Hazreti Osman dönemi 3 (644-656) Râşid Halîfeler Dönemi (Hulefâ-i Râşidîn)

Ahmet MERAL ZÂTÜ’S-SAVÂRÎ SAVAŞI (655) İslâm tarihine «Yelkenler Savaşı» olarak geçen bu savaş Bizans donanmasıyla İslâm donanmasının ilk büyük karşılaşması olmuştu. İslâm ordularının Bizans’ı Kuzey Afrika’da, Anadolu ve Akdeniz’de, Kıbrıs cephelerinde ağır yenilgilere uğratması, denizaşırı ülkelerde de hâkimiyet kurmaya başlaması üzerine Bizans İmparatoru Konstantin Müslümanların deniz gücünü yok ederek Suriye ve Mısır sahillerine yeniden yerleşmek amacıyla çok güçlü bir donanmayla […]

Continue reading »

Sefer, Zafer, Eser…

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Seferin var yiğidim, var mı zafer ümmîdi? Eserin, Hakk’a dedirtir mi yiğitler yiğidi?.. Yazdı târih; seferin varsa senindir yollar, Aşılır surları şehrin, aşılır Çin Seddi… Yazdı devrân, zaferin varsa senindir vatanın, Vatan aşkıyla olursun bu cihânın merdi… Yazdı yer-gök, eserin varsa senindir gelecek, Kim esersizse, ölümden yana bitmez derdi… Yolculuklar gece gündüz sürüyor, yollar çift, Ne […]

Continue reading »

Mesnevî Girizgâhı

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Ayrılıktan derdi var mahzun neyin, Dinleyin, feryâdı neyden dinleyin! “Sazlığımdan ayrı düştüm, ağlarım, Dinleyen her gönlü kor kor dağlarım. Hasretinden gönlü yangın olmayan, Dinler ammâ anlamaz hiçbir zaman. Her garîbin bahsi vuslat yâdıdır, Yâre dönmek dâimâ feryâdıdır! Her çeşit mecliste döktüm gözyaşı, Her nevî insânın oldum yoldaşı… Herkesin kendince dostuysam da ben, Yok derûnumdan ve sırrımdan […]

Continue reading »

Malazgirt Destanı

Yusuf DURSUN Bin yetmiş bir yılı… Ağustos ayı… Fetih duaları sardı dünyayı. Dağlardan taşlardan duyuldu tekbir, Dedem Korkut cevap verdi: «Allah bir!» Altaylardan kopup gelen çığ gibi, Saf tuttu yiğitler birer tığ gibi. Sanki Çin Seddi’nde kırk Kürşat’tılar Canlarını yurt harcına kattılar. Bu savaşta sultan da bir, er de bir, Şehidlere gökler de bir, yer de bir. İsteyen cennete koşar […]

Continue reading »

CEMÂLİNİ GÖSTER

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Kimse bilmez sen nerdesin? Özündesin sözlerimin, Ne göktesin, ne yerdesin, İçindesin gözlerimin. Celâlinle kırık-dökük, Kalbim senden şifa ister. Hilâl oldum boynu bükük, Cemâlini artık göster. Can evinde gamlı bülbül, Kan ağlıyor vuslat için, Cemâlinle mest olmuş gül, Şükrediyor için için. Rahim ismin kalbî zikrim, Rahmet elin hep başımda, Sensin aklım, sensin fikrim, Umman sanki gözyaşımda. Toprak altına […]

Continue reading »

Sitem Gazeli

(EDÎBÎ) Recep YILDIZ Aşkolsun efendim, beni yaktın da kavurdun; Aldın beni aşk aşkına yerden yere vurdun… Aşkolsun efendim, bana kıydın bu yaşımda, Kıydın da sebepsiz yere tenhâya savurdun… Aşkolsun efendim, kanım aksın, yere düşsün; Ammâ nasıl ettin beni nârınla doyurdun… Aşkolsun efendim, ne dedim ben, neler ettim? Hem neydi günâhım, niye düşman gibi durdun? Aşkolsun efendim, beni hapsetme cihâna, Sen […]

Continue reading »

Bir Vecdin Sonunda

Rıfat ARAZ Kim anlar, kim açar can esrârını? Kim duyar, bu aşkın intizârını?.. Okuyup bir ömrün, son karârını; Yol aldım bir sonsuz bahara böyle!. Ölmeden ölmeyen bu sırrı bilmez; Hilkatin elinde öz söze gelmez!.. Bir gönül yapmadan, bir gönül olmaz; Ben nasıl giderim, bir yâra böyle?.. Mârifet, hakikat bir özge hâldir; Bildiğin bilmemek züldür, vebâldir!.. Emanet, sırtımda çözmek muhâldir!.. Yüklendim […]

Continue reading »

Hüdâyî

Olcay YAZICI Evvel ilham, âhir sözdüm, Kabukta kilitli özdüm; Oluş şifresini çözdüm: Dîvan kuruldu Hüdâyî… Sular duruldu Hüdâyî… Hikmeti düğümlü dildim, Eşyanın sırrını bildim, Bütün eldeleri sildim: Yeğnildi yüküm Hüdâyî, Kaygım, «son hüküm» Hüdâyî! Korkularım, melâlim var, Yıllar yılı gönlüm hep dar, Bir ‘kapı’ oldu Üsküdar: Alevdim, söndüm Hüdâyî, Hüdâ’ya döndüm Hüdâyî! Kırk yıl ne geçti elime? Cemre düşürdün çölüme… […]

Continue reading »

Merhum Es’ad Erbilî -kuddise sirruh- Hazretleri’nin gazeline tahmîsimdir. Ârızın Şevkıyle

Nuri BAŞ Vuslatın aşkıyla kalbim nûr olur, şâdân olur, Sen’siz âlem âdetâ nîrân olur, zindân olur, Şüphesiz hüsnün görenler, feyz alıp, rindân olur; Ârızın şevkıyle gönlüm gül gibi handân olur. Gözlerin gördükçe gözler, şâd iken giryân olur. Durmadan yaş dökse âşık, olsa yâhut pür-safâ, Sızlayan rûhuyla her an görse bir cevr u cefâ, Yeğ tutar cânânı candan, gösterip elbet vefâ; […]

Continue reading »

Mevlânâ’dan Kıtalar

Muhammed YETİM Ne bilirdim ki bu sevdâ beni mecnûn edecek, Bu garip gönlü cehennem, gözü Ceyhûn edecek! Ne bilirdim ki, bu sel böyle apansız vuracak, Beni bir sal gibi kan bahrine sürgün edecek! Vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün Denildi: «Altı yönde nûru parlamakta Hâlık’ın.» Avâm-ı halk bağrışır: «Ya nerdedir o nur, bakın!» Yabancı ham bakışlılar ha sağ […]

Continue reading »
1 885 886 887 888 889 958