RASÛLULLAH (S.A.S.)’İN HİCRETİ -20-

Âdem SARAÇ vardisarac@yahoo.com.tr Rasûlullah -aleyhisselâm- ve yol arkadaşları, hicret yolunda ilerliyorlardı. Diğer taraftan da Yesrib’de (Medine’de) gönüller ve gözler Mekke istikametindeydi. Medineli müslümanlar; Rasûlullah -aleyhisselâm-’ın, Medine’ye gelmek üzere Mekke’den yola çıktığını haber aldıkları günden beri, sürekli O’nu gözlüyorlardı. Hem öyle ki; her gün, sabah namazını kıldıktan sonra Harre mevkiine çıkarak, öğle sıcağı basıp, zeval vakti girince kadar yolu gözlüyorlar, gelen […]

Continue reading »

MÂNEVÎ HASTALIKLARIMIZ -3-

Ali ÖZBEK aliozbek1997@outlook.com RİYÂ Sözlükte daha çok ikiyüzlülük, gösteriş olarak ifade edilen riyâ kelimesi; kişinin dünyevî maksatlarla kendisinde üstün özellikler bulunduğuna başkalarını inandıracak tarzda davranması olarak ifade edilir. Aslında riyâyı «-mış gibi yapmak» şeklinde de özetleyebiliriz. Meselâ; bir başkasına gösteriş veya dünyevî bir çıkar için namaz kıldığımızda aslında namaz kılmış olmuyoruz, namaz kılıyormuş gibi yapıyoruz. Bundan dolayıdır ki Efendimiz -aleyhisselâm- […]

Continue reading »

KUR’ÂNÎ TÂLİMATLAR -39- RASÛLULLAH (S.A.S.) EFENDİMİZ’E İTTİBÂ

Yazar: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi SAHÂBENİN HÜZNÜ Ümmü Eymen -radıyallâhu anhâ-, Peygamber Efendimiz’in dadısıydı. Fahr-i Kâinât Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, yüksek vefâ duygusu sebebiyle onu ziyaret eder, hâl-hatırını sorar ve ona değer verirdi. Efendimiz’in vefâtından sonra Hazret-i Ebûbekir -radıyallâhu anh-, Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’a; “–Kalk, Allah Rasûlü’nün yakını olan Ümmü Eymen’e gidelim, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yaptığı gibi, […]

Continue reading »

ASR-I SAÂDETTEN SÂLİHÂT-I NİSVAN NÜMÛNELERİ

Yazar: Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi ECİRDE ORTAK Ashâb-ı kiramdan Yezid bin Seken’in kızı olan Esmâ -radıyallâhu anhâ-, fesâhat sahibi akıllı bir hanımdı. Bir gün kadınlar tarafından Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in huzûruna gönderildi. Efendimiz’e derin bir saygı içerisinde ve tatlı bir ifade ile şunları söyledi: “–Anam babam Sana fedâ olsun ey Allâh’ın Rasûlü! Ben kadınlar tarafından elçi olarak gönderildim. […]

Continue reading »

YALNIZ HAK RIZÂSI İÇİN…

Sami GÖKSÜN İnsanlığın buram buram hasretini çektiği, fakat nefsânî ihtiraslarından kurtulup bir türlü kabul edemediği gerçek nizam; İslâm’ın ana kaynağı, bütün cemiyetleri nûra, kurtuluşa, medeniyete, şahsiyet ve samimiyete kavuşturacak olan Allah kelâmı, Kur’ân-ı Kerim’dir. Kur’ân; bizleri samimiyetin ufuklarına taşır, şahsiyet ve karakterin zirvesine yerleştirir. Kur’ân’dan ışık almayan ruh ölüdür. Yine Kur’ân’dan aydınlanmayan toplum da ölüdür. Kur’ân’a îmânı canlı olmayan insan […]

Continue reading »

Erkeği, Kadını, Hikmet ve Prensipleriyle TESETTÜR BAHSİ

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM Dünyaya çıplak gelen insan, tabiatı itibarıyla örtünmeye ve giyinmeye mecburdur. İnsanın, sair mahlûkat gibi; kendisini soğuktan, sıcaktan ve çeşitli zararlardan koruyacak bir postu yoktur. İnsanlığı iki cihanda saâdete götürmeyi hedef edinen dînimiz; giyinmeye, insanın şahsiyetini koruyacak bir iffet ve vakar ölçüsü de koyuyor ve kadınıyla, erkeğiyle herkese tesettürü emrediyor. Hicab ve tesettür; gizlenme, örtme ve örtünme […]

Continue reading »

Şer‘î Kaidelerle Tasavvuf -13- MÜKEMMELİNİ ARARKEN…

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM (Şâzelî meşâyıhından Ahmed Zerrûk [v. 899/1494] Hazretleri’nin; tasavvufu, usûl ve fıkıh kaideleriyle anlattığı Kavâidü’t-Tasavvuf ve Şevâhidü’t-Taarruf adlı eserinin tercüme ve şerhine devam ediyoruz.) KEMAL ŞARTI, SIHHAT ŞARTI Yirminci Kaide: “Asılda / kökte ortaklık, hükümde de ortaklığı gerektirir.” Meselâ bir baba öldüğünde iki oğlu var ise ikisi de aynı derecede vâris olur. Çünkü asılda / kökte, oğul […]

Continue reading »

MÜ’MİNİN GÜZEL HÂLLERİ

Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com   BİR HADİS: حَدَّثَن۪ي عَبْدُ اللّٰهِ بْنُ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمَا أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ قَالَ : « وَالَّذ۪ي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِه۪ ، إِنَّ مَثَلَ الْمُؤْمِنِ لَكَمَثَلِ الْقِطْعَةِ مِنَ الذَّهَبِ ، نَفَخَ عَلَيْهَا صَاحِبُهَا فَلَمْ تَغَيَّرْ وَلَمْ تَنْقُصْ » Abdullah bin Amr bin el-Âs -radıyallâhu anhümâ-’nın işittiğine göre, […]

Continue reading »

RASÛLULLAH (S.A.S.)’İN HİCRETİ -19-

Âdem SARAÇ vardisarac@yahoo.com.tr Rasûlullah -aleyhisselâm-, hicret yoluna devam ederek Harrâr denen yere vardı.1 Rasûlullah -aleyhisselâm- ve hicret arkadaşları; burada mola verip istirahat ettikleri gibi, vakit namazlarından bazılarını orada kıldılar.2 Harrâr’dan da yine Medine istikametine doğru hareket edip, bir hayli yol aldıktan sonra; ertesi gün, ticaret kervanı içinde, Şam’dan dönmekte olan Hazret-i Talha bin Ubeydullah ve Hazret-i Zübeyr bin Avvâm ile […]

Continue reading »

MÂNEVÎ HASTALIKLARIMIZ -2-

Ali ÖZBEK aliozbek1997@outlook.com HASET Haset, kişinin başkasında olan maddî veya mânevî bir özelliğin kendisinde de olmasını ve haset ettiği kişide de olmamasını istemesine denir. Bir başka ifade ile Allâh’ın takdir etmiş olduğu taksime rızâ göstermemek demektir. İslâm âlimleri hasedi, mânevî bir hastalık olarak kabul ederler. Bu hastalık, kişinin rûhunu ve gönlünü daralttığı gibi bedenî olarak da ârızalara sebep olur. İnsanı […]

Continue reading »
1 34 35 36 37 38 172