MEVLÂ İLE SOHBET

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) Osmanlıca hâlini okumak için tıklayınız… Yüceyse, Kur’ân’la yücedir semâ… Gölgesiyle «arz»a, şan veren hümâ… Okunması için, indi bu kitap: Bizzat kıraattir, isim-müsemmâ… Bu ulvî sofradan uzak durmak ne? Anlamamak nedir, kalbin mi âmâ?.. Tembelliği etme, cehle bahane, Apaçıktır kitap, değil muammâ!.. İhlâsla, takvayla, açılır sırlar; Gayretlerin şevki, feyze rehnümâ… Taş da olsa kalbin, ısrarla oku, Mermeri […]

Continue reading »

SEHERDE

ŞAİR : Bekir İsmet ÇİÇEK bekirismetcicek@gmail.com Dervişin sehere hasreti derin, Gönlünü Rabbine bağlar seherde. Gününü kuşatır nûru seherin, Feyz ve rûhâniyet çağlar seherde. El, ayak çekilip kesilince ses, Ölüm tesbihine dönüşür nefes, Derin uykulara dalınca herkes, Kulluk kuşağını dolar seherde. Alıp yanlarını sıcak yataktan, Rahmet ümit edip ve korkaraktan, Secdeyle yakınlık dileyip Hak’tan, Teheccüd namazı kılar seherde. İstiğfâr ederek cümle […]

Continue reading »

EBR-İ NİSAN
NİSAN YAĞMURSUZ MAYIS GÜLSÜZ OLMAZ

YAZAR : İlyas KAYAOKAY kayaokay_2323@hotmail.com Halk takvimine göre nisan, diğer adıyla yağmur ayı, günümüzde kullandığımız takvimdeki nisanın 13’ünden başlayıp mayısın 12’sine kadar devam eder. Biz de bu ay kalemimizin fidanı için, mürekkebinin bereketli olmasını temenni ederek yazımızın yönünü nisana yönelttik. Yağmurların yeryüzünü ihyâ etmesi gibi Peygamberimiz’in de cihanı nurlandırdığı bir aydır nisan. Kışın ölü örtüsü, nisan ile yeniden hayat bulur. […]

Continue reading »

GÜL KOKULU BAHÇELERDE UÇURTMA OLMAK

YAZAR : Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com Çocukluğumda oyun oynarken öğrendiğim eğlenceli tecrübelerden biri de, uçurtma yapmaktı. Arkadaşımla bir metre kadar kargı, biraz çamaşır ipi, bir parça da renkli kâğıt bulduk mu hemen bir uçurtma yapardık. Uçurtmamızı uçururken alttan ipine küçük bir kâğıt parçası takar, o kâğıt parçası yukarı doğru yükselirken, küçücük aklımızla, Allâh’a mektup gönderdiğimizi sanırdık; o uçurtmanın ipi […]

Continue reading »

TIRTIL, KOZA, KELEBEK

Melda ÖZATA Mistikliği kendisinden mi gelir, yoksa içinde bulunduğu loş, antika dükkânından mı, henüz kestirememişimdir. O ünlü hattatların el yazması sülüsler, ta’likler, kûfîler… gibi çeşitli yazıları, o çevreler, bohçalar, vazolar, tombaklar, opaller, sedefli kaşıklar, masalar, necefler, gümüş, akik tesbihler, buna benzer neler neler… Bu eski yıllanmış eşyaların içinde, kendi dünyasına gömülmüş, öyle yaşar. Ekmek parası için alır, satar. Ama gerçekte […]

Continue reading »