DARU’L ERKAM

Âdem SARAÇ Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, insanlığın kurtuluşu için, bir avuç ashâbıyla beraber, geceli-gündüzlü çalışıyordu. Fakat îman edip, İslâm gülistanına giren sahâbelerin, bir araya gelecekleri güvenilir bir yerleri, toplanacakları bir mekânları yoktu. O sıralarda 16-17 yaşlarında olan ve bu önemli ihtiyacı gören Hazret-i Erkam -radıyallâhu anh-, hemen huzura çıktı… “Yâ Rasûlâllah! Benim evim bütün faaliyetleriniz için en müsait […]

Continue reading »

ONLAR BÖYLE SEVİYORLARDI

YAZAR : Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi İmanın kapısı kelime-i şahâdettir. Kelime-i şahâdetin kapısı da Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’dir. Bize kelime-i şahâdeti îman ve İslâm için şart kılan Cenâb-ı Hak, bir bakıma o mübârek kelimede Hazret-i Peygamber’e karşı insanlığın sahip olması gereken bakış açısını ve muhabbet ölçüsünü en öz şekilde sergilemektedir. O, her şeyden önce Allâh’a «kul»dur. Ancak kullar […]

Continue reading »

Vasiyet ve Hikmetler Muhyİddîn-İ Arabî’den VASİYETLER

Dr. Âdem AKIN Muhammed YETİM Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri, öncelikle Kur’ân ve sünnetten süzdüğü bilgilerin, sonra da kendisinden önce yaşayan ulemâ ve evliyânın eserlerinin ve başta Fütûhât-ı Mekkiyye’si olmak üzere bütün kendi kitaplarının özünü 201 vasiyette toplamıştır. VASİYET 15-E Fitne ve imtihan binasının üçüncü sütunu maldır. Ona «mal» denmesinin sebebi nefislerin ona tabiî olarak meyl edip mâil olmasındandır. Allah Teâlâ onun […]

Continue reading »

Hilesiz, Hurdasız…

Nurettin KORKUT Şeyh Ebû Said şehrin dışına çıkmıştı, yolda hızlı hızlı giden bir topluluk gördü. O topluluğun içinde birisi vardı ki herkes ona itibar ediyor, saygı gösteriyordu. Şeyh onları konakladıkları yere kadar takip etti. Oturdukları yerde de durum aynı idi. Herkes o kişinin etrafında pervane gibiydi. Ona bir şeyler soruyorlar, onun dediklerini can kulağı ile dinliyorlardı. Dinleyişleri o kadar candandı […]

Continue reading »

HEM GIPTA ETTİM HEM ÜZÜLDÜM

NACİ ÖZTÜRK Her insan bir ebediyet yolcusu. Ezelden yola çıkan insan ebed yollarında nice geçitlerden geçiyor. Sonunda sonsuzluğun sahiline ulaşıyor. Ancak önemli olan o sahilin hangi iklime açılacağı… Belki hayatın bütün çırpınışları o zaman mânâ kazanıyor. Bunun için asıl endişe, dünyada ne yaptıklarımıza bakmak. O sahile güzelliklerle, ibadetlerle, hayır ve hasenât ile gidebilmek. Bu şekilde giden her kimi gördümse hep […]

Continue reading »

MERMERİ GÜLE ÇEVİRMEK

Naci Öztürk Anlatılır ki Tahir, padişahın kızı Zühre’ye âşık oluyor. Anasına yalvarıyor: “–Ana, ne olur bana padişahın kızını iste.” Anası diyor ki: “–Oğlum, o bir padişah; onun kızını biz nasıl isteriz? Olmaz, vazgeç bu sevdadan!” “–Ana Allah aşkına sana yalvarıyorum. Ben senin oğlunum, git ne olur? Ben Zühre için yanıyor, tutuşuyorum.” Kadıncağız ne yapsın! Evlâdıdır; kıramıyor. Gidiyor padişaha. Kapıdaki adamlara […]

Continue reading »

Doğru Adres

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI tali@yuzaki.com   Sarışın, renkli gözlü, uzunca boylu, düzgün giyimli iki adam, yanlarında valizleriyle meydanda kalakalmış gibiydiler. Bir telefonun ekranına bir etraflarına bakıyorlar, ama belli bir yöne gitmeye karar veremiyorlardı. Akşamın bu saatinde kalabalık yaya ve araç trafiğinde kendileriyle ilgilenen çıkmamıştı. Bu saate kadar iyice yorulmuş olduklarından, artık biri çıksa da doğru adrese kendilerini götürüverse diye bekliyorlardı. Aziz […]

Continue reading »

Kısmetse…

İrfan ÖZTÜRK Vatanî görevini yapmak üzere Adapazarı’na gelen bir asker, çeşme başında gördüğü bir kıza gönlünü kaptırıp âşık olur. Asker, gece-gündüz bu aşkın tesiri ile yanıp kül olmakta ve bu kıza derdini açabilmenin, kendisine talip olduğunu iletebilmenin çarelerini aramaktadır. O güne kadar edinmiş olduğu sivil arkadaşlarından yardım isteyip, kıza haber gönderir. Antepli olduğunu, Antep’te ticaretle meşgul olan ailenin bir tek […]

Continue reading »

Hiç Düşündün mü?

Bünyamin ÇİL buncilson@hotmail.com Hayatın telâşlı akışı içerisinde normal şartlarda nice fark etmediğimiz gerçekleri fark edebilmenin yolu; artısıyla eksisiyle, sağlamıyla hastasıyla, zenginiyle yoksuluyla, acısıyla tatlısıyla, yemekten patlayanıyla açlıktan öleniyle yaşadığımız dünyada her gün muhasebe içinde olmaktır. Düşünmediğiniz zaman her şey sütliman, her şey ihmal ve bana ne dairesi etrafında dönmekte. Ama düşündüğünüz zaman, gördüğünüz zaman, fark ettiğiniz zaman o kadar şeyler […]

Continue reading »

Yanlış Adres

Ali Rıza BUL   Hayatımız, türlü türlü adreslerin arasında koşuşturmaca ile geçiyor. Bir gün şurada, bir gün orada, nihayet kabrin koynundayız. Ancak gezip dolaştığımız adresler, varacağımız adresleri belirliyor. Doğru adreslerin kapısı, güzelliklere açılıyor, yanlış adreslerin kapısı pişmanlıklara çıkıyor. Ancak herkesin doğru adreste olduğunu iddia ettiği fânî âlemde doğru olan adresler etrafında ömrü sürebilmek en mühim meselemiz. Çünkü insanoğlu, sûret-i Hak’tan […]

Continue reading »
1 161 162 163 164 165 170