Bisküvi İsteyen ETİYOPYALI ÇOCUKLAR!..

Mücahid GEDİKLİ

İçinde yaşadığımız dünyanın bir yerindeyiz. Burada çocuklar dünyanın bir başka yerindeki çocuklar gibi şen ve çocukluklarını kendi hâllerinde yaşamaktalar. Ama farklı bir atmosfer var burada; Etiyopya’da veya eski adı ile Habeşistan’da.

Fakirliğin ve yoksulluğun hüküm sürdüğü ve bize hangi nimetlerin içinde olduğumuzu hatırlatan bir iklimdeyiz. Suyun bidonlarla taşındığı, çocuk ölümlerinin çok sık yaşandığı meşakkatli, dertli bir diyardayız. Belli etmeseler de insanların pek çok şeyin hasretini çektiği bir ülkedeyiz.

Yetmiş milyondan fazla insanın aynı sıkıntıları paylaştığı, ortalama gelir seviyesinin 100 dolar olduğu söylense de ancak 20-30 dolar civarında maaş alan insanların ülkesindeyiz.

Doğduklarından beri fakirliğin içinde yaşadıklarından dolayı zenginliğin ne olduğunu bile bilmeyen insanların ülkesi…

Beş dolar, kendi para birimleriyle 50 bırr yardım alınca sizin için dakikalarca dua eden kardeşlerimizin; kurban etleri ellerine geçince uzaklarda bir köy halkı olarak hatırlanmanın verdiği sevinçle gözü yaşlı dua edenlerin yanındayız.

Kara Afrika’nın aydınlık yüzlü insanlarının arasındayız. Onların boynu bükük çocuklarının, mahzun analarının yanındayız.

“Dünya döner, Etiyopyalı yürür.” sözünün darbımesel hâline geldiği, nerede ise her Etiyopyalının her gün kilometrelerce yürüdüğü bir ülke.

Memleketimizde içinde âdeta yüzdüğümüz nimetlerin kadrini anlamak için Afrika’yı görmek lâzım. Anlamak için bizzat yaşamak lâzım. Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; bir hac sohbetinde; “Hacc’ın rûhâniyetini kavramak için İbrahim -aleyhisselâm-’ı ve İsmail -aleyhisselâm-’ı anlamak lâzım. Şeytan taşlamayı anlamak lâzım.” diyordu. Gerçekten de Afrika’yı anlamak için de görmek ve hissetmek lâzım.

Olumsuzlukları bırakıp güzellikleri görürseniz, o gözleri parlayan insanlarla kucaklaşır, çocukların başlarını okşarsanız, bu mahrumiyet bölgesinde nice güzellikler yaşarsınız. Onlarla aynîleşirseniz; kalpten kalbe, gönülden gönüle akmaya başlar, duygu seli.

Bir Müslüman kardeşinizin bayramını kutlarken gözler ve gönüller ağlamaya başlar bu ülkede.

Çocuklar, çocuklar… Âh o bisküvi isteyen çocuklar!..

Yokluğun kol gezdiği, sıradan bir bisküvinin dahî çok değerli olduğu bir ülkenin çocukları. Gözleri ışıl ışıldır onların ve arkadaş olmuşlardır hemen sizinle. Ama onlar bisküvi istemektedirler.

İşte burası Afrika, Etiyopya… Bize daha tanıdık gelen ismiyle Habeşistan…

Peygamber Efendimiz -sallâl-lâhu aleyhi ve sellem-’in:

“Orada halkına zulmetmeyen bir hükümdar vardır. Hem orası bir doğruluk ülkesidir. Allah Teâlâ, içinde bulunduğunuz sıkıntılardan bir kurtuluş yolu lutfedinceye kadar orada kalın.” buyurarak ashâbını gönderdiği ülke.

