretâmiz âkıbetleriyle doludur. Bir tarafta parlayan yıldızlar misali hâlâ hasretle […]

Continue reading »

YILDIZLARIN DOĞUŞU

Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr Peygamberler ve Gönüller Sultanı -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, insanlığın kurtuluşu için tebliğe ilk başladığı andan itibaren; erkek-hanım, genç-ihtiyar, zengin-fakir, hür-köle ayırımı yapmaksızın bütün insanları İslâm’a davet etti. Mümkün olduğunca, herkese ulaşmaya çalıştı. İlk müslümanlar dikkatli bir şekilde incelendiği zaman, içlerinde toplumun her kesiminden fertlerin bulunduğu görülecektir. Ayrıca ilk müslümanların genellikle gençlerden oluşan bir topluluk olduğu dikkatimizi çekmektedir. […]

Continue reading »
1 735 736 737 738 739 1.011