Ey İnsan, ANLA DA İSTE!

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Bir çocuk vitrinde bir oyuncak görür, feryâdı basar: –Ben bunu istiyorum! Aldırana kadar ağlar. Eline geçirip de iki dakika oynadıktan sonra bu defa; –Ben bunu istemiyorum, ötekini istiyorum; diye tutturur. Çocuktur; Fakat kafasına koymuştur. Basit ve değersiz bir oyuncak bile olsa, onu elde etmekte diretir. Diretme noktasına geldiği isteklerde de, kendisine çok daha kıymetli alternatifler […]

Continue reading »

En Kıymetli Ömür Sermayesi ZAMAN

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com On beş ilâ otuz milyar yaşında olduğu tahmin edilen kâinatla beraber başlayan zaman; âdeta esrarlı bir kronometrenin şahitliğinde an be an tükenmeye devam ediyor. Öyle ki; asla durdurulması, geriye veya ileriye alınması mümkün olmadan, kendi tayin buyurulan mecrâsında, her an fânîlik şimşekleri çaka çaka akıp gidiyor. Uçsuz-bucaksız kâinat çerçevesinde, her şeyin fenâ bulacağı bu ibretâmiz gerçek; […]

Continue reading »

AÇIK DAVET -2-

Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr Peygamberler Peygamberi -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; Safâ Tepesi’nden ilk açık davetini yaparak ilâhî mesajı verince bir an duraklayan halk, neye uğradıklarını anlayamamış bir duruşla, verilen mesajı ve edilen daveti kendi içlerinde yorumlayıp anlamlandırmaya çalışırlarken, bütün zihinleri allak bullak eden bir ses duyuldu: –Yuh olsun sana! Sen, bizi buraya bunun için mi topladın? Bir yandan kötü kötü bağıran […]

Continue reading »

Kur’ân-ı Kerim’den Eğitim Prensipleri -5- LİSAN VE BEYAN -2-

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com TESİRLİLİK Eğitimcinin lisanı tesirlidir. Hazret-i İbrahim’in Nemrut’u susturuşu gibi, ilzam edicidir. Peşin fikirlerden uzaklaştırıp, düşünmeye sevk edicidir. Malûm olduğu üzere, Nemrut, iki esirden birini katlettirip, birini affederek, kendisinin de bir ilâh gibi öldürüp dirilttiğini iddia eder. Hazret-i İbrahim, bunun sadece bir mugalâta / demagoji olduğu üzerinde ısrar edip cedele / polemiğe girmez. “Rabbim, güneşi doğudan getiriyor, […]

Continue reading »

ZAMAN VE İNSAN

Hadi ÖNAL hadional@mynet.com İnsanoğlu için nedir zaman? Kimilerine göre uzun, kimilerine göre kısa; dönüşü ve tekrarı imkânsız hayat yolu. Tabiî bu başsız ve sonsuz mücerret kavramın, bilinen boyutu… Eşref-i mahlûkat olarak yaratılan, akıl ile donatılan insan; kendine göre yorumlamış, dilimlemiş, adlandırmış bu mücerret kavramı. «Milât» demiş, «asır» demiş, «yıl» demiş; sonra dönmüş yılın gösterdiği değişikliklere bakarak «mevsim» demiş. Yetmemiş mevsimleri […]

Continue reading »

ZAMAN VE MEKÂN

Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ ogmusharun@yahoo.com “Hey gidi eski günler, hey!” diye hayıflandığımız az mıdır? Ya; “Bundan on sene kadar önce falanca yerde falanca arkadaşlarla ne kadar güzel günler geçirmiştik” dediğimiz? Yahut; “Yirmi yıl önce falanca yer böyle miydi canım? Her yer park ve bahçeydi. Cıvıl cıvıl çocuk sesleriyle doluydu!” diye tepki verdiğimiz?.. Kurduğumuz bu cümlelerle özlediğimiz şeyin mekânlar olduğunu […]

Continue reading »

GİBİ

Ayla AĞABEGÜM aylaagabegum@hotmail.com Eğitimde reform, Fatih projesi, akıllı tahtalar, tablet bilgisayarlar tartışılırken, Ârif Nihat ASYA Hoca’nın «Gibi» başlıklı yazısını yeniden okuyorum. “Yoluna girmiş nice işler, şimdi soğuk su katılmış aş gibidir. «Hız» derken, «haydi» derken, «marş» derken; yürüyüşümüz yine kaplumbağa kadar yavaş gibidir. Kumpanyada, şirkette, sofrada ortaklar hâlâ omuzdaş gibidir. «Barış… Barış…» diye bayraklar astık, bayramlar yaptık. Nihayet anlayabildik ki, […]

Continue reading »

Hayat; kundak ile mezar arasında, med-cezirlerle dolu bir koridor… BİR DAKİKA…

M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com “Efendim, bir dakikanızı rica edeceğim!” “Lütfen! Bir dakika!” “Sadece bir dakika!” Vaktin fazla olmadığı nazik anlarda, mühim meselelerin alâka dışı kalmaması için bu cümleler çok kullanılır. Bir de ikaz için; “Bir dakika kardeşim!” Ya da halk ağzıyla; «Hele bi dakka!» denir. Denir, çünkü; Bazen sadece «bir dakika»nın tesiri; nice günlerden, aylardan, hattâ yıllardan bile daha […]

Continue reading »

AĞACA MI, AYRIĞA MI?

Fatih GARCAN fatihgarcan@hotmail.com Sabahın ilk dakikalarında çıktılar yola. Dedesi için bu vakit çok önemliydi. O; özellikle her sabah, bu vakitte yola düşerdi. Eğer yaz ayları ise antika pikabına atlar; önce tarlaya gider, su vanalarını açardı. Sabah ezanları bitmeden de ilçenin merkez camisine yetişir namazını edâ ederdi. Ömer, her fırsatta dedesinin yanına gelirdi. Köyde dedesiyle vakit geçirmek, onun o mütevâzı toprak […]

Continue reading »

EĞİL DAĞLAR EĞİL

Halil GÖKKAYA halilgokkaya@gmail.com Kadîm dostum İsa KOCAKAPLAN’dan aldığım bir e-postayla düştüm peşine bu türkünün… Yahya Kemal’in bir yazısına daha sonra bir kitabına isim olmuş bir isimdi, Eğil Dağlar… Bu türkü takribî, 1897 Yunan Harbi yıllarında yakılmıştı. Halk arasında asker türküsü, Yunan türküsü, talim türküsü diye meşhur olmuştu. Defalarca dinledim, içten içe inledim… Bu türküde beni çeken bir başka şey olmalıydı. […]

Continue reading »
1 690 691 692 693 694 1.023