MÂZÎYE HASRET

Abdullah GÜLCEMAL abdullah_gulcemal@hotmail.com   Hakk’a eğilirdi boyun, Bu ülkede bir zamanlar… Kurt ile gezerdi koyun, Bu ülkede bir zamanlar… Sütlere su katılmazdı, Namus, vicdan satılmazdı, Aç varken tok yatılmazdı; Bu ülkede bir zamanlar… Râzı olurdu Yaradan, Gemi yürürdü karadan, Benlik kalkmıştı aradan; Bu ülkede bir zamanlar… Dört mevsim her yer bahardı, Demet demet nur yağardı, Hukukun kuvveti vardı; Bu ülkede […]

Continue reading »

NE YAZAR!?.

Ali AĞIR aliagir70@gmail.com   Gönlünde îmânın katresi yoksa, Her mevsim yeniden açsan ne yazar!?. Bir nefes, ansızın ölümü yaksa, Sonsuzluk suyundan içsen ne yazar!?. Dalgalar kabarır düş denizinde, Savrulur hayaller Mart ayazında, Yıldızlar yatağı o gökyüzünde; Güneş olsan, ışık saçsan ne yazar!?. Feryatlar dökülür dudaklarından, Sükûtun renginde konaklarından, Ağlayan bu şehrin sokaklarından; Bir başka diyara kaçsan ne yazar!?. Kilimleri kıskandırsa […]

Continue reading »

KUR’ÂNÎ TÂLİMATLAR -10- İSLÂM’DA KARDEŞLİK

Yazar: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi “Mü’minler, ancak kardeştirler…” (el-Hucurât, 10) “Kendileri de muhtaç oldukları hâlde; yiyeceklerini, sırf Allâh’ın rızâsına nâil olabilmek için fakire, yetime ve esire ikrâm ederler ve (şöyle derler): «–Biz size bunu sırf Allah rızâsı için ikrâm ediyoruz. Sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz. (Bize karşı bir minnet altında kalmayın! Bizim böyle yapmaktaki bütün gerekçemiz […]

Continue reading »

ARI DURU BİR TASAVVUF

Yazar: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Âhirzamanda, isimler ve müsemmâlar arasındaki âhenk bozuldu. Bu sebeple sormalı ve tahkik etmeli: GERÇEK TASAVVUF HANGİSİ? Arı duru, tertemiz, gerçek ve faydalı tasavvuf nedir? Diğer taraftan tasavvuf adı altında sergilenen ve taliplerini güya kendinden geçirse de, aslında İslâm’ın rûhundan uzak hâl ve hareketlere, tasavvuf veya tarîkat denilmesi doğru mudur? Elbette ki değildir. Tasavvuf, Rasûlullah Efendimiz’in […]

Continue reading »

Hayra Anahtar Bir Şahsiyet HACI SELİM EFENDİ’NİN ARDINDAN…

Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi 1990’lı yıllar… Komünist Sovyet hegemonyasının iflâsından sonra, kardeş Azerbaycan istiklâline yeni kavuşmuştu. Kışın ortasında bağrı yanık bir insan geldi ve; “–İmdat, imdat!” diye feryâd etti. Diyordu ki: “–Biz öyle bir hâle geldik ki, babamızın mezarında bir Fâtiha okusak, bize; «Gel buraya! Ne yapıyorsun?!.» derler. Biz böyle bir cehâletin içinde kaldık. Bize dînimizi unutturdular, ne olur gelin […]

Continue reading »

GÜVENİLEN İNSAN OLMAK

Sami GÖKSÜN Bir müslümanın en bariz özelliği, doğruluk ve dürüstlüktür. Peygamber Efendimiz’in hayatı incelendiği zaman, bu hususun ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Peygamberlerde bulunması gerekli özelliklerden biri de «sıdk» doğruluk ve dürüstlüktür. Bu sıfat, peygamberlerin doğru sözlü ve dürüst olduklarını ifade eder. Çünkü peygamberler, Allah ile insanlar arasında elçilik yapan kimselerdir. Böyle olan kimseler, dürüst ve doğru sözlü olmak zorundadırlar. […]

Continue reading »

Mübârek Bir Gün/Zaman Dilimi: CUMA GÜNÜ

Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com BİR HADİS: عَنْ أَب۪ى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : «خَيْرُ يَوْمٍ طَلَعَتْ عَلَيْهِ الشَّمْسُ يَوْمُ الْجُمُعَةِ ف۪يهِ خُلِقَ آدَمُ ، وَف۪يهِ أُدْخِلَ الْجَنَّةَ ، وَف۪يهِ أُخْرِجَ مِنْهَا ، وَلاَ تَقُومُ السَّاعَةُ إِلاَّ ف۪ى يَوْمِ الْجُمُعَةِ» Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’tan rivâyet edildiğine göre Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur: […]

Continue reading »

FAALİYET RAPORLARI

Âdem SARAÇ vardisarac@yahoo.com.tr Medine faaliyetleri Hazret-i Mus‘ab bin Umeyr’in oraya gidişi ile başlamıştı. Aynı şekilde müesseseleşme de, Dâru Es‘ad ile başlamıştı. Daha sonra Hazret-i Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evi Dâru Zeyd; Hazret-i Enes bin Mâlik’in evi Dâru Enes’ti. Diğer bazı evler de Dâru’l-İslâm ya da Dâru’l-Kur’ân şeklinde isimlendirilmişti. Bu şekilde çok çeşitli yerlerde çalışmalar yürütülüyordu. Şimdi de bunlara […]

Continue reading »

175. Sayı TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız, Biz kime benzeriz? Tabiî ki cedlerimize, öyle değil mi? Sosyal verâsette işler, genetik ilmindeki gibi otomatik yürümüyor. Mâzîye bakıyor hayran oluyoruz, fakat istikbâle bakıp mücrim gibi titriyoruz. Çünkü birtakım cürümlerin ceremesini elbette mücrimler çeker. Hangi cürüm? Mâzîmizi şanlı, ecdâdımızı ihtişamlı yapan değerler silsilesini terk etme suçu elbette. O kıymetli değerleri bırakıp; felsefelerin, cereyanların ortasına attık kendimizi ve şimdi […]

Continue reading »

ZAVALLI ÇIRA

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Andersen’in meşhur masalıdır: İki sahtekâr terzi; kendini beğenmiş bir krala, çok hususî, çok müstesnâ bir elbise diktiklerini söylerler: “Bu elbise, sadece akıllı kimseler tarafından görülmektedir! Akılsızlar bu çok güzel ve özel elbiseyi zinhar göremezler!” Başta kral ve bütün avenesi, akılsız addolunmamak için, bu sahtekâr terzilerin olmayan elbisesini görüyormuş gibi yaparlar. Koca kral çıplak gezmekte, etrafındaki «akıllı» […]

Continue reading »
1 297 298 299 300 301 1.015