BİR YORGUN YÜREĞİN FERYÂDI

YAZAR : Fatih GARCAN fatihgarcan@hotmail.com –Ahmet MUTLUSOY! Ahmet MUTLUSOY! Ziyaretçiniz var. Lütfen danışmaya gelin. –Ooo Ahmet Bey, Ahmet Bey! Haydi gene iyisin. Oğlanla gelin geldi herhâlde. –Eyvallah! Herhâlde… «Ahmet MUTLUSOY…» dedi kendi kendine. «Mutluluğu soyadında kalan bir zavallı…» –Ahmet Amca gözün aydın; oğlun gelmiş, bahçede bekliyorlar. –Aydın ya…?! Ne demezsin… –Efendim Ahmet Amca! Bir şey mi dedin? –Yok bir şey […]

Continue reading »

RÂBİA’DAN İBRETLER

YAZAR : Ömer Sami HIDIR samihidir@gmail.com “Dîne savaş açılmıştır, Râbia Meydanı buna şahittir! Bir hoca kılıklı asker camileri kapatıyor, müftü bozuntusu ise namaz kılanların öldürülmesine fetvâ veriyor. Bir diğeri ise; dansözlerin mukaddes bir iş yaptıklarından dem vuruyor. Maalesef ortaya çıkan sonuç; Alçakların el üstünde tutulduğu, âlimlerin zindanlara atıldığı, gençlerin yakıldığı, mertliğin yok olduğu, ülkenin tüm varlığıyla çalındığı, vahşî bir katilin […]

Continue reading »

Şânlı Mazimizden Seçme Nükteler – BİR KÜFE İNCİR…

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh-, Selmân el-Hayr, Selmân-ı Pâk veya Selmân el-Hakîm diye de anıldı. Zengin ve itibarlı bir aileye mensuptu. Babası Mecûsî idi. İçindeki mânevî boşluğu doldurmak için yeni bir din arayışına girdi. Hıristiyan bir papazla tanıştı. O kimse kendisine Arap Yarımadası’nda İbrahim Peygamber’in Hanif dîni üzere gönderilecek son peygamberin geleceğini haber verdi. Bir […]

Continue reading »

O’nun Muhteşem Ahlâkı -21

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi  (Câhiliyyeyi Bertarâf Edici İnsan İnşâsı) ZULMETTEN NÛRA Cenâb-ı Hak, insanı Zâtına kulluk etmesi için yarattı. Cihanı, bu vazifenin îfâsı için, bir mârifetullah dershânesi hâlinde halk etti. İnsanı da Cenâb-ı Hak’la dost olmaya muvâfık istîdatlarla donattı. İmtihan gereği olarak; nefs, şeytan ve dünya gibi, insanı esas gayesinden uzaklaştırabilecek mâniler de var edildi. Âyet-i kerîmede buyurulur: […]

Continue reading »

İMTİHAN DÜNYASI

YAZAR : Sami GÖKSÜN Cenâb-ı Hak; insanı bu dünyaya, ilâhî takdirin bir neticesi olarak göndermiştir. İnsan bu hakikati ve gayeyi kavrayamazsa, kendince belirlediği fânî ve küçük hesaplar peşinde ömrünü tüketmektedir. Oysaki insan, hayatının her ânında imtihanla baş başa kalmaktadır. Bunun böyle olacağını Cenâb-ı Hak, Ankebût Sûresi’nin ikinci âyet-i kerîmesinde şöyle beyan buyurur: “Şimdi bu insanlar sadece; «İnandık!» demekle kendi hâllerine […]

Continue reading »

ÜVEYSÎLİK ve TEHLİKELERİ

YAZAR : Prof. Dr. Necdet TOSUN ntosun@hotmail.com Üveysîlik, bir kimsenin zâhiren görmediği kişi veya kişilerden rüya gibi yollarla mânevî eğitim alması ve bu yolla oluşan tarîkat anlamında bir tasavvuf terimidir. Hazret-i Peygamber -sallâllâ­hu­ aleyhi ve sellem- zamanında Yemen’de yaşayıp müslüman olan, fakat İslâm Peygamberi ile bizzat görüşemeyen Üveys el-Karanî’nin (Türkçede Veysel Karanî) rüya veya başka mânevî yollarla Efendimiz -sal­lâl­lâ­hu aleyhi […]

Continue reading »

İSRÂ ve MÎRAC
“Âyetlerimizden bir kısmını…

YAZAR : Âdem SARAÇ vardisarac@yahoo.com.tr “Âyetlerimizden bir kısmını O’na göstermek için; kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan alıp, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir, gerçekten O işitendir, görendir.” (el-İsrâ, 17/1) Allah Teâlâ Hazretleri’nin; özelde Rasûlullah -aleyhisselâm-’a, genelde de bütün müslümanlara çok özel ikramı, ihsanı, lutfu ve keremi; İsrâ ve Mîrac hâdisesidir. İsrâ; Mescid-i Haram’dan Mescid-i […]

Continue reading »

Maksıdu’ş-Şerîa Nokta-i Nazarından İSLÂM’DA İBÂDET MEFHÛMU

YAZAR : Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ ogmusharun@yahoo.com İbâdet kulluk demektir. İslâm, kulluğun yalnızca Allâh’a yapılmasını emreder. Kulluğun temelinde Allâh’a gönülden bağlanmak, O’nun yüceliğini kabul etmek (ta‘zîm), O’na itaat edip boyun eğmek (istislâm), bu konuda hiç kimseyi O’nun önüne geçirmemek, Onu sevmek (hubb), O’nun emirlerini çiğnemekten ve âhirette bunun âkıbetinden sakınmak (havf, takvâ), O’na dayanıp güvenmek (tevekkül), O’na yönelmek (teveccüh, inâbe) […]

Continue reading »

HEM KEL HEM FODUL

YAZAR : Dr. Halis Ç. DEMİRCAN demircan@istanbul.edu.tr Çalımından geçilmiyordu. Yürüdüğü zaman küçük dağlar onun eseri sanırdın. Etrafındakilere caka satıyor, bu havasına kapılıp da yanına yanaşan olursa artık onunla ilgiyi kesiyordu. Çünkü onu da diğer elde edilmişlerden sayıyordu. Çevresindeki herkes sanki sadece ona hizmet için vardı ve onun ihtiyacını karşılayabildiği ölçüde değer taşıyordu. Dolayısıyla yanında birisi varsa bir süre onunla yürüyor, […]

Continue reading »

Hayat Yolculuğunda UNUTAMADIĞIM KARELER -26-

YAZAR : Mehmet MENCET HELÂL ve DUÂ Şu an Kırşehir’de bulunan kayınbiraderim Ömer Faruk ERTURAN ahîliği ve onun kültürünü temsil eden bir ahî esnafıdır. Yıllar önce onun başından geçen ibretli bir hâdiseyi onun ifadeleriyle sizlerle paylaşmak istedim: Bundan 30 yıl önce 1987’de elektronik ve hediyelik eşya sattığımız bir dükkânımız vardı. Çarşı içinde değil ama ana caddedeydi. Bir akşam her zamanki […]

Continue reading »
1 77 78 79 80 81 171