Âidiyet Alâmeti; HAYAT TARZI

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com   İnsanlığın mevcudiyeti ile alâkalı hikmet, Kur’ân-ı Kerim’de şöyle beyan buyuruluyor:    “Ey insanlar! Şüphe yok ki, Biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabîlelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz; Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” (el-Hucurât, 13)    Şüphesiz bir imtihan mekânı […]

Continue reading »

Îmânın Tezâhürü; KÂMİL ŞAHSİYET

B. Cahit ÖZDEMİR bcahit@hotmail.com     Îman; hikmete kavuşturan, hakikatlerin görülebilmesini temin eden nurdur; bu olmadan sırlar ayân olmaz.    Nitekim Hazret-i Ebûbekir -radıyallâhu anh-, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i görüp, peygamberlerden sonra en üstün insan olma saâdetini kazanmıştır.    Fakat, daha önce kabîlesi arasında «hikmetin babası» mânâsına gelen «Ebu’l-Hakem» künyesi ile bilinen Amr bin Hişâm, o «Varlık Nûru»nu gördüğü hâlde, Ebû Cehil lâkabıyla, […]

Continue reading »

KUR’ÂNÎ TÂLİMATLAR -48- Sahâbeden Bizlere İntikal Eden FAZÎLET HÂTIRALARI -2-

Osman Nûri TOPBAŞ Cenâb-ı Hak; sahâbe-i kirâmı, bilhassa muhâcirleri şöyle medh ü senâ etmiştir:   “Onlar ki;   •(Îmanlarını yaşayabilmek için hicret ederek) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmışlardır,   •Dâimâ Allah’tan bir lütuf ve rızâ peşindedirler,    •Allâh’ın dînine ve Peygamberi’ne yardım ederler.    •İşte sâdık olanlar bunlardır.” (el-Haşr, 8)   Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de sahâbenin fazîletini şöyle beyan buyurmuştur:   […]

Continue reading »

NEREYE KADAR?

Mehmet MENCET Batının ve bâtılın her yandan gönüllere ve zihinlere musallat olarak insanları varoluş gayelerinden uzaklaştırdığı, istikametlerini bozduğu, âhireti unutturduğu modern bir câhiliyye devri yaşanıyor. Seküler eğitim sistemlerinin menfî telkinleriyle, insanlık maddî ve mânevî felâketlere sürükleniyor. İnsana Âdemoğlu da denilir. Hepimiz bir babadan ve bir anneden dünyaya geldik. İlk insan aynı zamanda ilk peygamber olan Âdem -aleyhisselâm-. Mademki insanlık peygamberle […]

Continue reading »

Şanlı Mâzîmizden Seçme Nükteler – Sahteyi Yüze Vurmadı

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Horasan sûfîlerinden Hâtim el-Esam -kuddîse sirruhû-, Belh’te doğdu. «Esam: Sağır» lakabını kendisiyle konuşurken istemeden uygunsuz bir ses çıkaran bir kadını mahcup etmemek için; “Duymuyorum, biraz yüksek sesle konuş!” diyerek sağır taklidi yaptıktan sonra aldığı rivâyet edilir. O kadın vefat ettikten sonra; “Artık kulaklarım işitiyor, benimle konuşurken bağırmanıza gerek yok!” dediği de rivâyetler arasındadır. Horasan’da […]

Continue reading »

BENİ ONUNLA GÖRÜŞTÜRÜN!

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@hotmail.com Esas adı Mahmûd olup «Hüdâyî» ismi ve «Azîz» sıfatını sonradan aldı. Hicrî 948 (m. 1541) yılında Koçhisar’da dünyaya geldi. Soyu Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri’ne dayanır ve seyyiddir. Yeşil sarık sarması da bu sebeptendir. İstanbul’da başladığı tahsilini Edirne, Şam ve Mısır’da ikmâl etti. Nâsırzâde Efendi’nin Bursa kadılığına tayininin ardından hocasıyla birlikte Bursa’ya geldi. Oradaki Ferhâdiye Medresesi’nde […]

Continue reading »