Bir Güvenli Ada ANADOLU

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com Allah Teâlâ; sonsuz nimetlerle donattığı dünyayı, yüce Zâtı adına idare etmek üzere, eşref-i mahlûkat olarak yarattığı insana emânet buyurdu. Ancak hikmetine binâen; «esfel-i sâfilîn» ile «âlâ-yı illiyyîn» arasında serbest bırakılan insana, bu emânete riâyette rehber olarak, semâvî kitapları ve onların tâlimi ile alâkalı peygamberleri ihsan buyurdu. Artık, bu emânete riâyet etmemenin hiçbir makul îzâhı ve gerekçesi […]

Continue reading »

175. Sayı TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız, Biz kime benzeriz? Tabiî ki cedlerimize, öyle değil mi? Sosyal verâsette işler, genetik ilmindeki gibi otomatik yürümüyor. Mâzîye bakıyor hayran oluyoruz, fakat istikbâle bakıp mücrim gibi titriyoruz. Çünkü birtakım cürümlerin ceremesini elbette mücrimler çeker. Hangi cürüm? Mâzîmizi şanlı, ecdâdımızı ihtişamlı yapan değerler silsilesini terk etme suçu elbette. O kıymetli değerleri bırakıp; felsefelerin, cereyanların ortasına attık kendimizi ve şimdi […]

Continue reading »

ZAVALLI ÇIRA

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Andersen’in meşhur masalıdır: İki sahtekâr terzi; kendini beğenmiş bir krala, çok hususî, çok müstesnâ bir elbise diktiklerini söylerler: “Bu elbise, sadece akıllı kimseler tarafından görülmektedir! Akılsızlar bu çok güzel ve özel elbiseyi zinhar göremezler!” Başta kral ve bütün avenesi, akılsız addolunmamak için, bu sahtekâr terzilerin olmayan elbisesini görüyormuş gibi yaparlar. Koca kral çıplak gezmekte, etrafındaki «akıllı» […]

Continue reading »

TUZAĞI ve ÇAREYİ GÖRMELİ!

Yunus Sami EŞMELİ yunussamiesmeli@hotmail.com Bir akşam vaktiydi. Ebû Şehm -radıyallâhu anh-’ın yanından bir genç kız geçiyordu. Nefsine uydu ve kızı yakasından tutup çekti. Nihayet çok geçmedi ki nefsinin bu tuzağını gördü ve bırakıp oradan hızlıca uzaklaşıverdi. Sabah oldu. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- insanlardan bey‘at alıyordu, Ebû Şehm’in bey‘atını kabul etmedi. Sonra da; “–Şimdi de yakayı tutup çeken mi geldi?” […]

Continue reading »

Modern Çağın Hastalıkları; UYDUM KALABALIĞA

Raif KOÇAK raifkocak@gmail.com İnsan yalnız başına dünyaya gelir, ancak hayatını idâme ettirebilmek için; bir anneye, babaya, aileye ve nihayetinde bir cemiyete ihtiyaç duyar. İnsan; ne kadar güçlü olursa olsun, hayatının başında ve sonunda mutlaka başkalarının desteğine ihtiyaç duyar, bundan dolayı da bir cemiyet içinde yaşamak mecburiyetindedir. Bu mecburiyet; insanın etkileyen ve etkilenen bir varlık olması, içinde yaşadığı cemiyetin dilinden, kültüründen, […]

Continue reading »

EDEP-HAYÂ-İFFET ve KORUNMASI

Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com Bazı duygular vardır ki, insanın günah ve yanlış işler yapmasına engel olur. Yazımızın başlığına konu olan edep, hayâ, utanma hissi; sadece insanlara has insânî ve vicdânî bir duygudur. Çekinmek, iffeti korumak, nâmusu muhafaza etmek mânâsında olan «hayâ» duygusu, insan olana en yaraşan mühim bir haslettir. Râgıp el-İsfahânî; “Fenalık ve kötülüklere karşı nefsi tutmak ve kötülüğü terk […]

Continue reading »

İNSANLIK BU HÂLE NASIL GELDİ?

H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com Haber bültenlerinde şahit olduğumuz bir manzara vardır; trafik kazası gibi bir sebeple hayatını kaybedenlerden bahsederken, vefat etmiş bu kişilerin fotoğrafları ekranda yer alır. Elbette internet çağında muhabirler bu fotoğrafları, ekseriyetle o kişilere ait sosyal medya adreslerinden almaktadır. Bunun neticesinde biraz önce vefat etmiş hanımların; düğünlerde çekilmiş renkli kıyafetli, makyajlı fotoğrafları milyonların seyrettiği haber bültenlerinde görünüverir. Acaba […]

Continue reading »

174. Sayı TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız, Behlûl-i Dânâ… O ârif meczup, Harun Reşîd’e birkaç sual arasında sormuş: “–Yer altında en çok ne var?” Halîfe; “–Ölüler var…” demiş. Öyle ya… Şu toprağın her karışında nice mezarlar var. Toprak dediğimiz varlık; «sıksan canlar fışkıracak» devâsâ bir mezarlık değil mi? Yine yerin altında bol bol bulunan ve uğruna oluk oluk kanlar dökülen, petroller, gazlar ve kömürler de […]

Continue reading »

ÜÇ SAĞLAM ÖLÇÜ

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com Teraziyi teraziyle tartarlar. Bir terazinin doğruluğunu tespit için, bir başka terazi gerekir. Sağlamlığı ve doğruluğu ölçü olacak bir terazi. Bilhassa ayakların kaydığı, rüzgârların türlü türlü estiği kaypak zeminlerde tutunacak sağlam bir kulp lâzımdır. Kur’ân’da «el-urvetü’l-vüskā» diye işaret edilen sapasağlam tutacak. (el-Bakara, 256; Lokmân, 22) Kur’ân ve Sünnet var ya diyeceksiniz. Doğru. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve […]

Continue reading »

TEVBE DENİLİNCE

H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com Tevbe denilince çoğumuzun aklına hemen günah gelir. Çünkü günlük dilde tevbe deyince günahkâr bir kişinin o günahından vazgeçmesi anlaşılır. Elbette yanlış değil ama Kur’ân-ı Kerim’de tevbe kelimesinin geçtiği âyetlere baktığımız zaman, tevbenin îmandan önce başlayıp amelden sonraya kadar uzanan kullanımlarını görüyoruz. İslâm’da en temel esas olan, olmadığı takdirde diğer hiçbir şeyin kıymeti olmayacağı bildirilmiş olan îman […]

Continue reading »
1 40 41 42 43 44 127