KİMDİM?

Mithat Cemal KUNTAY A‘sâra sorarsan, beni söyler sana kimdi? Bir başka denizdim, kürenin rub‘u benimdi!.. Mermîler, alevler beni bir kal‘a sanırdı, Efserlerin enkāzı uçar, dalgalanırdı… Cevvâl atımın kanlı, kıvılcımlı izinde, Bir umk idi aksim ebediyyet denizinde… Çarpardı göğün kalbi hilâlin avucunda, Titrerdi yerin tâlii mermîmin ucunda… A‘sâr elimin çizdiği mecrâdan akardı, Üç kıt‘ada mağrûr atımın izleri vardı… Fevkinde uçarken o […]

Continue reading »

DÜNYANIN AHVÂLİ

Hakkı ŞENER İbret ile seyret yalan dünyayı, Nice bahar, nice bağ hazan gördü… Hâl ehli olanlar çözer mânâyı, Kalemi elinde çok yazan gördü… Konuk etti Âdem ile Havva’yı, Yavruları çözemedi dâvâyı, Ateşe verdiler yurdu-yuvayı, Bu dünya Âdem’i perişan gördü… Nedendir çekemez kardaş kardaşı, Yûsuf’a tuzaktı kuyunun başı, Çağladı Yâkub’un gözünün yaşı, Hasret yarasını tüm Ken‘an gördü… Nuh nebî söyledi inanmadılar, […]

Continue reading »

ZAMANIN KIYMETİ ZAMANDA SAKLI

Hadi ÖNAL Gölgelerde yüzdük; ürkek, bîçare, Üşüttük sonunda düşlerimizi. Oysa uzansaydık; ha gayretlere, Süslerdik güneşle dişlerimizi. Çember çevirmiştik hani bir zaman, Heybemiz gökyüzü, yükümüz undu. Bir tahtamız vardı: Hem ud hem keman. Çocuk kalbimizde her şey oyundu. Gençken kanatlıydık dur-durak bilmez. «Aha» dedik! «Daha» dedik! «Ha» dedik! Sanmıştık ki kahramanlar yenilmez. Zamanı saratla hoyrat eledik. Başta duman duman kavak yelleri, […]

Continue reading »

AŞK TEK KIYMETTİR ÖZDE…

GÜNBEYLİ (Mahmut TOPBAŞLI) Güneş batar, ay söner ama aşk doğar közde, Mazrufta esas kıymet, aşk tek kıymettir özde. Aşk damlası düşünce gönlün ince teline, Döndürür ırmakları Hakk’ın coşkun seline… Aşk bir cemre misali can evine inince, Yeşerir yedi iklim fırtınalar dinince. Aşk yüreğe girince Bağdat yolu sorulmaz, En uzak diyarlara yolculuk külfet olmaz. Mîrac lezzetindedir aşkı tadan yürekler, Dağlar, çöller […]

Continue reading »

KELÂM ŞAHSİYETİ…

CELİL (Halil GÖKKAYA) Gel kardeşim, kulak verip Kur’ân’a, Namusun, kimliğin bil şahsiyeti… Hem ebed, hem ezel güç verir sana, Yıkılmaz bir kale kıl, şahsiyeti… Dört yanı kaplamış hep yalan-dolan, Bir nesil edilmez böylesi talan! Her iki cihanda mûteber olan, Şuurlu müslüman kul şahsiyeti… Kendine gel artık; kardeşim uyan! Uzak mesafeler aşılmaz yayan… Azığın dünyalık, kılavuz şeytan, Bu mudur tutulan yol […]

Continue reading »

O ŞEHİR BİR YANIK TÜRKÜ ŞİMDİ

Bestami YAZGAN Asırlık bir virde durmuş, Güvercin göğsü kubbeler. Can sırrına mühür vurmuş, Ağzı kilitli türbeler. Misafiri hastır ama Vârisleri taşa benzer, Taşın bağrındaki yara Gözden düşen yaşa benzer. Göğe uçurmuş huzuru Uçurumda ipsiz şehir, Zamanın öksüz dizinde Ağlıyor sahipsiz şehir. Mimarını beklemekte Boynu bükük şadırvanlar, Ancak bu şâheser hüznü Bir Sinan, bir Fatih anlar. Nakşettirmiş bu gerçeği Mermerlere tarih […]

Continue reading »

CÂHİL – CEHÂLET

Ahmet ARSLAN Şeytanın emrindeki câhil, bilgisiz baştır, Davul gibi gümbürder; sesi çok, içi boştur… Ahreti, başkasının dünyası için satar, İnsanların câhili; helâle, haram katar… Kafasındaki doğru, her doğrudan baskındır, Konuşurken bakarsın âlimden de üstündür!.. Böylesi insanları, dinleyen olur pişman, Bu dünyada câhiller, kendine bile düşman… Câhilin mekânında âlim bilgisizleşir, O toplum da; âlime her gün ilgisizleşir… Zehirli dili ile gönülleri […]

Continue reading »

56. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız, Eğitim mevsiminin başlangıcındayız… Çocuklarımızı okullarına bin bir umutla gönderdiğimiz mevsim. Bugün eğitimin lüzumunu artık herkes kabul ediyor. Fakat hangi eğitim? Nasıl ve niçin eğitim? Bilginin kıymetini herkes takdir ediyor. Fakat hangi ilim, hangi bilgi? Bu sorular etrafında evlâtlarımızın günümüz eğitim ve öğretim anlayışıyla gerçekten ihtiyaç duydukları edep ve terbiyeyi, mânevî ilmi tahsil edebileceklerinden emin miyiz? Yoksa ışıltılı, yaldızlı […]

Continue reading »

İnsan Olmanın Şartı: MÂNEVÎ İLİM ve EDEP

Ebedî Fecre YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi İLİM NİYE LÂZIM? Yûnus Emre Hazretleri’nin şu beyti hiç eskimeyecek bir gerçek: İlim ilim bilmektir; ilim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsen; ha bir kuru emektir! Çünkü ilmin var olmasının sebebi; “Kendini bilen Rabbini bilir…” sırrı içerisinde kulları Cenâb-ı Hakk’a ulaştırmaktır. Bu bakımdan o, yani ilim; Her hâlükârda Cenâb-ı Hakk’ı hatırlatmalı ve O’na […]

Continue reading »
1 803 804 805 806 807 1.007