Menfaat Çarmıhı

Halil GÖKKAYA

On dört asırdır biz sevgiden, saygıdan, muhabbetten bahsediyoruz, onlarsa şiddetten ve terörden dem vuruyorlar. Biz gül ikram ediyoruz, onlar diken batırıyorlar.

İslâm nedir?

Kısaca Allah’a kulluk, mü’minlerle kardeşlik ve insan sevgisi temeline oturan bir selâmet dîni…

Böyle olduğu hâlde şaşıların gözüyle son zamanlarda yine İslâm’a yönelik saldırılar başladı. Başta Papa olmak üzere asılsız ve iftira mahiyetinde konuşmalar yapıldı.

Görmüyorlar, ya da görmek istemiyorlar, ya da istedikleri gibi görmeye çalışıyorlar.

Hâlbuki;

On dört asırdır biz sevgiden, saygıdan, muhabbetten bahsediyoruz, onlarsa şiddetten ve terörden dem vuruyorlar. Biz gül ikram ediyoruz, onlar diken batırıyorlar. Biz has mü’min olabilmek için çabalıyoruz, onlar çamur atmaya devam ediyorlar. Biz Rahmânî yaklaşıyoruz, onlar şeytanî tavırlar takınıyor.

Benim garibime giden; Papa’nın konuşmasını Müslümanların çoğunluğunun olduğu bir yerde yapıyor olması. Bile bile çatacak yer arıyor gibi! Yüzyıllardır biz buna benzer saldırılara ve daha beterlerine dâima mâruz kaldık. Fakat yine de bizim üslûbumuz her zaman, hattâ savaş meydanlarında bile sevdirmek oldu, nefret ettirmek değil. Dik durduk, kendimizi ve vatanımızı savunduk ama zulmetmedik. Onlarsa hem işgal etti, hem de acımasızca zulmetti.

Şimdi de «Çamur at izi kalsın.» tavrı içindeler.

Oysa gönüllerimizde her çamuru yıkayan rahmet bulutları var.

Bizim olduğumuz yerlerde tarih boyu hep adâlet çiçekleri açmıştır. Yüzyıl önce zayıf düşerek haçlı işgalleri karşısında çekilmek zorunda kaldığımız yerlerde kurulan sayısız ülkeye bakın, hâlâ o insanlar Osmanlı’yı aramıyorlar mı?

Arıyorlar.

Niçin?

Çünkü Osmanlı sayesinde gerçek adâleti tattılar. Huzuru tattılar. İnsana değer vermeyi tattılar. Dünyayı cennet gibi yaşamayı tattılar. Bunun kıymetini de yüzyıllarca bildiler ve unutmadılar. Çünkü diğerleri onları gözlerini kırpmadan sömürücü menfaatler uğruna çarmıha geriyorlardı. Kazıklara oturtuyorlardı. Hayatî değerleri çarmıhlara can çekişiyordu. Haçlının menfaat çarmıhı yandaşlarını bile yaşatmıyordu.

Oysa İslâm illerinde Yunus nefesiyle dolu bir sevgi bağı hem Müslümanları hem de gayr-ı müslimleri kuşatmıştı. Dünya yeniden o nefesle tazelenmeye muhtaç:

Sevelim tüm insanları,
Üzmeyelim can kardeşim.
Hüner sanıp namluları
Dizmeyelim can kardeşim…

Bu âleme barış gerek,
Baba-evlât yarış gerek.
El ağlarken biz gülerek
Gezmeyelim can kardeşim…

Kuralım umut ordusu,
Örnek alalım Yunus’u.
Kardeşe kardeş kuyusu,
Kazmayalım can kardeşim…

Kimi ekmek kavgasında,
Kimi hatun sevdasında,
Bir meyhane masasında
Sızmayalım can kardeşim…

Celîl düşün ertesini,
Yağmalama örtüsünü!
Bu dünyanın tartısını
Bozmayalım can kardeşim…