SÎRET-İ ÖMER

Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Sahâbe-i kiramdan Şifâ bint-i Abdullah -radıyallâhu anhâ-, Mekke’de doğdu. Asıl ismi Leylâ’dır. Hastaları, Allâh’ın izniyle, şifâya kavuşturmasıyla meşhur olduğu için bu isimle anıldı. Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’ın akrabası olan Şifâ Hatun, câhiliyye devrinde de iyi bir kadındı. İlk müslümanlardan olan Şifâ Hatun; Medine’ye hicret edince, okuma-yazma bilmeyenlere okuma-yazma öğretmeye başladı. Bunların arasında Hafsa -radıyallâhu anhâ- da […]

Continue reading »

BİR BAŞKA MADDE BAĞIMLILIĞI

H. Kübra ERGİN hkubraergin571@gmail.com İnsanoğlunun değişmeyen bir hususiyeti, Kur’ân-ı Kerim’de şöyle tasvir edilir: “(Vay hâline o kişinin ki!) O malı toplar ve onu tekrar tekrar sayar. Zanneder ki malı onu ebedî yaşatacak.” (el-Hümeze, 2-3) Dünyevîleşen, bugünkü tabirle «seküler» dünya düzenine uyum sağlayan insan tipinin özelliğidir bu. Malı, maddî menfaat kaynaklarını toplayıp, kendi mülkiyeti altına hapsetmeyi hayatın gayesi gibi görür. Sonra […]

Continue reading »

Mü’minin İçtimâî Hassâsiyeti: İYİLİKLERİ EMRETMEK KÖTÜLÜKLERDEN SAKINDIRMAK

Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Âl-i İmrân, 3/104) BİR HADİS: عَنْ أَب۪ي سَع۪يدٍ الْخُدْرِيِّ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ : سمِعْتُ رسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : « مَنْ رَأٰى مِنْكُمْ مُنْكَراً فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ […]

Continue reading »

Paranın ve Gıdânın Kaderi KAZANCIN PUSULASIDIR

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Gaflet iklimlerinde bir rüzgâr esiyor; Daha çok çalışmak değil, daha fazla kazanmak rüzgârı bu. Hiç yorulmadan daha çok kâr etmek hevesi ve hırsı. En akıllıca bir mantıkmış gibi bazı mihraklarda bir kasırga hâlinde bu anlayış çöreklenmiş vaziyette. Yaprak gibi savuruyor şuursuz kimseleri, toy akılları. Dünyayı da bir zulüm çemberi hâline getiren de aslında bu zâlim […]

Continue reading »

YARDIM ET YÂ RAB!

Abdullah GÜLCEMAL abdullah_gulcemal@hotmail.com «Kālû Belâ»daki verdiğim sözde, Durmam için; Rabbim bana yardım et! Nefs-i emmârenin benlik putunu, Kırmam için; Rabbim bana yardım et! Olmasın gönlümde, gözümde perde, Beni dûçâr etme devâsız derde, Nûrun ile bakıp Sen’i her yerde; Görmem için; Rabbim bana yardım et! Tükenecek ömür, bitecek vâde, Bir hayat yaşayım sâde mi sâde, Beş vakitte huzûrunda seccâde; Sermem için; […]

Continue reading »

HAKKINIZI HELÂL EDİN!

Ali AĞIR aliagir70@gmail.com   Yüreğime taht kuranlar, Hakkınızı helâl edin! Yaramı dostça saranlar, Hakkınızı helâl edin! İnsan bir öfke denizi, Kalp kanatır kimi sözü, Yaraladım, kırdım sizi; Hakkınızı helâl edin! Ömür, saat saat erir, Gönül sonsuzluğu görür, Zaman menziline yürür; Hakkınızı helâl edin! Baharı, güzü tükettim, Kâh rahmettim, kâh zahmettim, Ben hakkımı helâl ettim; Hakkınızı helâl edin! Ecel her an […]

Continue reading »

TEVHÎD-İ HAZRET-İ ALLAH

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Bir ve tektir, Rabbim Allah’tır benim, İsmi Rahman bir Hudâ’dır Hak Rahîm. Tek O’dur, Allâhu ekber, en aziz, Hû’dur Allah, Hak’tır Allah, şüphesiz. Şâhid âlem, tâ ezelden, tâ ebed, Misli yoktur, ancak Allah’tır Samed! Ancak Allah, başka yoktur hiç ilâh, En karanlık anda O’ndandır sabah. Haz değil, hüsrandır O’nsuz bir hayat, Yalnız Allah çâre, îmandır kanat. […]

Continue reading »

KUR’ÂNÎ TÂLİMATLAR -36- BİR MÜ’MİN HÂDİSÂTIN AKIŞINI NASIL DEĞERLENDİRİR?

Yazar: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi NE İLE SÖNER? Hazret-i Mevlânâ, şu kıssayı anlatır: Hazret-i Ömer’in halîfeliği zamanında Medine’de bir yangın oldu. Öyle bir yangın ki; ateş, taşları bile kuru odun gibi yakıyordu. Şehrin yarısı alevlerle sarıldı, su bile bu ateşten korktu da şaşırıp kaldı. Bazı akıllı kişiler; ateşe, kovalarla su ve sirke döküyorlardı. Ateş ise inadına artıyordu. Sanki o ateşe, […]

Continue reading »

SIR, HİKMET ve MÂRİFET: HAZRET-İ MEVLÂNÂ İLİMDEN İRFÂNA

Yazar: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi İLİMDEN İRFÂNA Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî; aile büyükleriyle Belh’ten hicret edip Konya’ya yerleştikten sonra, tahsilini tamamlamak için Halep ve Şam’a gider. O sırada takrîben otuz yaşlarındadır. Bir gün Şam’ın kalabalık çarşısından geçerken, değişik bir kisve içindeki bir şahıs; “–Ver elini öpeyim, ey âlemlerin sarrafı!..” der. Celâleddîn-i Rûmî’nin ellerine yapışır ve hararetle öper. Sonra birdenbire kalabalığın içinde […]

Continue reading »

TÜKENME!

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Gaflet ayrığını kökünden yolsun, Gönül bağı, rahmet gülüyle dolsun, Sarıl besmeleye geçmeden mevsim, Bülbüller şakısın, cennetlik olsun… Tükenme, sönmesin kalbinde azim, Besmele çek; Allah, Rahmân ve Rahîm!

Continue reading »
1 165 166 167 168 169 1.003