199. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız,

Bir şeyin kıymeti, onu kaybetmekle yüzleşince anlaşılır.

Bir süredir eğitimi yüz yüze yapabilmek lüks hâle geldi. Her şeyi dijital, sanal hâle getirmenin daha iyi olacağını zannedenler, önce heveslendiler. Mektepler olmasa ne güzel de idare edilirdi bu işler… Fakat bu dönemde yanıldıklarını anladılar. Bilgiye kolayca erişmek başka; tâlim ve terbiye, eğitim ve öğretim bambaşka şeyler. Bir insanla göz teması bile kurmadan seyretmek; hâlâ, sadece eğlencenin ve mâlâyânînin emrinde.

Bizim medeniyetimiz yüz yüzeden de öteye, diz dize, sadırdan sadıra, gönülden gönüle bir in‘ikâs olarak anlar ve tatbik ederdi insan yetiştirme sanatını.

Bu eğitim dönemi başında, yüz yüze başlayacak. Bir buçuk senelik kopukluk telâfi edilmeye çalışılacak.

Bir de birkaç asırlık kopukluk var, maârif dünyamızda. Bu vesileyle ona da dikkat çekmek istedik. Ruh çınarımızın yaşlandığı belki doğruydu. Ancak ona yapılan yabancı aşılar tutmadı. Şimdi yeniden kendi filizlerimizle göğe doğru yükselmenin zamanı.

Bir eğitim sistemi; yetiştirdikleriyle, mezun ettikleriyle iftihar eder ve kendi hedeflerini tarif etmenin en sahici misallerini bulur.

Bunun için muhteşem mâzîmize müracaat edelim:

Hak, Hukuk, Adâlet ve Merhametle Tarihe ve Cihana Yön Verenler;

HANGİ MEKTEPTEN MEZUN?

Pullarımıza, paralarımıza resimlerini bastığımız, hamâsî şiirlerimizde bir bir adlarını andığımız yiğitlerimiz, dehâlarımız, fâtihlerimiz, hangi eğitim anlayışıyla yetişti? Nesillerimize eğitim libâsı biçecek terzilere bu kumaşı gösteriyoruz işte: Bu başarıdan istiyoruz. Bu ahlâktan. Bu özgüvenden. Bu duruştan. Bu adâletten. Bu eğitimden…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; eğitim dünyasında tamir edilecek ârızalara, imar edilecek değerlere işaret etti.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, mânevî ve rûhânî eğitimin zaruretini ve bunun da yerli ve millî olmasının ehemmiyetini misallerle ortaya koydu. Kalkınmayı batıda arayanlar gibi, rûhî ferahlığı Uzak Doğu’da arayanların da beyhûde uğraştıklarını, çarenin kendi köklerimizde olduğunu tebârüz ettirdi.

Kıssalarda, eğitimde kazandırmamız gereken çok mühim bir hakikat var: Kul hakkı endişesi. Hassas bir gönül ile, hâdisattan ders çıkarabilmek ve nefsi dizginleyebilmek.

Bir Gönül Derneğimizin Kur’ân eksenindeki eğitim faaliyetleriyle alâkalı bir hasbihâl de yer aldı.

Kalemlerimiz, eğitim için tefekkür dünyasında cevelân etti.

Yüksek tahsilin bir aldatmaca ve oyalama mekânına dönmemesi; dürüst, gerçekçi ve istişâreli bir şekilde plânlanması gerektiği ifade edildi.

Hangi ilmi tahsil etmeli suâline, bir fetvâ temelinde cevap arandı.

Eğitim anlayışı, uygulamaları, zihniyet ve hedef merkezinde ele alındı.

İllâ ve illâ eğitim gayretlerinin fedâkârlık, idealizm ve gayret gerektirdiği vurgulandı.

Şairlerimiz; muallimi methetti, talebeyi şevklendirdi, anne-babaları canlandırdı, karar mevkiindekilere değerlerimizi hatırlattı.

Yüz yüze elimizden gitmesin, bilâkis sadırdan sadıra mânevî, rûhânî, yerli ve millî bir eğitim seferberliği başlasın!..

Yüzakıyla…