BENİ HESABA ÇEKSİN…

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Asıl adı Ebû Yezîd Tayfur bin İsa olan Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri, mîlâdî 777 (hicrî 161) senesinde Bistam’da dünyaya geldi. Babası, gayet dindar ve sâlih, annesi ise son derece iffetli, ahlâklı ve hayâ sahibi sâliha bir hanımdı. Câfer-i Sâdık Hazretleri’nin torunu İmam Ali er-Rızâ Hazretleri’nin talebelerindendir. Sûfîlikte fenâfillâh ve makamına eren Bâyezîd-i Bistâmî -kuddise sirruh-, […]

Continue reading »

NEFİS ÇİLE ÇEKMEDEN, RÛHA BAYRAM YOK!

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi   ESRARENGİZ EMÎR “Bir emîr, atıyla bir yoldan geçiyordu. Bir ağacın altında uyuyan bir adam gördü. O sırada kara bir yılan, uyuyan adamın ağzından girmeye başladı. Emîr, atını üzerine sürüp ürkütmeye çalıştıysa da muvaffak olamadı. Yılan adamın vücuduna girmişti. Emîr; dirâyetli, zekî, hikmet dolu bir insandı. Hızlıca düşündü. Uyuyan adamı fecî ve hazin âkıbet­ten […]

Continue reading »

MEHMED MUHYİDDÎN ÜFTÂDE HAZRETLERİ

YAZAR : Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com «Şu akçe evimize geleli, hânemizin bereketi gitti, hemen sefer edelim!» MEHMED MUHYİDDÎN ÜFTÂDE HAZRETLERİ Hakk’a âşık olanlar, «zikrullah»tan kaçar mı? Ârif olan cevherin, boş yerlere saçar mı? … Üftâde yanıp tüter, bülbüller gibi öter. Dervişlere taş atan, îmân ile göçer mi? Bu ayki yazımda sizlere; Derdimin dermanı Sen’sin, Gayriden yoktur devâ! diyerek, âşıkların dermanının ancak […]

Continue reading »

ORUÇ, AÇLIK VE KAZANDIRDIKLARI…

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi MELEKÛT ÂLEMİNİN ANAHTARI Hazret-i Âişe -radiyallâhu anha- Vâlidemiz; “–Melekût kapısını açmak için gayret edin!” demişti. Sordular: “–Ne ile?” Mü’minlerin Annesi şöyle cevap verdi: “–Açlık ve susuzlukla!” Çünkü insan; beden ve ruh terkîbi… Bir başka ifadeyle; o, beden kafesinde mahpus bir ruh… Her ne kadar bir arada iseler de; arzuları, gayeleri, istikametleri taban tabana zıt […]

Continue reading »

MUHABBETTEKİ SIR VE RUMUZLAR…

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Mânevî hakikatleri müşahhaslaştırmak için müracaat edilen en tesirli vasıta, temsil ve teşbihtir. Hazret-i Mevlânâ, insan tabiatında sevgilerin adreslerini ve kıymet-i harbiyyelerini idrâk edebileceğimiz, temsillerle dolu bir kıssa anlatır. Zâhiren bir aşk hikâyesine benzeyen, fakat sır ve hikmetlerle rumuzlu olan bir temsil: PADİŞAH VE CÂRİYE KISSASI “Saltanat sahibi asil bir padişah vardı. Bir gün maiyyetiyle […]

Continue reading »

Hak ile Kul Arasındaki Perde: BENLİK DUVARI

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi ŞAHDAMARINDAN YAKIN… Allah Teâlâ buyuruyor: وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرٖ۪يدِ “…Biz insana şahdamarından daha yakınız.” (Kāf, 16) Ya insan? İnsan, Rabbine yakın mı? Ne kadar yakın? Cenâb-ı Hak; kendi yakın olduğu gibi, kulunu da kendine yakınlaştırıcı lütuflarda bulundu. İnsana kalp verdi, akıl verdi, vicdan verdi. İnsan bu nimetleri yerinde istihdam edip Cenâb-ı Hakk’a […]

Continue reading »

MUHABBETİN MÎZÂNI

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi YARATILIŞ GAYESİ: KULLUK ve MUHABBET!.. Yaratılışın temelinde muhabbet vardır. Bu âlemler yaratılmadan önce Allah Teâlâ, temsîlî bir ifade ile; «kenz-i mahfî / saklı, bilinmez bir hazine» idi. Bilinmeye muhabbet etti ve bu muhabbetle bütün varlıkları yarattı. Bütün muhabbetlerin özü, ilâhî muhabbet… Mevlâ, önce Zâtını kemâliyle tanıyacak Nûr-i Muhammedî’yi halk etti. Âdetâ O’nun zaman ve […]

Continue reading »

Ölmeden Evvel Ölmek; PERDELER AÇILMADAN EVVEL GÖRMEK

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi GÖRÜRCESİNE KULLUK… Hazret-i Mevlânâ, dünya hayatında saâdetin sırrını veren bir teşbih ile sorar: “Bir padişahı yüzüne karşı öven ile padişahın yanında bulunmadığı hâlde ondan utanan, çekinen, onu seven bir olur mu?” Misâli genişleterek cevap verir: “Memleketin bir ucunda, hudutta bulunan bir kale muhafızı; padişahtan ve pâyitahttan çok uzaklarda bulunduğu hâlde, kaleyi düşmanlardan korur, gözetir; […]

Continue reading »

Hakk’ın Rızâsına ve Cennete Doğru; MÜSTAKÎM BİR YOLCULUK

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi SIRAT KÖPRÜSÜ İnsan bir yolcu… Elestten ebede bir yolcu… Cennetten dünyaya, dünyadan ukbâya, doğumhâneden gasilhâneye, kabirden de mahşere bir yolcu… Bu uzun yolun sonunda müthiş bir yol ayrımı var: Sırat Köprüsü… İnsan ya Sırat Köprüsü’nden geçip, ebedî huzur ve saâdete, yani Allâh’ın rızâsına, cennetlere kavuşacak yahut -Rabbimiz muhafaza buyursun- cehennem üstüne kurulmuş bu köprüden […]

Continue reading »

TÂHİRU’L-MEVLEVÎ

YAZAR : Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com Reşid Mazhar AYDA, Tâhiru’l Mevlevî’nin vefat yıldönümü münasebetiyle kaleme aldığı yazısında onun çeşitli cephelerini anlatırken, Süleymaniye Camii’ndeki Mesnevî derslerinden bahisle şu ifadeleri kullanmıştı: “Mesnevî’yi takrir ederken söylediği bazı derin sözler, «ârif» olmayan kimsenin ağzından çıkacak sözler değildi. Rahmetli üstad, hemen hemen her derste karşısındakileri unutur; felsefe, ilm-i kelâm ve tasavvuf âlemine geçer; tarihten, Arap, İran […]

Continue reading »
1 6 7 8 9