Çiçeklerle Muhabbet

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Çiçeklerle muhabbet, Dilsiz, dudaksız sohbet Yeraltı hayat dolu; Üstü tıpkı bir cennet… Aklım Sen’i fikreder, Kalbim Sen’i zikreder, Şahit olsun ellerim; Her ne versen şükreder. Ey gönül Rabbini an! Böyle emreder Rahman, Fezadan nur süzülür; O’nu andığın zaman! Aşk bir ağır imtihan, Tevbeler harman harman, Ancak diner gözyaşım; Bağışlandığım zaman. Dua dolsa yüceler, Aydınlanır geceler, Sen can […]

Continue reading »

Cüceler ve Yüceler

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Sanki çökmüş yüceler, katran kusar geceler, Vatanım hedef olmuş, ok atıyor cüceler! Dağlardan cüce sökün, dökün gayyâya dökün! Bin pençeli baykuşun, bükün boynunu bükün! Gök kubbe bükülmesin, yıldızlar dökülmesin, Tevhid gövdeli çınar, yerinden sökülmesin! Gökler elinde mendil, ey yetim yaşını sil! Cennette nur salkımı, şehidler yurda kandil… Bak ufuklar yanıyor, al renginde kanıyor, Şehid ruhları hâlâ vatanı […]

Continue reading »

Yıldızlar Şahit Olsun

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Şahit olsun yıldızlar, kelâmla gelen ilme, Ey kelâmın sahibi, düğüm vurma dilime! Sineme âyetler ek rahmetinle sar beni, Doldur nûrunu doldur, ne olur şu gönlüme! Gönülleri fetheden eşsiz Kur’ân sesi bu! Peygamber’in dilinden Rabbim’in bestesi bu! «Oku!» emriyle O’nu, kucakladı Cebrâil; Gül yüzlü Muhammed’in güllere nefesi bu! Arş’ı Âlâ’dan Kur’ân hidayet için indi, Kâfirlerin yüreği dilim dilim […]

Continue reading »

Sonbahar

LEYLÎ (Şükran IŞIK) İlkbahar bir uyanış, sonbahar uyku ânı; Sinsi bir hüzün kaplar yavaş yavaş cihanı.. Sisli bir hazan çökmüş dağların eteğine; Rüzgâr olsam dağıtsam başındaki dumanı! Güz, gözlerin ağlasın yaşadığım iklime, Ey toprak! Râyihalar doldur iliklerime, Çadır kurmuş sîneme gam yükünün kervanı, En güzel ağrıları sarar kemiklerime… Her gördüğü fidanın boynunu büker geçer, Gülleri gazel eder, toprağa döker geçer.. […]

Continue reading »

CEMÂLİNİ GÖSTER

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Kimse bilmez sen nerdesin? Özündesin sözlerimin, Ne göktesin, ne yerdesin, İçindesin gözlerimin. Celâlinle kırık-dökük, Kalbim senden şifa ister. Hilâl oldum boynu bükük, Cemâlini artık göster. Can evinde gamlı bülbül, Kan ağlıyor vuslat için, Cemâlinle mest olmuş gül, Şükrediyor için için. Rahim ismin kalbî zikrim, Rahmet elin hep başımda, Sensin aklım, sensin fikrim, Umman sanki gözyaşımda. Toprak altına […]

Continue reading »

Kar Tanesi

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Kar tanesi vurdu beni, Yakar inceden inceye… Şu yaralı yüreğime, Akar inceden inceye… Rabbim süsle Sen özünü, Baldan tatlı et sözünü. Mehtap görse gül yüzünü, Bakar inceden inceye… Sümbül açmış saçlarında, Şimşekler var uçlarında, Şu gönlümün burçlarında, Çakar inceden inceye… Kara gözlüm kaşın hilâl, Zülüflerin olmuş dal dal, Allâhım bu nasıl bir hâl, Döker inceden inceye… Leylî’ye […]

Continue reading »

Van Gölü’ne

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Gökyüzünün mâvisi vurulmuş Van Gölü’ne, Yıldızlar efsânesi kurulmuş Van Gölü’ne. Masmâvi gözlerinle Sübhân okur dağların, Susmasın bülbüllerin, bozulmasın bağların. Dikenleri sök rüzgâr, yeşil giydir gülüne, Hasretimi dök rüzgâr, durulmuş Van Gölü’ne!  

Continue reading »

Yüreğinde Fırtına

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Nefesini tutmuştu dünya bekliyor gergin, Yüreğinde fırtına kopuyor Peygamber’in. Tevhîd oku çıkmıştı gökyüzünün yayından Çıkacakmış gibiydi tüm kâinat rayından. Kur’ân inseydi şayet Süphan gövdeli dağa, Dağlar, taşlar erirdi, dolardı bir bardağa. O gece yere düştü, kâfirlerin yüzleri, Şeytanın çanak çanak kanla doldu gözleri. Kızgın çölün kumları yıkandı gülsuyundan, Çok bahtiyar gül nesli gelmiş O’nun soyundan. Nur üstüne […]

Continue reading »

Gül Yağmuru

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Ay koynunda parlıyor, gül şehrinin dilberi, Hastalara şifadır, gül kokulu elleri. Hangi ceylândan almış gözlerin bakışını? Buz tutmuş yürekleri kor gibi yakışını. Hangi gülistan seni yetiştirdi bağrında? Ey gül çehre, şebnemsin güllerin yaprağında. Gül şehrine girince râyihanla eridim, Gül yüzünü görünce: «Bu gül ne tatlı!» dedim. Diyorlar, gül şehrinin baharmış, kışı-yazı, Dikeni gül açarmış, lâlesi kar beyazı. […]

Continue reading »

Yetimlerin Feryâdı

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Kucaklar bu ezanlar kan ağlayan zemini, Titretir yetimlerin âhı, fezâ kalbini… Hür toprakta din gibi, îman gibi mukaddes, Muhammedî kökleri sökemez kahpe nefes! Köpeğe atsan yemez son vahşî zihniyeti, Deryalar temizlemez o cenâbet milleti. Çölün kızgın güneşi kaynatsın kuş beynini, Bize de diş biliyor, kusmaya vahşetini. Suyun ısındı baykuş, kuyun da kazılacak, Şehitlerin kanıyla bin zafer yazılacak. […]

Continue reading »
1 2