Peygamber Efendimiz gönderdiği mektupta:

“Rahman ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla! Allâh’ın Rasûlü Muhammed’den Habeşistan kralı Necâşî Ashâm’a! Selâm senin üzerine olsun. Yegâne güç ve kudret sahibi Kuddûs, Mü’min ve Müheymin olan Allâh’a hamd ediyorum. Şahâdet ederim ki İsa, Allâh’ın rûhu ve kelimesidir. Onu bâkire, saf, temiz ve namuslu Meryem’in rahmine ilkā etmiştir ve böylece Meryem, İsa’ya gebe kalmıştır. Âdem’i de eliyle ve yine nefhasından yaratmıştır. Seni bir ve ortaksız olan Allâh’a inanmaya davet ediyorum. Onun tâati üzerinde yardımlaşmaya, O’na tâbî olmaya, O’na ve benim getirdiğime îman etmeye davet ediyorum.
Ben Allâh’ın Rasûlüyüm. Sana amcamın oğlu Câfer ile beraberindeki Müslümanları gönderdim. Onlar sana geldiklerinde kendilerini misafir et. Kibirden sakın. Seni ve askerlerini Allâh’a inanmaya davet ediyorum. Ben vazifemi tebliğ ettim, nasihatte bulundum. Benim nasihatimi kabul ediniz. Selâm hidayete tâbî olanların üzerine olsun.”

buyurarak İslâm’ı da tebliğ ediyordu o Habeş kralına;

O hükümdar da şöyle diyordu, cevaben, O yüce Rasûl’e:

“Rahman ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla!

Necâşî Asham bin Ebcer’den Allâh’ın Rasûlü Muhammed’e.

Ey Allâh’ın Peygamber’i! Allâh’ın selâmı, rahmet ve bereketi Sen’in üzerine olsun. Allah’tan başka ilâh yoktur. O Allah ki beni İslâm’a hidayet etmiştir. Ey Allâh’ın Rasûlü! İsa ile ilgili sözlerini içeren mektubun bana erişti. Göklerin ve yerin Rabbine and içerim ki İsa Sen’in söylediğin gibidir, fazlası değildir. Biz Sen’in bize gönderdiğini tanıdık. Onları, amcanın oğlunu ve arkadaşlarını misafir ettik.
Şahâdet ederim ki Sen Allâh’ın Rasûlü’sün, doğrusun ve Allah tarafından da tasdik edilmişsindir. Sana ve amcanın oğluna biat ettim ve onun eliyle Âlemlerin Rabbi’ne teslim oldum.
Ey Allâh’ın Rasûlü! Sana oğlum Erîha b. Ashâm b. Ebcer’i gönderiyorum. Gelmemi istersen, ben de gelirim. Şahâdet ederim ki Sen’in söylediklerin haktır.

Muhâcirlere de şöyle diyordu:

“Eğer Hazret-i Peygamber’in yanında olsaydım, O’nun ayaklarına su döker, kendisine hizmet ederdim!..”

Böyle bir hükümdarın ülkesi Habeşistan… Ayrıca burada on beş sahâbî de medfun. Mü’min Necâşî’nin misafirlerini bırakmaya kıyamadığı, beraberce yattıkları bir diyar. Etiyopya güzel bir ülke ve bu mânevî hava öylesine tesir etmiş ki anlatmak imkânsız.

Bayram…

Bayram namazını binlerce kişi ile şehir stadyumunda kılmak bambaşka bir duygu.

Aziz Mahmud Hüdâyî Vakfı tarafından düzenlenen kurban organizasyonu için buradayız.

Geçmişi çok eskilere dayanan 99 adet caminin olduğu Osmanlı yadigârı Harar bölgesinde kesilen kurbanlar oradaki gönlü sıcak kardeşlerimize pay edildi. Onlarla paylaşmak ve onları unutmadığımızı hissettirmek. O kardeşlerimizin duygularını anlatmak gerçekten zor. Fakirliğin kol gezdiği bir ülkede verilen bir parça et ve arkasından bir tebessüm ve dualar…

Bu organizasyona bağışta bulunan, emeği geçen, gönül veren, dua eden herkesten Allah râzı olsun.

Afrika aç ve muhtaç…

Çocuklar mı?..

Hâlâ oynuyorlar onlar…

Ama;

Onlar orada bisküvi bekliyorlar;

Onlar orada renkli kalem bekliyorlar;

Onlar orada giyecek bekliyorlar;

Onlar orada sevgi bekliyorlar;

Onlar orada dua bekliyorlar…

Çocuklarımız, gençlerimiz, ablalarımız, ağabeylerimiz, babalarımız;

Allah için vermeyi, onlar için dua etmeyi, içinde bulunduğumuz nimetlerin kadrini, şükretmeyi, şükrün şükrünü eda etmeyi unutmayalım! Yokluğu, fakirliği unutmayalım..

Bir de:

Bisküvi isteyen çocukları…

Oyuncak mı?

Afrika’da mı?!..