“Nerede Kaldınız?”

Bünyamin ÇİL

Yardım faaliyetlerimiz esnasında hamdolsun görüyoruz ki, ülkemizin ve milletimizin dünya çapında çok büyük bir itibarı var.

Etrafına iyilik, güzellik, doğruluk ve adalet dağıtan insanlar nasıl hayırla yâd ediliyorsa, tarihe adalet, kahramanlık ve hizmet mührünü vuran devletler ve milletler de öyle hatırlanıyor. Şairin dediği gibi:

Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş!

Ecdadımız bu kubbede öyle hoş ve öyle muhteşem bir sadâ bırakmış ki millet olarak onların şerefli mirasından hâlâ istifade ediyoruz. İnsanlar bizleri ecdadımızın akıllarda bıraktığı o devâsâ kudretle mücehhez görüyor. Bazı durumlarda millet olarak adımızın geçmesi bile birçok sıkıntıyı bertaraf ediyor. İnsanlara Türk kelimesi bir güven, huzur ve sahiplenilme duygusu veriyor.

Bizler dünyanın dört bir yanında bu hissiyata defalarca şahit olduk. Ecdadımızın yardımıyla korsanlardan kurtarılan Açe’den, Güney Amerika’ya Osmanlı vatandaşı olarak göç eden insanlara, Akdeniz’den, Hint Denizi’ne, Kafkaslardan, Balkanlara kadar Müslüman olsun olmasın dünya çapında pek çok insan, ecdadımızı unutamıyor hattâ görülen o ki unutmak istemiyor. Onların kapılarına yardımlarla vardığınız zaman; “Demek bizi hatırladınız ha! Unutmadınız ha!” diyen gözü yaşlı insanlarla karşılanıyorsunuz. Bazen de “Nerede kaldınız?” sitemleriyle.

Bu intibaların en taze misalini, geçen ay sel felâketi ile perişan olan Bulgaristan’daki Türk köylerine yardım ulaştırdığımızda yaşadık. Âfetten çok kısa bir zaman sonra Türk derneklerinin, Türk bayraklı paketleriyle imdatlarına yetişmesi onları o kadar duygulandırdı ki anlatamam. Kimsenin kapılarını çalmadığı o zor günlerinde Türk kardeşlerinin onların yanında olması herhâlde bütün sıkıntılarını unutturmuştu. Âfetzede bir ana şöyle sesleniyordu: “Bizi hatırlamanız için illâ sel mi olması gerekiyordu ay yavrum?”

Fakat koltuklarımızı kabartan bu miras aynı zamanda boynumuza ağır bir vebal yüklüyor. Bizler farkında bile değilken, kendi dünyamızda, kendi çapımızda gündelik işlerle oyalanırken, milyonlar yolumuzu bekliyor. Bizden, ecdadımızın himmeti, hizmeti, kudreti bekleniyor.

Unutulmamalı ki yiğit düştüğü yerden bir gün mutlaka kalkar. Yeter ki kalkmaya istekli olsun… Her birimiz; “Ben kimdim?” sorusuna en güzel şekilde cevap verecek biçimde tarih bilgi ve şuuruna sahip, ecdadımızın bıraktığı bayrağı yeni burçlara dikmeye talip olmalıyız. Bu kutlu mirasın işte o zaman gerçek sahibi olacağız.