Çek Yanık Bir Besmele!

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) En aşılmaz dağlara, Çek, yanık bir besmele! Gül saçılsın bağlara, Çek, yanık bir besmele! Çek, açılsın dar geçit, Çek, çözülsün zor kilit, Hiç tuş olmazsın yiğit, Çek, yanık bir besmele! Gül eder, handân eder, Dil eder, destân eder, Kul eder, sultân eder Çek, yanık bir besmele! Kaldırırsın kıskacı, Doldurursun bakracı, Bal olur bin bir acı, Çek, […]

Continue reading »

Biz Kimiz? -Seyrî’nin Gazelini Tahmis-

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Zannetmiş Azâzil bizi bir kirli çamûruz, Biz dest-i ilâhî ile mahmûr hamûruz! Toprak isek aslında tecellîdeki Tûr’uz, Bir damla suyuz sözde, fakat özde buhûruz, Varlık ile yokluktaki meçhûle zuhûruz… Olmuş ise kundak ve kefen bizlere ihram, Elbette haramdır bize dünyâdaki ikram. Dinmez bu susuzluk, cana Cânan sunacak câm; Ömrün Ramazan’dır günü, son akşamı bayram, Biz vuslatın […]

Continue reading »

Gazel

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) Cânan dilesin tek ona kurban mı bulunmaz?!. Uğrunda fedâ eylenecek can mı bulunmaz?!. Kim kurtulabilmiş ecelin zâlim elinden? Top eylenilen başlara çevgân mı bulunmaz?!. Kesretten arıt gönlünü cânâna hazırla, Pâk eylediğin hâneye mihman mı bulunmaz?!. Âdem ile Havvâ gibi İblîs’e kapılmış Şaşkınlara dünyâ gibi zindan mı bulunmaz?!. Dünyâya gelenler seferî onları bir gün Menzillere erdirmeğe kervan […]

Continue reading »

Gurbette Bayram

Salih Zeki MERİÇ Bugün bayram… İçimde, gün solar azar azar Ne Bakû anlar beni, ne de şu çılgın Hazar! Düğüm düğüm bir acı boğazıma saplanır. Gönlümün âfâkına boz bulutlar toplanır. İçimde seller akar, kâh sızıntı, kâh tufan… Ne gelen var ne giden, güneş doğmaz ufuktan! Yine bitti, tükendi, gün siyaha büründü, Bayramdan arta kalan, sancılı bir hüzündü… Hâlbuki sokağımdan, çocuklar […]

Continue reading »

Ceplerim Ümit Dolu

Servet YÜKSEL Haydi gelin daldırın minik ellerinizi, Ceplerim şeker dolu, ümit dolu çocuklar. Aklımda çocukluğum, böyle gördükçe sizi, Her gece yüreğimi bir ince sızı yoklar. Yastığımın altında, dedemin masalları, Yıldızları tutardım, gözlerimde ufuklar. Salıncağımı kurun, işte kiraz dalları, Ninem ekmeğinize sevgi sürsün çocuklar. Yolunuzu gözleyen kuzular, kuşlar hani? Dağları kucaklayın, bu çayır çimen sizin. Boyayıp da babama sattığım taşlar hani? […]

Continue reading »

Yunus’a Gideyim…

Sadettin KAPLAN Alıp gönül berâtımı, Varıp Yunus’a gideyim… Sevi denen «sırât»ımı, Sarıp Yunus’a gideyim… Budadım gençlik çağını, Suladım sevdâ bağını… Kabaran kibir dağını Yarıp, Yunus’a gideyim… Yerindeyken gök ve zemin, Bilip olmak için emin, Gizemini şu âlemin Sorup, Yunus’a gideyim… Gerip gönlümün yayını, Vurdum göklerin ayını. Toprağın doru tayını Sürüp, Yunus’a gideyim… Görmek için eserimi, Toprağa kardım terimi… Gayrı hesap […]

Continue reading »

Kul Oldu Böyle

Rıfat ARAZ İrfan bahçesinde bir gül özünde; Açıldı yüreğim al oldu böyle!.. Kaç menzil kat’ettim aşkın izinde? Tutuştu benliğim kül oldu böyle!.. Bu aşkla yeşerdi duygum, hayâlim; Nefsimden nefsime döndü ahvâlim!.. Bir vecdin sonunda her bir a‘mâlim; Haddeden geçtikçe hâl oldu böyle!.. Bu içli dert ile tutmuşum dengi; Dışımdan içime buldum âhengi!.. Bir ilm-i ledünde hikmetin rengi; Hızır’dan Musa’ya yol […]

Continue reading »

Vakit Az Kaldı

NİYAZKÂR (Köksal CENGİZ) Tez açsana sevda gülüm, Az kaldı vakit az kaldı! Uyansana can bülbülüm, Az kaldı vakit az kaldı! Kalmadan âh u amâna, Kır nefsini gel îmana, Güven olmaz şu zamana; Az kaldı vakit az kaldı. Saç dökülür çürür dişler, Diner kahkaha gülüşler, Yarım kalır nice işler, Az kaldı vakit az kaldı. Al-ver eder say kaç nefes, Zikir, tevbe […]

Continue reading »

Gönül Murâdı

NİHÂÎ (Bekir Sıtkı ERDOĞAN) Ey perî lâ’linden içmek, böyle lâl olmak ne hoş, Böyle efsûnunla sızmak, pür hayâl olmak ne hoş… Ürperir sînemde hâlâ incecik parmakların, Kendi mer’âsından ürken bir merâl olmak ne hoş. Gözlerin yan yan bakar, hâlâ vebâl isnâd eder, Bunca müzmin derde bir uzman vebâl olmak ne hoş. Var mı sensiz eski âşıklardan aslâ bir gülen? Baht […]

Continue reading »

Yahyâ Bey’in Gazelini Taştîr

MÜRİD (Mustafa TAHRALI) -Yahyâ Bey Dîvânı’nı neşreden Doç. Dr. Mehmet ÇAVUŞOĞLU’naurûc Cemâl-i Hakk’ı maksûd eyle gün gibi hevâdan geç Eyâ cânım tarîk-ı aşka gir çarh-ı belâdan geç Cefâ vü cevri çek sabreyle Eyyub-veş devâdan geç Urûc et âlem-i bâlâya bir bir mâsivâdan geç Der-i dervîşe var ahbâb-ı dünyâ bâbına varma, Libâs-ı fakrı giy dünyâ kabâsın dûşuna sarma, Vurup ağyâre baş […]

Continue reading »
1 417 418 419 420 421 460