Sonbahar

LEYLÎ (Şükran IŞIK)

İlkbahar bir uyanış, sonbahar uyku ânı;
Sinsi bir hüzün kaplar yavaş yavaş cihanı..
Sisli bir hazan çökmüş dağların eteğine;
Rüzgâr olsam dağıtsam başındaki dumanı!

Güz, gözlerin ağlasın yaşadığım iklime,
Ey toprak! Râyihalar doldur iliklerime,
Çadır kurmuş sîneme gam yükünün kervanı,
En güzel ağrıları sarar kemiklerime…

Her gördüğü fidanın boynunu büker geçer,
Gülleri gazel eder, toprağa döker geçer..
Çok yalvardım ben ona şifalar getir yârdan;
Bin bir derdi toplar da başıma döker geçer…

Neden sapsarı yüzün, gamdan mı, hazandan mı?
Hüzün dolusun hüzün, göçüp giden yazdan mı?
Terk edip gitmiş kuşlar yapraksız ağaçları,
Buz kesilmiş nefesim yediğim ayazdan mı?

Bir ölüm habercisi gibi geliyor sesin,
Geçtiğin her diyarı kurutuyor nefesin..
Sularımız bulanık akıyor sen gelince;
Bana ecel sunduğun içtiğim testidensin.

Hatırlar mısın Leylî, güneyde ilkbaharı?
Hiç solmazdı gülleri, yeşildi sonbaharı..
Rûhuma râyihalar sarardı hanımeli;
Leylî nasıl tutacak uçup giden yılları!