MEVLÂ’YA DÜŞER

Bestami YAZGAN Bir ceylan peşinde koşturur gönül, Mest olur, gözleri şehlâya düşer. Mecnun’la yarışır ıssız çöllerde, Bir serap misali Leylâ’ya düşer. Her gece yıldızlar olur yoldaşım, Her sabah acılar can arkadaşım. Kederden, elemden kurtulmaz başım, Sonunda bin türlü belâya düşer. Rûhuma gerçeği fısıldar gurbet, Canda burcu burcu tüter memleket. Gün gelir aslıma ederim hicret, Yürek yorgun argın sılaya düşer. Cefa […]

Continue reading »

ŞEHİDİM

Ahmet ARSLAN Vatanımın dağında, ovasında solmuşsun, Yürekleri yakarak nereye gidiyorsun? Kahpece vurularak düşüp şehid olmuşsun, Al kanınla akarak nereye gidiyorsun? Senin can suyun vardır, yurdumuzun harcında, Canınla ödediğin vatanımın borcunda, Üstüne doğan hilâl Türkiye’min burcunda, Al bayrağı çekerek nereye gidiyorsun? Tarih boyunca kanın sevgi uğruna aktı, Ateşinin alevi nice gönüller yaktı, Son nefesin boğazdan bu aşk uğruna çıktı, Boyunları bükerek […]

Continue reading »

36. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız Medeniyetimiz, kültürümüz sağlam temellere dayanıyor. Köklerimizde büyük fikir ve idealleri olan ecdadımızın iftihar tabloları var. Cemiyetimizin, halkımızın ruh, îman, seciye temelinde Osmanlı medeniyetinin harcı var. Bunlar doğru. Fakat bu miras tükenmez değil. Hazır bulduğumuz bu sermaye Süleymaniye gibi dimdik durmuyor yerinde, farkına varsak da varmasak da sahip çıkılmayan her değer bir mum gibi eriyor. Çünkü asırların yıpratması, rüzgârların […]

Continue reading »

II. Murad’ın TÜRKÇEYE HİZMETLERİ

Yılmaz KISA kisayilmaz@hotmail.com Sultan II. Murad altıncı Osmanlı padişahıdır. İki defa tahta çıkmıştır. Birincisi 1421-1444 tarihleri, ikincisi ise 1446-1451 tarihleri arasındadır. Çelebi Mehmed’in oğlu ve Fatih Sultan Mehmed’in babası olan Sultan Murad, eski Rumeli türkülerinin «Murad Efendimiz» diye andığı iki Murad’dan biridir. Diğeri de Kosova’da şehid olan Murad Hüdâvendigâr’dır. İkinci Murad, çok eser bıraktığı için Ebu’l-Hayrat diye anılmıştır. Osmanlı devlet […]

Continue reading »

RÖPORTAJ Prof. Dr. Cemal KURNAZ:

Antalya’nın Akseki kazasına bağlı Taşlıca Köyü’nde doğdu (1956). Aksu İlköğretmen Okulu’ndan mezun olarak Urfa’ya ilkokul öğretmeni olarak atandı (1974). Daha sonra Ankara Yüksek Öğretmen Okulu ve Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1979). Aynı üniversitede görev aldı. Mezuniyet tezi Ali Zelîlî-Niyâzü’l-Müznibîn (1979), yüksek lisans tezi Taşlıcalı Yahya Bey Dîvanı’nda Kozmik Unsurlar (1981), doktora tezi Hayâlî Bey Dîvanı’nın Tahlili […]

Continue reading »

ŞEMS’İN PEŞİNDE Farklı Veçheleriyle ŞAİR VE SAİR HALK

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Sanat erbabı ile halk münasebetleri her zaman bir bahis ve münakaşa mevzuu olmuştur. Şairler de bundan istisna tutulmaz. Şairlerin halktan kopuk oldukları, halkın dilini konuşmadıkları, onlara tepeden baktıkları iddia edilir. Bu düne mahsus değildir, bugün de entelektüellerin, münevverlerin fildişi kulelerde oturdukları, halktan uzak oldukları şikâyeti dile getirilir. Bu iddia ne kadar haklıdır? Konuya halk kelimesini tahlil […]

Continue reading »

EDEP, EDEBİYAT VE MİLLET

Dr. Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@yuzaki.com Edebiyat kelimesi, Arapça «edeb» kökünden türemiştir. «Edeb»in asıl mânâsı, «birini yemeğe davet etmek»tir. Nitekim bu kökten gelen «me’dübe» «düğün yemeği» anlamında ve «me’dûbe» de «şerefine yemek verilen gelin» anlamındadır.1 Cahiliye devrinde «Muallâka» adıyla meşhur olan ve altın suyuyla yazılarak Kâbe’ye asıldığı rivayet edilen yedi, diğer bir görüşe göre de on büyük kasîdenin şairinden biri olan Tarafa […]

Continue reading »

Bilerek veya Bilmeyerek NELER ERİYOR!

M. Ali EŞMELİ seyri@yuzaki.com SEYR Her tarafın zifirî karanlık olduğu bir geceydi. Elektrikler kesildi. Elinde sadece bir tek, o da incecik bir mum vardı. Zar zor kibriti bulup mumu yaktı. Evin içi biraz ışıdı. Fakat cılız mum ve cılız ışık, çok geçmeden bitiverdi. Tekrar zifirî karanlık başladı. Keşke birkaç mum daha olsaydı, diye düşündü. Yerinden kalktı, diğer odaya geçecekti. Tam […]

Continue reading »

ŞAİR VE NÜKTE Şeyhülislâm YAHYA VE NÜKTELERİ 2

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK noztoprak@marmara.edu.tr Şeyhülislâm Yahya’yı (1561-1644) şairliğinden dolayı öven şairlerin başında Nef’î gelir. Nef’î gibi kendini çok beğenen, kendini sözün en büyük üstadı olarak gören bir şairin Şeyhülislâm Yahya’yı övmesi mânidardır. Nef’î «ma’nâ» redifli kıt’asında bilgi tahtının padişahı, mânâ makamının Hüsrev’i, söz sultanı, mânâ padişahı, mânâ meydanının saflar yaran yiğidi gibi sözlerle onu övmektedir; Ey pâdişeh-i serîr-i dâniş […]

Continue reading »

DEVE Mİ, DOMUZ MU? 9 Manzum Tarihî Tiyatro

Dr. Harun ÖĞMÜŞ [Endülüs’te Emevî Hilâfeti çökmüş, her il müstakil bir devlet hâline gelmiştir. Hâdise, 466/1074-488/1095 yılları arasında Endülüs ve Mağrip’te geçmektedir.] DOKUZUNCU SAHNE (Yıl 478/1085) Sahnedekiler: Mûtemid, İbn-i Zeydun, Kumandan Halef bin Necah, Kumandan Muhammed bin Martin, Şehzade Reşid. Şahıslar: MÛTEMİD: Âlim ve sanatkârları seven şair ruhlu cömert bir emir. İşbîliye emiri İBN-İ ZEYDUN: Ebûbekir İbn-i Zeydun. Meşhur Endülüs […]

Continue reading »
1 851 852 853 854 855 958