Bağışıklık Sistemimiz -9- SIHHATİN «NEFES» TARAFI

Uzm. Dr. Abdurrahman SARMIŞ asarmis@gmail.com

Kâinâtı ve dünyamızı; toprağıyla, semâsıyla tertemiz bir şekilde yaratıp, cümle nebâtat ve hayvanâtı hizmetimize sunan Cenâb-ı Hakk’a sonsuz hamd ü senâlar olsun.

Ülkemizde temmuz ayının son günlerinde başlayan elem verici orman yangını âfetleri; hepimizi derin hüzne gark ederken, maddî ve mânevî sıhhatimiz için temiz hava kalitesinin ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha hatırlattı. Şehir hayatında; özellikle çok sıkışık bir şekilde inşâ edilmiş binaların içinde, âdeta rahat nefes alamayacak şekilde yaşamanın birçok sağlık problemine yol açtığını müşâhede ediyoruz. İki buçuk yıllık «Evde Sağlık Hizmetleri» tecrübemizde gördük ki; şehir hayatında yatağa bağımlı bir şekilde evlerde yaşayan hastaların uzun süre yatakta kalmaya bağlı oluşan basınç yaraları, yaz aylarında köylerine gittiklerinde toparlanıyor, sonbaharda büyük şehre dönünce tekrar başlıyordu. Hâlbuki tedavide aynı pansuman yapılıyor, hasta aynı ilâçları alıyordu. Yatağa bağımlı hastalarda bu yaralar, genel sağlık durumlarını göstermesi açısından çok önemli bir işarettir. Köylerinde kaldıklarında aynı tedavi ile yaraların toparlanması, solunan havanın, içilen suyun ve tüketilen gıdâların müsbet tesirini göstermektedir. Dolayısıyla bağışıklık sistemine de olumlu tesir ettiğini düşünebiliriz. Çünkü, yaraların olduğu yerlerde birçok bağışıklık hücresi vazife îfâ etmektedir. Şimdi bu tecrübemizden sonra yapılmış ilmî araştırmalara göz atalım:

İLMÎ ARAŞTIRMALAR

İlk olarak ülkemizde yapılmış, Ekim 2020’de ilmî bir kongrede poster olarak sunulmuş bir araştırmadan bahsedelim. Araştırma henüz makale olarak yayınlanmadığı için detaylara sahip değiliz. Ancak Isparta Valiliğinin web sitesinde1 bahsedilmekte ve çalışmayı yapan Prof. Dr. Önder ÖZTÜRK Beyin akademik sayfasında başlığı poster olarak geçmektedir.2 Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesinde bulunan Kızıldağ Millî Parkı’nda 15 gün kalan astım ve KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) hastaları üzerinde yapılan araştırmada, hastalarda yüzde 70 iyileşme sağlandığı ve bir yıl boyunca atak geçirmedikleri gösterilmiştir. Tabiî ki bu hastaların tedavileri, tıbbî gözlemleri devam etmiştir; ancak tedaviye yardımcı olarak, sadece 15 gün bu millî parkta ikamet etmeleri dahî büyük fayda sağlamıştır. Kızıldağ Millî Parkı; dev bir ormanlık alan olup, Beyşehir Gölü’nden gelen rüzgârlar ile ormandaki temiz havanın birleşmesi sonucu çok şifâlı bir ortam meydana gelmektedir.

Cenâb-ı Hak, bu millî servetimizi ve bütün memleketimizi her türlü yangın ve âfetlerden muhafaza eylesin.

2020 yılında yayınlanan bir derleme makalesinde, İngiliz araştırmacılar; hava kirliliğinin bağışıklık sistemini, astım ve alerjik hastalıklardakine benzer şekilde etkilediğini, virüslere karşı oluşan bağışık cevabı bozduğunu göstermişlerdir. Aynı makalede; hava kirliliğinin, özellikle yeni doğan bebekleri ve kişilerin bağırsak sistemlerini daha çok etkilediği de belirtilmiştir.3 Yeni doğan bebekler; âdeta sudan çıkmış bir balık gibi, dışarıdaki zararlı tehditlere daha duyarlıdır, bu yüzden çok daha hassas ve îtinâlı bir şekilde muhafaza edilmelidir.

