SU HAYATTIR

GÜNBEYLİ (Mahmut TOPBAŞLI) mahtopbasli@hotmail.com

Yayınlanma merhalesinde olan ERTUĞRUL’UN DEDESİ/CAN BORCU isimli romanımda, mahallemizin camisinde bayram namazı öncesi vaaz eden Yusuf Hoca;

“–Su kavga etmez!” demişti. “Hayat verir, can verir, ferahlık verir, temizlik ve huzur verir su.” demişti. Son cümleyi söyleyince başa dönüp yeniden; “Kavga etmez su!” diyerek açıklamaya yönelmişti. “Akarken önüne çıkan engeli itmez, tepmez, tekmelemez. Etrafından dolanıp geçer gider. Etrafından dolanamazsa, birikip üstünden aşar. Üstünden de aşamayacaksa o zaman azimle sürüklemeye ve yolunu açmaya mecbur kalır.” demişti. Bu sözleriyle huzuru, güzel geçinmeyi, bir ve bütün olmayı, birikmeyi, çoğalmayı, el ele, omuz omuza, sırt sırta yaşamayı, birlikteki gücü işaret ediyordu. Darda kalınca sabrı ve azmi işaret ediyordu.

Rabbimiz’in sınırsız ikramı, hayatımızın ana nutfesi su; temel kaynaklarımızdan birisi olarak korunmayı, israf edilmemeyi, boşa harcanmamayı hayatın devamı noktasında hep akla getiriyor. İklim şartları muvâcehesinde de gözümüzü yolda bırakıyor. Rabbinin emri ile bazen rahmet, bazen âfet gibi görünüyor dünyaya. Bütün dünyada ve cennet yurdumuzda iklim şartları gitgide değişirken, yaz ve sonbahar kurak geçti. Yeterince rahmet inmedi topraklarımıza. Tabiî endişelere büründük hemen. Her dâim rahmetini istediğimiz Rabbimiz’den, yeniden duâlara sarılıp yağmur bekledik. O, Fazl u Kerem sahibiydi. Kullarını darda bırakmazdı. Kış başına kadar ertelediği rahmetini, gönlümüze bırakıverdi. Şairlerin gönlüne de yağmur ilhamlı şiirler bırakıverdi. Bu ilham, «GECE GELEN BİR MÜJDE»ydi. Şükürler olsun…

YAĞMUR

Kaç mevsimdir toprağıma darılmış,
En büyük hasretim, acım bu yağmur…
Bazen çisil çisil, bazen sağanak,
Dinmesin dediğim sancım bu yağmur.

Dört bir yanı, kara bulut sarılmış,
Mayasından bereketle karılmış,
Mecnun gibi gidip çöle vurulmuş;
Dertlerime tek ilâcım bu yağmur.

Bereketi iz bırakır gönülde,
Bülbül ıslanarak haz bulur gülde,
Gülümserken ufuk denen bir tülde;
Dışım ile iç mîrâcım bu yağmur.

Yüreğimin gamzesine dek giren,
Her damlası bir duyguyu emziren,
Düşlerimi sırılsıklam kemiren;
Hem diyetim hem de bacım bu yağmur.

Ayın nabzı bir damlada atıyor,
Peşi sıra güneş doğup batıyor,
Suçum ne ki kaşlarını çatıyor;
Başımdaki tahtım, tâcım bu yağmur.

Yer değişse âsumanla yeryüzü,
Baharı ölümdür, doğumdur güzü,
Gülüşüyle aydınlatır gündüzü;
Beş vakitte hep duâcım bu yağmur.