ÜSKÜDAR’DA BİR SEBİL Neş’et ERSOY’a

Memduh CUMHUR Dert ortağımsın ey suya hasret garip sebil Bir damla suyla gizlediğin lûtfa kalmışım. Şehrin uğultusunda ezan uhrevî değil, Yıllardır Üsküdar’da garîbim bunalmışım. Derken yavaş yavaş yayılan nurlu gölgeden, Sır vermeden sükûn arayan bir çınarla ben; Bir lâhza rahmet ufkuna sessizce dalmışım. Baktım bu kubbelerle bu mağrur minâreler, Öz varlığında öyle vakûr, öyle bahtiyar, Sevdâlılar diyârına sevdâlı göz diler. […]

Continue reading »

GÜL ŞEHRİ NUR İÇİNDE

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Gökyüzüne yansımış «Gül Şehri» nur içinde. Gönlüm onu seyreder, sonsuz huzur içinde. Rûhumla kokladığım güllere selâm olsun, Damla damla eriyor, Leylî kusur içinde. Yâ Rabbi, Gül Şehri’nde beni Gül’e toprak et. Ya güllere bahçıvan ya da kuru yaprak et. Gül kokan toprağına gömseler beni yetmez, Ya güllere şebnem et, ya aşkımı bayrak et. Sen’in için var oldu, […]

Continue reading »

HOŞ GELDİN PÎRİM, SULTANIM!

Hadi ÖNAL Şâd olasın, şâd olasın, Hoş geldin pîrim, sultanım! Sen arkamızda «kal’a»sın, Hoş geldin pîrim, sultanım! Sevda filizleri sürdü, Gönül andı, gözler gördü, Yârenlerden üçü-dördü, Hoş geldin pîrim, sultanım! Benzersin koca denize, Işık oldun hanemize, Bakamadık nurlu yüze, Hoş geldin pîrim, sultanım! Tutmaz kendine keseri, Gönüllerdir onun yeri, Geldi canım durmam beri, Hoş geldin pîrim, sultanım! Su yürümez dolmayınca, […]

Continue reading »

BİRLİK TÜRKÜSÜ

GÜNBEYLİ (Mahmut TOPBAŞLI) Huzur, düzen, dirlik için, Makas değil, iğne lâzım… Gönüllerde birlik için, Makas değil, iğne lâzım. Muhabbetle yoğrulmaya, Bir dev gibi doğrulmaya, Bu dünyaya ve ukbâya, Makas değil, iğne lâzım. Gülü gülşenden dermeye, Birlik sırrına ermeye, Ayrılığa son vermeye, Makas değil, iğne lâzım. Ölçü gerek sazda, sözde, İğne birlik demek özde, Yürekler yanarken közde, Makas değil, iğne lâzım. […]

Continue reading »

NECLA PEKOLCAY İÇİN TARİH

CEMÂLÎ (Mustafa ASLAN) Dünyâda her can Rabbine emrince hep hizmettedir, Hayrâtını çok eyleyen dâreynde izzettedir. Allâhu a‘lem târihi, «âyet» gelip olmuş tamam: «Neclâ PEKOLCAY Mevlid’i tetkîk için cennettedir!» Vezni: müstef’ilün / müstef’ilün / müstef’ilün / müstef’ilün

Continue reading »

MALAZGİRT MEŞ’ALESİ

CELİL (Halil GÖKKAYA) Böyle bir Ağustos, böyle bir Cuma, Selçuklu bahtına konar Malazgirt… Alpaslan önünde, diz çöker Roma, Küfrü kıymık kıymık yonar Malazgirt… Melâike dört tarafı sarınca, Çekirgeyi yıkar elbet karınca… Alperenler şehâdete varınca, Bir kızıl gül olur, yanar Malazgirt… Urbamız ak bizim, atımız aktan, Bize bu zaferler sunulmuş Hak’tan! «Allah Allah!» sesi duysa uzaktan, Tarih geri geldi sanar Malazgirt… […]

Continue reading »

EL-AMAN

Bestami YAZGAN Yeter bunca gaflet, yeter bunca naz, Sabah-akşam nusret için kıl niyaz, Vallâhi korkaklık sana yakışmaz, Elde yalın kılıç Allâh’a dayan, Uyan ey İslâm’ın aslanı uyan!.. Ümmet-i Muhammed tek tek kırılır, Her köşede bir kardeşin vurulur, Bu zulmün hesabı senden sorulur, Bir tarafta figan, bir tarafta kan, Uyan ey İslâm’ın aslanı uyan!.. Nice mazlum yollarını gözlüyor Milyonlarca mü’min yürek […]

Continue reading »

ALLAH DERKEN

Ahmet BAŞER İnsan Allah Allah derken, Haramı yiyebilir mi? Yalan söz diyebilir mi? Necaset giyebilir mi? Şeytana uyabilir mi? İnsan Allah Allah derken, Haksız kan dökebilir mi? Bir fidan sökebilir mi? Zulme diz çökebilir mi? Kula bel bükebilir mi? İnsan Allah Allah derken, Harama bakabilir mi? Ormanı yakabilir mi? Bir gönül yıkabilir mi? Îmandan çıkabilir mi? İnsan Allah Allah derken, […]

Continue reading »

41. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız, “Mâbedinde bir mü’min, sudaki balık gibidir.” Kâinatın Fahri’nden sözün özü, ölümsüz bir tespit… Mevlânâ Hazretleri de; inanan insanın kendi özünde, kendi irfan dünyasında bulduğu huzur ve sükûneti, içinde bulunduğu mâneviyat deniziyle kānî olmanın sırrını şöyle fısıldıyor: Bıksa herkes, bir balık bıkmaz sudan Gün uzar şâyet nasipsiz kalsa can… (Nazmen Trc: Seyrî) Evet, hayatımızı bir umman gibi bütünüyle saran […]

Continue reading »

Hayatı Yaşanmaz Hâle Getirmeyelim İNANMAK İHTİYACI

Sadettin KAPLAN sadettinkaplan@gmail.com İnanmak ve ihtiyaç… Bu iki kelime, normal bir cümle içinde pek de bir araya gelmezler. İnanmak; hiçbir tereddüt göstermeksizin, bir fiil ya da sözü kabullenip özümsemektir. İhtiyaç; vücudun ya da rûhun bir mecburiyetle, bir «şey»e erişmek, ona sahip olmak, onu edinmek, onunla birleşmek arzusu ve sâikıdır… İnanmak kavramını teolojik (ilâhiyat) açıdan ele alacak olursak; bu kavramın her […]

Continue reading »
1 895 896 897 898 899 1.028