CANSIZ AT

Şerife Şule TESLİMOĞLU serifeteslimoglu00@gmail.com

Ateşten perdenin ardında esrar,
Alev alev tüller saklarken Nûr’u.
O kutlu davete meftun yürek var,
Bekliyor üflesin İsrâfil, Sûr’u.

Âlemin özünde kaynarken bu hâr,
Arz’ı titretirken, Arş’ı ağlatır.
Dağların bağrından yükselen buhar,
Asırları «an»lar ile bağlatır.

Sevgiliye vuslat muştular nefes,
Şükürle kapanır dünyaya gözler.
Mütebessim çehre, iniltili ses,
Mesrur olan kalpler mahşeri özler.

Şöyle geri dönüp yâd etse akıl,
Hatırlasa geçen ömür nasıldı?
İster zevk u sefâ bâbından takıl,
Zerre miktar bile ipe asıldı.

Yemediysen eğer yetim hakkını,
Kalp kırarak Kâbe yıkmadı isen.
Beş vakit secdeye koyup alnını,
Rabbe yalvardıysan berhüdarsın sen.

Her insan özünde kıvılcım vardır,
Damarlarda gezer çakmak taşları.
Kovalayan şehvet kaçanlar «ar»dır,
İdama mahkumdur nefsin başları.

Îman sehpasında uzanır amel,
Muhasebe çetin, haydi karar ver!
Nefsin beraatı bil tûl-i emel,
Yahut kovup onu ez birer birer.

Mutmain olmalı aslolan hedef,
Emmâren olursa köle olursun.
İnci, içindeyse kıymetli, sedef,
Boğulmayı seç ki, arar bulursun.

Daldığın ummanda çile gemisi,
Sabır yelkenini ufka açmalı.
Sararsa ışığı; keder, gam isi,
Duâ kayığına binip kaçmalı.

İmtihan içinde imtihan başlar,
Kavuşmak isterken «En Sevgili»ye.
Yığılır yoluna dikenler, taşlar,
Döndürür akıllı kulu, deliye.

Vakit tamam ise, yanar kor ateş,
Göz bebeklerine şavkı oturur.
Biri bine katlar kalbinde atış,
Geceyle gündüzü eşit bitirir.

Nere baksan mevsim bahardır şimdi,
Bülbüller güllere nağme düzerler.
Bilinmez susan kim, konuşan kimdi?
Papatyadan güle kolye dizerler.

Âlemken âleme yönelir Âdem,
Bir yolculuk başlar kendi içinde.
Görünür hakikat berraklaşır dem,
Sanma ki uzakta, sanma ki Çin’de.

Doğruyu eğriyi ayırt edersin,
Mekândan, zamandan koparsın o an.
Hak yol çizgisinde, can nerde dersin?
Cevabını verir damarında kan!

İnsan olmak nimet, kul olmak cevher,
Aynada gördüğün sûret, bil sensin!
Çile törpüsünde parlar mücevher,
İffet örtüsüyle, nurla bezensin.

Şükür yaşıyorsun, dizgin elinde,
Dosttan helâllik al, fakir sevindir.
Ebedî kurtuluş ahlâkta, dinde,
Nefsini başından yerlere indir.

Öyle hazır ol ki, âhir hayata,
Azrâil gelirken yağmurlar insin.
Beden konulunca, o cansız «at»a,
Vuslata ramak var, diye sevinsin.

Melekler taşısın nur tepsilerde,
Yaradan’a aşkla sunulsun rûhun.
Toprağın sararken bedeni yerde,
Tekbirle yol alsın gemisi Nûh’un.