Gönüllerin Bayramı

Halil GÖKKAYA

Bayramlar, bayramlar, bayramlar… Söylenişleri bile ne güzel değil mi ?

Belki bu güzellikten dolayı deli sayılanlar kendileri için «Deliye her gün bayram!..» dedirtmişler.

Akıllılar için de her gün bayram olamaz mı?

Bir düşünelim; her sabah, ölümün kardeşi olan uykudan sağlıcakla uyanmak bir bayram değil midir? Sıhhatimizin yerinde olması bayram sayılmaz mı?

Her secde ânı bir bayram ânı olamaz mı? Güzide kulların Rab’lerine kavuşmaları bir vuslat, bir bayram olarak mütalâa edilemez mi?

Asıl bayram, bu değil mi? Yani gönüllerin bayramı…

Dolayısıyla asıl mesele, bayramları gönüllerin bayramı hâline döndürebilmek. Sevinçleri olduğu kadar kederleri, acıları da paylaşarak.

Böyle olursa,

Bir ay boyunca on bir ayın sultanını lâyıkıyla idrak etmiş bir Müslüman için Ramazan Bayramı’nın coşkusu kelimelerle bile anlatılamaz. Bayram, kendi tadında olur. Ramazanın mânâsı yerini bulur. Dostlar, şeker tadında bir araya gelirler. Sadece ellerimiz tokalaşmış olmaz, gözlerimiz ve gönüllerimiz de bayram yapar…

Özellikle şu son 30-40 senedir insanları saran dünya telaşı malûm. Bırakın birbirimizi ziyaret etmeyi, bazen en yakınlarımıza telefon etmeye bile fırsat bulamıyoruz. Bu yüzden bayramlar büyük fırsat… Tabiî gereğince değerlendirirsek, mânâsına uygun bir şekilde yaşatırsak…

Hayatımızdan bayramları çıkarırsak ne kalır geriye?

Hiçbir şey.

Bu sebeple bayramların yeri doldurulamaz. Bu sebeple bayramları bayram olarak yaşamalı, bayram yapamayan kardeşlerimizi de unutmamalıyız…

Bayramlar, İslâm’ın bize en güzel hediyeleri. İslâm’ın ulaştığı her yere mutlaka bayramlar da ulaşıyor. İnsanlar kaynaşıyor, paylaşıyor. Sıla-i rahim yapılıyor, hem diriler hem ölüler ziyaret ediliyor… Kur’ânlar, mevlidler okunuyor. Akrabalar, eş ve dostlar sevindiriliyor… Gönüller bayram ediyor.

Rabb’im zorda ve zulüm altındaki kardeşlerimize de bu bayram esenlik ihsan etsin inşallah…

Çünkü yaşanan zulüm altında bayramlar, hüzün bayramı hâlinde ancak:

Gözlerimden üç damla yaş,
Sızar bayram gecesinde…
Yaralarım yavaş yavaş,
Azar bayram gecesinde…

Köyümüzden kaldık uzak,
Büyük dostlar olmuş toprak.
Çocukluğum sokak sokak,
Gezer bayram gecesinde…

Gitsek şimdi kimler tanır?
Gençler bizi yaban sanır,
Celil böyle efkârlanır,
Yazar bayram gecesinde…