HAYYAM RUBÂÎLERİNİ TÜRKÇE SÖYLEYİŞ (38-40)

Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com

 

NE MURAT VAR NE DE KÂM!

Mâîm der ôftâde çün murg be-dâm,
Dil-haste-i rûzgâr u âşüfte müdâm.
Ser-geşte der-in dâire-i bî der u bâm…
Nâ-âmede ber muâd u nâ-refte be-kâm!

Gönlüm tutulan zavallı bir kuş gibi tâm,
Zâlim feleğin kahrını çekmekte müdâm.
Damsız-kapısız bir hana konmuş, göçüyor…
Heyhât! Alınmış ne murat var ne de kâm!

O’NDAN GELİYOR VARLIĞIM

Tâ zan ne-berî ki men be-hod mevcûdem;
Yâ in reh-i târîk be-hod peymûdem!
Çün bûd u hakîkat-i men ez-ô bûdest!
Men hod ki budem, kücâ budem, key bûdem?

Zannetme ki ben kendiliğimden vârım;
Düştüm bu karanlık yola kendim, koşarım!
O’ndan geliyor varlığım ancak, O’ndan!
Varlık bularak yoksa nasıl ben yaşarım?

KEM SÖYLEME HİÇ KİMSEYE!

Hâhî ki pesendîde-i eyyâm şevî,
Makbûl-i kabûl-i hâssa vû âm şevî!
Ender pey-i mümin û cuhûd û tersâ!
Bedgûy mebâş tâ nikû-nâm şevî!

İstersen eğer cihanda makbul olasın,
Her tâifenin sevdiği bir kul olasın!
Kem söyleme hiç kimseye âlemde sakın!
Tâ herkesin indinde muhabbet bulasın!

(Ömer Hayyam Rubâîleri, Nşr. Mehmet KANAR, İstanbul, 2013, s. 486, 494, 649)