KIRMIZI GÜLLER

FECRÎ (İbrahim BAZ) Çelik rüzgârların pas kokusundan, Boynunu büktüler kırmızı güller… Bir pula alınıp satılışından, Gözyaşı döktüler kırmızı güller… Tek taşa kanıyor artık sevgili, Hicranla doldular kırmızı güller… Târumâr edilmiş sevginin dili, Sararıp soldular kırmızı güller… Ellere ağırlık geliyor artık, Parklara kondular kırmızı güller… Güneşi sevgiydi günler karanlık, Yaz günü dondular kırmızı güller… Aşka ihânetin fezâ çağında, «Aşk» deyip yandılar […]

Continue reading »

MERHAMETİN KAYNAĞI

CELİL (Halil GÖKKAYA) Emânet canımız, emânet şu ten, Rızkınla ayakta kalıyor beden! Nasipler Sen’dendir, nimetler Sen’den, Rahmetin deryadır, rahmetin deniz, Merhamet etmezsen, ne yaparız biz? Örümcek, nereden öğrenmiş ağı, Her baharla kim yeşertir bu bağı? Sen’in sevgin merhametin kaynağı, Aşkınla muhâcir, mücâhid olsak, Aşkınla hep Sen’i, hep Sen’i bulsak! Annemizin merhameti yine Sen, Kardeşlerin muhabbeti yine Sen! Günahkârın mağfireti yine […]

Continue reading »

IŞIK SOYLULAR

Bestami YAZGAN Gönülden dile Süzülür âhenk, Ebemkuşağı Duâlar renk renk Zafere hasret Ufku çiçekler… Güllerde tekbir: Allâhu ekber! Hakk’ın kuluna Yardımı kat’î, Ya bir sahurda Ya iftar vakti, Yeni muştularla Gelir melekler… Dillerde tekbir: Allâhu ekber! Sahipsiz kalmaz Yiğit ocağı, Doğsun diyerek Saadet çağı, Çınarlara eş Büyür bebekler… Dallarda tekbir: Allâhu ekber! Işık soylular Vakti emzirir, Koynunda güneşin Karanlık erir, […]

Continue reading »

YOLCU

Ahmet ARSLAN İnsan; çile dolu yere varıyor, Kırılan sedefte inci arıyor! Bu yolda ilk tepe, bizi bunalttı; Oysa önümüzde, dağlar duruyor! Sanır ki dünyada zamanı çoktur; Bilmez ki ölüm de insana haktır! Yolundaki âfetlerin içinde; Şehvetten beteri, kötüsü, yoktur. Can, doğan kuşudur; ömürse kafes Yaşatır dünyada onu bir nefes! İnancın aynası kesilen kişi; Yansıttıklarıyla, veriyormuş ses… İnsan; dünyalığa ömrünü verir, […]

Continue reading »

54. Sayı Takdim

Gelecek… Er geç gelecek. İstikbal, bizi istesek de istemesek de karşılayacak. Aslında gelecek gelmiyor; biz, ona gidiyoruz. Bizi ona götüren zamanı durdurmaya imkânımız yok. Fakat gittiğimiz yolu değiştirerek, bizi bekleyen istikbâli, varacağımız son durağı değiştirmek elimizde… Tercihlerimiz; «Nasıl bir bugün?» yerine; «Nasıl bir gelecek?» hesabı üzerine kurulmalı. Yolun konforu, rahatı değil, varılacak adresin huzuru lâzım bize… Neticeye bakan, âkıbeti düşünen […]

Continue reading »

Îman Kardeşliği -2 KARDEŞİNİN DERDİYLE DERTLENMEK

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi ÎMAN ŞARTI… Seriyy-i Sakatî -kuddise sirruh-, ders esnasında talebelerine; “Mü’minlerin dertleriyle dertlenmeyen, onlardan değildir.” (Hâkim, Müstedrek, IV, 352; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, I, 87) hadîs-i şerîfini îzâh ediyordu. Bu sırada, bir talebesi heyecanla içeri girdi ve; “–Üstadım! Sizin mahallede yangın çıktı, her yer kül oldu. Yalnız sizin ev kurtuldu!” dedi. Seriyy-i Sakatî, sevinç içinde; “Elhamdülillâh!..” deyiverdi. […]

Continue reading »

İster Mü’min İster Kâfir Olsun; KOMŞUNUN HAKKINA RİÂYET ET

Dr. Âdem AKIN ademakin@yuzaki.com Muhammed YETİM muyetim@yuzaki.com VASİYET 35 Komşularının ve yakınlarının hakkını gözet. Bu hususta evi sana en yakın olan kişiyi daha sonra da mesafe itibarıyla bir sonrakini öncelikli tut. Allâh’ın sana ihsan ettiği nimetlerden komşularını istifadelendir. Çünkü sen komşundan mes’ulsün. Komşun her kim olursa olsun ona dokunan her zararı mutlaka izâle et. Sizin birbirinize nisbetle «komşu/câr» olarak isimlendirilmenizin […]

Continue reading »

Zafer ya da Mağlûbiyet: İKİ MECRÂ, İKİ ME’VÂ

Prof. Dr. Ömer ÇELİK omercelik08@hotmail.com Mecrâ; yol, güzergâh, gidiş yönü, akış istikâmeti demek. Derelerin, ırmakların mecrâsı gibi. Me’vâ; varış yeri, ulaşılan ve karar kılınan yer demek. Irmakların akıp ulaştıkları denizler, okyanuslar gibi. Hayat yolculuğunda insanın yürüyeceği iki yol, su gibi akıp gideceği iki mecrâ var. Bunun tabiî bir devamı olarak da varacağı iki yer, ulaşıp karar kılacağı iki me’vâ var. […]

Continue reading »

Orta Asya Evliyâsından SALÂHADDİN SÂKIB BİN SİRÂCÜDDİN

Doç. Dr. Necdet TOSUN ntosun@hotmail.com Salâhaddin Sâkıb, Makûlât-ı Sâkıbî isimli eserinin başlarında kendi nesebini şu şekilde kaydetmiştir: Salâhaddin Sâkıb bin Hazret-i Îşân Mevlevî Muhammed Sirâceddin bin Hazret-i Kutb-i Zaman Halîfe Hâl Muhammed Ûşî bin Âşık-ı Zaman Hazret-i Hocam Nazar Hüveydâ-yı Çimyânî. Bu durumda Salâhaddin Sâkıb, meşhur şair ve Nakşbendî şeyhi Hüveydâ’nın torununun oğlu olmaktadır. Hüveydâ’nın (ö. 1194/1780) oğlu Hâl Muhammed’dir […]

Continue reading »

BİR ŞEHİDİN ARDINDAN

İrfan ÖZTÜRK Birinci Dünya Savaşı… Osmanlı’nın Almanlarla kader birliği yaparak İngiliz, Fransız, İtalyan ve Ruslardan oluşan itilâf devletlerine karşı onlarca cephede sürdürdüğü kanlı ve hazin savaş… Çanakkale, Galiçya, Makedonya, Yemen, Hicaz, Filistin, Kafkas… Kiminde destanlar, kiminde ağıtlar… Bu harp, Almanlar ile Türklerin aynı saflarda olması münasebetiyle de fevkalâde bazı hâdiselerin meydana gelmesine sebep oldu. 1968 yılında Mahmut İSLÂMOĞLU hocamızdan -Allah […]

Continue reading »
1 834 835 836 837 838 1.028