Hasırcızâde Mehmet Ağa’dan Nükteler NE TAŞIYMIŞ BU?

Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK XIX. yüzyıl şairlerinden Hasırcızâde Mehmet Ağa, Fuat Paşa ile çeşitli meclislerde sık sık bir araya gelirdi. Yine bir mecliste birlikte sohbet ederlerken Paşa’nın yüzüğü dikkatini çekmişti. Yüzük, o zamana kadar gördüklerinden çok farklıydı, göz kamaştırıcı güzellikteydi. Paşa durumu fark edince Hasırcızâdeye sordu: –Yüzüğüme mi bakıyorsunuz? –Evet paşam. –Çok mu hoşunuza gitti? –Taşını merak ettim! –Elmastır. –Görünüşü […]

Continue reading »

Sepetçioğlu’nun Gözüyle Edebiyatçılarımız – 1

Mehmet Nuri YARDIM Şairlerin ve yazarların birbirleri hakkındaki görüşleri, hükümleri, intibâları ve genel olarak yaptıkları değerlendirmeler, bana göre edebiyat tarihi ve fikir hayatımız bakımından son derece önemlidir. Yeni yitirdiğimiz değerli romancı, özellikle tarihî romanlarıyla geniş bir okuyucu kitlesinin hayranlığını kazanan rahmetli Mustafa Necati SEPETÇİOĞLU «Dünden Bugüne ve Yarına» isimli iki ciltlik hâtıralarında çocukluk ve ilk gençlik yıllarının yanı sıra gördüğü, […]

Continue reading »

İsmimizin Mânâsı Ne?

Halil GÖKKAYA Hiç isminiz üzerinde düşündünüz mü? Nasıl bir hikâyesi var, kimler kullanmış, ne gibi yansımalara sahip? Hepsi bir tarafa, mânâsı ne? Çok kimse bu hususta alâkasız. Eskiler; «İsim müsemmâyı çeker.» demişler. Gerçekte de insanın şahsiyetinin oluşmasında isimlerin de belli bir oranda payı var. Çünkü devamlı aynı kelime ile hitap edile edile insan o kelimenin atmosferi içerisine giriveriyor. Yine boşuna […]

Continue reading »

Mânevî Âdem

Yard. Doç. Dr. Emin IŞIK Eşref Paşa, Nâmık Kemâl’i şiir yazmaya teşvik eden ve ona «Nâmık» mahlâsını hediye eden kişidir. Mustafa Eşref Paşa (1820-1894) Tanzimat dönemi paşalarından olup, müşir (mareşal) rütbesine sahip önemli bir asker ve devlet adamıdır. «Eşrefü’ş-Şuarâ» adıyla yayınladığı bir dîvânı ve daha sonra yazdığı otuzdan fazla gazel ve kasîdesi vardır. Eşref Paşa Mevlânâ ve Sâdettin el-Cibâvî gibi […]

Continue reading »

Hasebe ve Nesebe Dair

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ «İnsanın soyu bir, huyu bindir.» derler. Gerçekten de öyle. Toplumu şöyle bir gözden geçiriniz: Kimi huylu, kimi huysuz. Kimi soylu, kimi soysuz. Kimi hırlı, kimi hırsız… Bu farklı insan tiplerinden özellikle mayası bozuk kişiler belli bir makama gelmeye görsünler, hemen Firavunlaşıyorlar. Şair Nevres ne güzel ifade etmiş: Hâli bir bed-aslın ikbâle tahavvül etmesin Çünki müstakbelde ya […]

Continue reading »

Bizi Unutmayın!

Ayla AĞABEGÜM Otobüste, dolmuşta, trende, vapurda veya yürürken çevremize dikkatle bakarken yıllar öncesini hatırlamaya çalışırız, neler, nasıl değişmiştir. Değişimde olumlu olan her güzelliğin başka yerlerde de yaşamasını isteriz, bu konuda plânlar yaparız. Zaman zaman da geçmişteki güzelliklerin yok oluşunu görmenin ve düşünmenin hüznünü yaşarız. Hüznün yaşandığı anlar yorucudur, kolay olan, hâtıralardan, geçmişten, düşünmeden uzaklaşmak, unutmaya çalışmaktır, ferdî plânda kurtuluşu seçmektir. […]

Continue reading »

Ömrün Yaz Ayları

Muhammed Ali EŞMELİ seyri@yuzaki.com seyri@seyri.com Hayat bahçesinde yapılması gereken işler zaman zaman bir sonraki mevsime kalır. O mevsim bazen hiç gelmez, bazen de gelir fakat insanın bu defa ömrü kifayet etmez. Mesela; kışın, yaz için düşünülenler ile yazın yapılanlar arasında çoğu kere fikr1 caymalar ve kaymalar yaşanır. İnsan yapısındaki bu zikzakların sebebini Hazret-i Mevlana, kendine has üslubuyla biraz da iğneleyerek […]

Continue reading »

Kerküklü Safi’den Nükteler ve Müşaare

Doç. Dr. Nihat ÖZTOPRAK İFTİRÂNÂME Adamın biri nasıl yaptığı bilinmez boğazını yaralar, dilsizliğe vurur. Başına toplanan meraklı halk bu işi kimin yaptığını sorar. Adam konuşamadığı için ya da öyle görünmek istediği için işaretle başında bulunanlardan birini gösterir. Adamın söyledikleri netleşsin diye eline kağıt kalem tutuşturulur ve yazması istenir. Amaç faili netleştirmektir. Kağıda “Beni böyle perişan eden, ciğerimi dağlayan işte budur. […]

Continue reading »

Türkçe Konuşan Aranıyor!

Halil GÖKKAYA Türkçeyi ilim dili, irfan dili, aşk dili, şiir dili ve medeniyet dili olarak ne kadar kullanabiliyoruz? Onun üstün yapısını ne kadar kavramış durumdayız? Yoksa onu küçük mü görüyoruz? Yabancı dillere daha mı heveskârız? Bazen insanlarımızın zihinlerinde o kadar çok sorular peş peşe diziliyor kil! Tabiî olarak da peş peşe pek çok sorular ihmal edilir hâle geliyor. Hattâ eğitim […]

Continue reading »

Dil Yaramız. Yaralı Dilimiz

Yard. Doç. Dr. Emin IŞIK   “İnsanlar konuşa konuşa; havanlar koklaşa koklaşa anlaşır.” -Türk Atasözü- İnsanoğlu konuşabilen tek canlı, dil de ona mahsus bir kabiliyettir. İnsanlar bildiklerini, gördüklerini, duygu ve düşüncelerini birbirlerine kelimelerle aktarırlar. Konuşmak için de, düşünmek için de dile muhtacız. Çünkü kelimeler ve kavramlar olmadan düşünemeyiz, fikir üretemeyiz. Düşünmek, insanın kendi kendisiyle konuşması demektir. O hâlde, dilimizi ne […]

Continue reading »
1 56 57 58 59 60