VAZGEÇİLMEZLERİMİZ NELER?

Yunus Sami EŞMELİ yunussamiesmeli@hotmail.com Bir genç, padişahın kızına âşık olmuştu. Bir gün kapısına geldi ve hislerinden bahsetti. Haber, padişahın kızına iletilince hanım sultan kapıya geldi ve gence; “–Al şu bin dirhemi de vazgeç bu sevdadan. Bir daha da hem bana hem sana zarar verecek böyle bir şey söyleme!” dedi. Genç vazgeçmeyince; “–Öyleyse iki bin dirhem al!” teklifinde bulundu. Ancak gencin […]

Continue reading »

HAYAT YOLCULUĞUNDA UNUTAMADIĞIM KARELER -29-

YAZAR : Mehmet MENCET HAYATTAN, HAYATIMIZA YANSIYAN AKİSLER Ömür insana ve bütün canlılara verilmiş bir zaman, az veya çok. Diğer canlılarda hesap yok, mes’ûliyet yok. Sadece fıtratında ne varsa onun dışına çıkmadan şımarmadan, isyan etmeden tüketiyor dünya hayatını. İnsan; «Rûhumdan üfürdüm, Yeryüzünde halîfem, Ahsen-i takvîm, Mükerrem yarattım…» hitaplarına mazhar varlık. Fakat hayatın gelgitleri karşısında ne olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini […]

Continue reading »

GÖNÜL SOFRASININ KURULDUĞU AY

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Hazret-i Mevlânâ’nın anlattığı şu kıssa, nefs ve terbiyesi üzerine ibretlerle doludur. DAĞDAKİ YILAN Vaktiyle yılan avlayıp, insanlara sergileyerek üç-beş kuruş kazanan bir yılan avcısı vardı. Yine büyükçe bir yılan bulabilmek için dağlarda dolaşıp duruyordu. Gayet soğuk olan dağlarda dolaşırken, bir gün kocaman bir yılan buldu. Hareketsiz yatan bu yılanın ölü olduğunu düşündü. Sevine sevine […]

Continue reading »

EDEP FAKİRİ

ŞAİR : Ali AĞIR aliagir70@gmail.com Doğru yoldan uzaklaşmış bir kere, Menzil bellidir ne yapsın rehberi… Kul etmiş rûhunu, şer heveslere, Güzele yönelmez edep fakiri. Zanneder ki bedeni bir gülistan, Cümle âlem baksın hep hayran hayran, Gezer sokaklarda anadan üryan, Hâlinden sıkılmaz edep fakiri. Mükemmeldir, emsalsizdir kendisi(!), Alay eder, küçük görür herkesi… Çınlatır etrafı kahkaha sesi, Tebessümü bilmez edep fakiri. Umursamaz, […]

Continue reading »

BU ÂLEM FÂNÎ!

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK Asr-ı saâdetten bir kıssa. Hissemizi alarak ibret ile okuyalım, dinleyelim. Hâne-i sâadette her zamankinden farklı bir hâl vardı. Efendimiz suskun ve durgundu. İçeri girmek için izin isteyen kimseye izin verilmiyordu. Sonra Hazret-i Ebûbekir ve Hazret-i Ömer müsaade isteyince, onlara izn-i nebevî verildi ve içeri girdiler. Peygamberimiz oturuyordu, etrafında ezvâc-ı Nebî… Ses yoktu… Fakat Efendimiz’i bu ağır […]

Continue reading »

MUHABBETTEKİ SIR VE RUMUZLAR…

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi Mânevî hakikatleri müşahhaslaştırmak için müracaat edilen en tesirli vasıta, temsil ve teşbihtir. Hazret-i Mevlânâ, insan tabiatında sevgilerin adreslerini ve kıymet-i harbiyyelerini idrâk edebileceğimiz, temsillerle dolu bir kıssa anlatır. Zâhiren bir aşk hikâyesine benzeyen, fakat sır ve hikmetlerle rumuzlu olan bir temsil: PADİŞAH VE CÂRİYE KISSASI “Saltanat sahibi asil bir padişah vardı. Bir gün maiyyetiyle […]

Continue reading »

Komşuya Tahammül Sebebiyle Gelen HİDÂYET

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK İbn-i Mes‘ud -radıyallâhu anh- buyurmuşlardır ki: “Mü’min, günahını şöyle görür: O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. «Dağ üzerine düşer mi?» diye korkar durur. Günahkâr ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür.” (Buhârî, Deavât 4) Akıllı kişiler, küçük günahlarını bile büyük görenler ve bu günahlarında ısrar etmeyerek hemen tövbe […]

Continue reading »

İSMAİL’E SOR!

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com Dönerek haykırıyor yer küre: Devran bu değil, Göz niçin perdeye dalmış, kula seyran bu değil!.. Hisse var kıssada.. Seyrî yine; «İsmâil’e sor!» Koç fedâ eyle fakat, sâdece kurban bu değil!.. Vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün (fâilâtün)

Continue reading »