YÛNUS’UN TÜRKÇESİ

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Lisanda sadelik meselesi; ifrat ve tefritten uzak durarak, îtidal ile ele alınması gereken bir mevzu. Dilimizin geçmişte haddinden fazla Arapça, Farsça kelime ve bilhassa terkiplerle doldurulduğu zamanlar olmuş. Hattâ lügatlerden kelime bulup kullanacak derecede işi ifrâta götürenler de olmuş. Buna karşılık sadeleştirme adı altında; işin tasfiyeciliğe götürülmesi, yaşayan kelimeleri budayıp yerlerine uydurma yahut mezardan kaldırma kelimelerin […]

Continue reading »

ESKİ(MEZ) YAZI

YAZAR : Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ ogmusharun@yahoo.com Türkçeyi ilk defa, doğup büyüdüğüm köyde kullanılan mahallî ağızla tanıdım. Rahmetli dedemin anlattığı Keloğlan masallarını, arkadaşlarıyla oturduğu meclislerde birbirlerine anlattıkları askerlik hâtıralarını ve çobanlık hikâyelerini o ağzın verdiği sesle dinledim. Yine dedemin zaman zaman kendine has bir nağmeyle okuduğu yarı manzum Arzu ile Kanber macerasını, tamamı manzum olan Muhammed Hanefî Cengi gibi kitapları […]

Continue reading »

Şânlı Mazimizden Seçme Nükteler – BİR KÜFE İNCİR…

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh-, Selmân el-Hayr, Selmân-ı Pâk veya Selmân el-Hakîm diye de anıldı. Zengin ve itibarlı bir aileye mensuptu. Babası Mecûsî idi. İçindeki mânevî boşluğu doldurmak için yeni bir din arayışına girdi. Hıristiyan bir papazla tanıştı. O kimse kendisine Arap Yarımadası’nda İbrahim Peygamber’in Hanif dîni üzere gönderilecek son peygamberin geleceğini haber verdi. Bir […]

Continue reading »

Şânlı Mâzimizden Seçme Nükteler – AFFEDİCİSİN!

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Âişe bint-i Ebûbekir -radıyallâhu anhümâ-, Mekke’de doğdu. Rasûl-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile hicretin 2. senesinde evlendi. Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-; zekâsı, anlayışı, kuvvetli hâfızası, güzel konuşması, Kur’ân-ı Kerîm’i ve Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i iyi şekilde anlaması gibi vasıflarıyla öne çıktı. Arap dilinde ve şiirde mahir olmasının yanında, Kur’ân’ın ve hadîs-i şeriflerin […]

Continue reading »

Şânlı Mazimizden Seçme Nükteler – GÖĞE DEĞECEKTİM

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-, 600 yılında Mekke-i Mükerreme’de doğdu. Peygamber Efendimiz -sâllâllâhu aleyhi ve sellem-’in amcasının oğlu, damadı ve dördüncü halîfesidir. Çocukluğunda hiç puta tapmadığı için «Kerremallâhu vechehû» yani «Allah yüzünü mükerrem kılsın, şereflendirsin.» duâsıyla anıldı. 10 yaşlarındayken İslâm ile şereflenen Ali -radıyallâhu anh-, hicrî 2. senenin son ayında Hazret-i Fâtıma ile evlendi. Hazret-i […]

Continue reading »

«SAVM»

YAZAR : Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Oruç, Türkçemize Farsça (rûz, gün) kelimesinden geçmiş. Kur’ân lisânında ise «savm, sıyâm»dır oruç. Savm kelimesine edebî bir yaklaşımdan başka bir gayesi olmayan bir usûlle, bu kelimenin her harfiyle başlayan kavramlarla, orucu anlatmayı deneyelim: Oruç, Sabır Vakar Metânettir… Oruç tek kelimeyle sabırdır. Nefsimizin doymak bilmez açlığına karşı sabır… Damarımıza basan, öfkelendiren tahrik edicilere karşı sabır… […]

Continue reading »

“Hiç merak etmeyin, millet sizi unutmayacak!” ABDÜLAZİZ MECDÎ EFENDİ

YAZAR : Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com Cumhuriyet’in ilânından sonra, ünlü bir Fransız dergisinin yazarı Ankara’ya geliyor ve yüksek bir ilim adamı ile görüşmeyi arzu ediyor. Bu Fransız; görülmeyen şeylere inanmayan, ulûhiyeti inkâr eden biri… Kendisine Şer‘iye Vekâleti Müsteşarı Abdülaziz Mecdî Efendi’yi tavsiye ediyorlar. Abdülaziz Mecdî Efendi söze başlıyor: “–Ruh görünmüyor, hattâ bilinmiyor bile, fakat rûhun varlığını inkâr edebilir misiniz? Bunun gibi, […]

Continue reading »