Kanada’da hamile kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada, hava kirliliğine maruz kalma durumu ile anne karnından bebeğe giden kord kanındaki bazı sitokinlerin miktarı arasındaki münasebete bakılmıştır. (Sitokinler bağışıklık sistemimizin bazı durumlarda fazla salgıladığı sinyal molekülleridir.) Annelerin yaşadıkları şehirlerdeki havadaki ölçülen nitrojen dioksit NO2 seviyeleri, hamilelik süresince kayıt altında tutulmuştur. Sonrasında bebeğe giden kandan alınan nümûnelerin sonuçları ile bu NO2 seviyeleri arasında istatistikî bir anlam olup olmadığına bakılmıştır. Netice olarak daha yüksek NO2 maruziyeti olan annelerin kız çocuklarının kord kanlarında IL-33 ve TSLP isimli sitokinlerin ve alerjik durumlarda artan immunoglobulin E antikorunun daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Bu durum hava kirliliğinin daha anne karnında bebekleri etkilediğini; ileri yaşlarda alerjik hastalıklar, egzama, astım gibi hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olabileceğini göstermektedir.4

Bu araştırmalara bakınca, hamile bayanların ve yeni doğan bebeklerin iyi hava şartlarında yaşamalarının daha elzem olduğunu müşâhede etmekteyiz.

2020 yılı Temmuz ayında yayınlanan bir makaleye göre, dünya genelinde hayatı tehdit eden en önemli risk «Hava Kirliliği»dir. Çalışmada bahsedilen «hava kalitesi yaşama endeksi»ne göre Hindistan ve Bangladeş gibi hava kirliliğinin çok ciddî olduğu ülkelerde insan ömründe neredeyse on yıla yakın kısalmaya sebep olduğu düşünülmektedir. Endeksin geliştiricisi Michael Greenstone’a göre hava kirliliği bütün dünyayı tehdit eden, ölümlere sebep olan Covid-19 pandemisinden çok daha ciddî ve sinsi bir problemdir ki; bunu belirttiği tarihte daha Delta varyantı ortada yoktu ve Hindistan’ın bu varyant ile salgını çok ağır geçirmesinde belki de hava kirliliği de çok önemli bir faktör olmuştur. Hava kirliliği Covid-19 için ciddî bir risk faktörüdür, bu yüzden Greenstone; hükûmetlerin, hava kalitesini artırma hususunu pandemiden sonra ilk sıraya almalarının çok önemli olduğunu belirtmektedir.5

Sonuç olarak;

Cenâb-ı Hakk’ın bize lutfettiği tertemiz hava, bizim sıhhatli yaşamamız için çok elzemdir. Daha fazla dünya malı için yeşil alan bırakmadan her yere bina yapılması, binaların etrafının arabalarla dolması sonucunda egzoz dumanı maruziyetleri, hiçbirimiz için sıhhatli olmayacaktır. Ormanlarımızın yanması bizi çok üzmüşken, yaşadığımız alanları daha fazla ağaçlandırmanın önemini bir kez daha anladık. Son tavsiye olarak; imkân nisbetinde yeşili artırmaya çalışalım, evimizde çiçekler yetiştirelim. «Sadece benimle ne olur!» demeyelim, muhtelif haberlerde gördüklerimize göre duyarlı vatandaşlarımız tek başlarına dahî binlerce ağaç dikmekte, yaşadıkları yere hizmet etmiş olmaktadır.6 O ağaçlar oksijen verdikçe, inşâallah onlar için sadaka-i câriye olacak ve amel defterleri ölümden sonra da açık kalmaya devam edecektir. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şu hadîs-i şerifleri ile yazımızı bitirelim:

Yarın kıyâmetin kopacağını bilseniz bile, bugün elinizdeki fidanı dikin!(Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, s. 168)

Bir müslüman ağaç diker de bunun meyvesinden insan, ehlî hayvan veya vahşî hayvan veya kuş yiyecek olsa, yenen şey onun için bir sadaka hükmüne geçer. Her kim ne eksiltirse bu kendisi için (kıyâmete kadar) sadaka olur.” (Müslim, Musâkât, 10)

Cenâb-ı Hak afiyet ve sıhhat üzere dâim eylesin!..

________________________

1 http://www.isparta.gov.tr/kizildag-milli-parki-bilimsel-arastirmalar-ile-sifa-kaynagi-oldugunu-ispatlandi

2 https://w3.sdu.edu.tr/personel/03308

3 Glencross DA, Ho TR, Camiña N, Hawrylowicz CM, Pfeffer PE. Air pollution and its effects on the immune system. Free Radic Biol Med. 2020;151:56-68.

4 Ashley-Martin J, Lavigne E, Arbuckle TE, et al. Air Pollution During Pregnancy and Cord Blood Immune System Biomarkers. J Occup Environ Med. 2016;58(10):979-986

5 https://phys.org/news/2020-07-air-pollution-greatest-global-life.html

6 https://www.ntv.com.tr/galeri/seyahat/kendi-yoresel-kalkinma-planini-hayata-gecirdi-tek-basina-koyune-2-5-ayda-10-bin-kestane-dikti,nEPRnjjzS0-FtVFSSp-81Q/eI4CqKZj40OaHAfc3jpzUA