MÜSLÜMAN KİME DERLER?

Sami GÖKSÜN

Yüce Rabbimiz’in insanlığa şifâ olarak sunduğu ölümsüz gerçek İslâm’dır.

İslâm’ın hakikat güneşi ile aydınlanan bahtiyar insan, müslümandır. İslâm’a teslim olma şerefine ve bahtiyarlığına ermiş her müslümanın yeryüzündeki yegâne vazifesi Allâh’ın iradesini dünyaya hâkim kılmaktır.

Öyleyse müslüman;

•En küçük bir şaşma göstermeden İslâm’a yani Kur’ân-ı Kerim ve Peygamberimiz’in sünnetine göre yaşamak zorundadır.

Bu sebepledir ki;

Şanlı Peygamberimiz bir hadîs-i şeriflerinde;

“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız (ve onlara sahip çıktığınız) müddetçe hiç sapıtmazsınız:

•Biri Allâh’ın Kitâbı (Kur’ân-ı Kerim),

•Diğeri sünnet-i Rasûlullah yani benim sünnetimdir.” (Muvattâ, Kader, 3) buyurdu.

O hâlde;

Kur’ân ve Sünnet’e göre müslüman nasıl olmalıdır; düşüncesi, hareketleri ve yaşayışı nasıl olacaktır, onlara bir bakalım:

Müslüman;

•Gönlünü iki cihanın yegâne hâkimi Allah Azîmüşşân’a bağlayacaktır. Hiçbir kayıt ve şart ileri sürmeden…

•Hâkimiyetin yalnız Allâh’a ait olduğu gerçeğini kabul edecektir.

Kâinat baştanbaşa bu gerçeği haykırırken; güneş, ay, yıldızlar, günler, geceler, dağlar, ovalar, denizler, doğumlar, ölümler mükemmel bir nizam içinde seyrederken;

“Allâh’ın ilmi dışında kuru bir yaprak dahî düşmezken” (el-En‘âm, 59) böylece kâinattaki her varlık Allâh’ın hâkimiyetini kabul etmişken;

Müslüman, bu ölümsüz gerçeği inkâr edemez. Şayet ederse müslüman olamaz.

Yüce Rabbimiz bu hususta Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurur:

“Hüküm ancak Allâh’ındır.

O hükmedenlerin en hayırlısı olarak gerçeği haber verir.” (el-En‘âm, 57)

Müslüman;

•Mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı Kerîm’in Allah nizamı olduğunu bilecektir.

•Hayat plânını Kur’ân-ı Kerîm’e göre ve ona uygun çizecektir.

Kısaca;

Müslümanın hayatı Kur’ân olacak, O’nunla yaşayıp O’nunla ölüp yine O’nunla dirilecektir. O’nunla huzur ve saâdete erecek, çıktığımız ebediyet yolculuğunu Kur’ân’la yürüyecektir.

Bu hususta yüce Mevlâ’mızın;

“Kim Allâh’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.” (el-Mâide, 45) fermân-ı ilâhîsini unutmayacaktır.

Müslüman;

•Tek rehber olarak, yalnız Peygamber Efendimiz’i tanıyacak, yalnız O’nu ve O’nun yolunda yürüyenleri örnek edinecektir.

Müslümana Allah Rasûlü’nden ve O’nun yolunda yürüyenlerden başkaları kesinlikle örnek olamaz.

Müslüman;

•Allah Rasûlü’nün sünnetini hayatının her ânına tatbik edecektir.

•O’nun muhteşem ahlâkını kendisine ahlâk edinecektir.

•O’nun sünnetini terk etmenin O’ndan uzaklaşıp bir kopuş olduğunu bilecektir.

•Allah Rasûlü’ne itaatin Allâh’a itaat olduğunu hiçbir zaman unutmayacaktır.

•Yüce Rabbimiz’in şu âyetini hiç aklından çıkarmayacaktır:

“Kim, O Peygamber’e itaat ederse muhakkak Allâh’a itaat etmiş olur.” (en-Nûr, 80)

Müslüman Allâh’a karşı kulluk vazifelerini tam ve düzenli yapmalıdır.

•İslâm’ın temeli olan namazlarını tam ve ihlâsla muntazam kılacaktır. Hem de özrü olmadığı müddetçe cemaate devam ederek kılacaktır.

•Mü’minleri kardeş bilerek onlarla görüşecek, kaynaşacak ve yardımlaşacaktır.

•Malının zekâtını verecek, orucunu tutacak, bedenî gücü ve maddî durumu uygunsa hac vazifesini yerine getirecektir.

Müslüman;

•Allâh’a karşı vazifesini yaptıktan sonra insanlara karşı vazifelerini ihmal etmeyecektir.

•Ana-babasına, hısım-akrabasına, komşularına ve bütün insanlara karşı müslümanca davranacaktır.

•Hakk’ın ölçüleri içinde herkesi sevecek, muhtaç olanlara karşı yardım elini uzatacaktır.

•Dertlerine derman olacak, ızdıraplarını paylaşacaktır.

•Aynı zamanda sevinçlerine de ortak olacaktır.

Ana-babanın evlâdından, evlâdın ana-babadan, akrabanın akrabadan, komşunun komşudan, öğrencinin hocadan, hocanın öğrenciden, kardeşin kardeşten ve müslümanın müslümandan uzak durduğu, dert yandığı bir toplumda İslâmî bir yaşayıştan bahsedilemez.

Müslüman;

•Yüce Rabbimiz’in ilk emrinin; «Oku!» olduğunu iyice düşünecek, ilim tahsil etmenin kadın-erkek her müslümanın üzerine farz olduğunu iyi kavrayacaktır.

•Bunun için daima okuyacak, öğrenecek, öğretecektir.

•İlimle dînin birbirinden ayrılmayacağının farkında olacaktır.

•Bu inanç içerisinde gayret ederek ilim yuvaları kuracak, okullar açacaktır.

•Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi, millî ve mânevî değerler ile yoğurarak yetiştirecektir. İlim ufku geniş, kabiliyetli, başarılı ve îmanlı gençlere ihtisas yapma imkânları hazırlayacaktır.

Müslüman;

•Bütün bunları da Allah rızâsı için yapacaktır.

•O’nun dînine hizmet aşkıyla yapacaktır.

Yine müslüman müslümana itimat edip güvenecektir. Sabrı tavsiye edecektir.

Müslüman emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münker vazifesini hakkıyla îfâ edecektir.

Hulâsa;

Müslüman; îmanda, ibâdette, ahlâkta, yaşayışta, giyinişte ve bütün hayatında kıl kadar da olsa Kur’ân ve Sünnet’ten ayrılmamaya gayret edecektir.

Yüce Rabbim bu samimiyeti ve teslîmiyeti bütün müslümanlara nasip eylesin inşâallah.

Âmîn…