22. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız, Bize ait güzel insanlar, güzellikler ve hakikatler; hâfızalarımızda, dimağlarımızda ve gönüllerimizde var oldukça milletler arenasında varlığımızı sürdürmemiz mümkün olur. Eğer onlar, o keyfiyetler ve o değerler sadece kitaplarda ve satırlarda kalırsa, onların ilim, irfan ve medeniyet cennetlerine nail olamayız. Çünkü ancak onları iç dünyalarında her daim yaşatabilenler dış dünyada da diri kalabilirler. Dolayısıyla onları, unutma ya da sırt […]

Continue reading »

Prof. Dr. Mahmud Erol KILIÇ ile mülâkat…

RÖPORTAJ “Mesnevî, Aşk-ı Mevlânâ’da Yananlara Konuşur.” Mevlânâ’dan Günümüze Mesnevî Bir eseri ölümsüz kılacak olan şey; ölümsüzlük noktasını yakalamasıdır. Ölümsüzlük noktası rûhâniyettedir. Çünkü rûhun kaynağı ölümsüzdür. Prof. Dr. Mahmud Erol KILIÇ ile mülâkat… Yüzakı: Hocam, Mevlânâ’dan günümüze Mesnevî, yazıldığı günkü kadar canlı, engin ve gündemde. Malûmunuz kaleme alınan eserler, ya tâlihi yaver gider de kitlelere mâl olur, ya da kendi muhtevâ […]

Continue reading »

“Testilerimizi Dicle’ye Dolu Götürüyoruz”

Yard. Doç. Dr. Yakup ŞAFAK Su; feyiz, bereket, temizlik, ölümsüzlük sembolüdür ve şifa menbaıdır. Şeffâflığı can gibidir. Varlığı meydana getiren 4 temel unsurdan, yani ateş, hava, su ve topraktan biri olan ve hayat kaynağımız bulunan su ve suyla ilgili hâdiseler, benzetmeler, hikâyeler Hazret-i Mevlânâ’nın eserlerinde çokça yer alan unsurlardır. Onun şiirlerinde denizler, ummanlar, akarsular en çok zikredilen kelimeler arasındadır. Bunun […]

Continue reading »

Mesnevî’de Nefis Temsilleri

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI Cehennemin âlemleri yutmasına rağmen «daha yok mu?» demesi gibi nefs-i emmâre de doymak bilmez. Çünkü cüzler küllün özelliğini taşır, nefis de cehennemin huyunu taşır. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri’nin ölümsüz eseri Mesnevî-i Mânevî’nin ana mevzularından biri, insandaki beden-ruh, nefis-kalp çekişmesinin teşhis ve tedavisidir. Dünya mülkünde, beden hapishanesinde nefsin hâkimiyeti vardır. Bu hapishanede gurbette kalmış olan, aslı yücelere ait […]

Continue reading »

Mevlânâ Gözüyle Mesnevî

Muhammed Ali EŞMELİ “Mesnevî’den maksadım sensin. Mesnevî; dalları, gövdesi ve kökü ile tamamıyla senindir. Mesnevî’nin sözlerinden maksadım; senin sırrındır. Onu meydana ge­tirmekten maksadım, senin sesini duymaktır.” diyerek Mesnevî’sine başlayan Hazret-i Mevlânâ, bu muhteşem eseri yazmaktaki gayesi etrafında mecaz yoluyla şunları söyler: “Dere derin bir yerde akıyordu. Susamış bir adam da orada bulunan bir ceviz ağacına tırmanmıştı. Ağacı silkeliyordu. Ceviz ağacından […]

Continue reading »

Semâzenler

Yard. Doç. Dr. Emin IŞIK Mevlânâ’nın adı anılınca, hemen gözümüzün önüne kelebekler gibi uçuşan semâzenler gelir. Semâ âyini, bir anda bizi, bu maddî dünyadan bir başka âleme götürür. Hazret-i Mevlânâ, gerçek kişiliği ile Mesnevî ve Dîvân-ı Kebîr’de boy gösterir. İlâhî sırları, aşk ehlinin gönlüne oradan seslenir. Ancak ne hikmetse, Mevlânâ’nın adı anılınca, hemen gözümüzün önüne kelebekler gibi uçuşan semâzenler gelir. […]

Continue reading »

İkiyüzlülük Üzerine

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ Her Ahmed’in bir Ebûcehil’i olması gayet normaldir. Anormal olan dost görünüp düşmanlık yapmaktır. İkiyüzlülükten nefret ettiği bilinen Mehmed Âkif bir gün dostlarına şöyle der: “İkiyüzlüleri sever oldum, çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım.” Bugün artık yirmi yüzlüler de tarihe karıştı ve etrafı yüzsüzler sardı. Böyle bir ortamda ikiyüzlülük konusunu ele almak bir anlam ifade eder […]

Continue reading »

Yine de Gel!

Ayla AĞABEGÜM Vatanını seven, mânevî değerlerine bağlı olan insanlar yetiştiği zaman hoşgörü uğruna, meşhur olma uğruna yazarlar yetişmeyecektir. Elif ŞAFAK gibiler bir Fransız mantığıyla düşünüp eserlerinin kahramanlarına Türk olmanın utancını yaşatamayacaktır. Orhan PAMUK’lara Nobel ödülü verilirken Türk halkı bunun sebebini bilecektir. Yine de gel… Yine de gel, ne olursan yine de gel, Hıristiyan, Mecûsî, putperest olsan yine gel… Bu bizim […]

Continue reading »

Bütün İş Samimiyette…

Naci ÖZTÜRK “Bir haramı işlerken Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in huzuruna çıkmaktan hayâ ederim…” Dün olduğu gibi bugün de her mevzu ve meselede samimî Müslümanlara, samimî insanlara çok büyük ihtiyaç var. İslâm’ı gerçekten Allah rızâsı için yaşayan, Allah rızâsı için yaşamaya gayret eden insanlar lâzım. Güzellikleri tebliğde, eğitimde, dostluklarda en temel ihtiyaç aslında sadece samimiyet. Çünkü samimiyetten elde edilecek neticeyi […]

Continue reading »

Allah Dostlarını Sevmek

Nurettin KORKUT Allah dostlarını sevmek, ayrı bir ehemmiyet arzeder. Çünkü onlara sevgi, bütün sevgileri diri tutan bir iksirdir. İnsan, kendisindeki hususiyetleri yerli yerince kullanabildiği ölçüde şahsiyet sahibi olur. Bilhassa sevme hususunda ilâhî ölçülere göre muhabbetini yönlendirmesi, en mühim meselelerdendir. Muhabbetin kaynağı Allah olduğu için ilk sevilecek ve en çok sevilecek olan Allah’tır. Sonra peygamberler, sonra da Allah dostları, sonra mü’min […]

Continue reading »
1 2 3 5