1789 FRANSIZ İNKILÂBI -1-
YAZAR : Ahmet MERAL ahmetmeral61@gmail.com
Fransız İnkılâbı, sonuçları itibarıyla dünya tarihinin en önemli siyasî kasırgalarından birisi olarak kabul edilmektedir. 14 Temmuz 1789 tarihinde Paris’te «burjuva» diye tanımlanan orta tabakanın, yoksul halk kitlelerinin desteğiyle başlattığı ayaklanmanın; siyasî, sosyal ve kültürel etkisinin günümüze kadar devam edeceği, o gün için kimse tarafından tahmin edilemezdi. İsyancıların Bastille Hapishânesi’ni basarak monarşinin sembolü yedi siyasî tutukluyu salıvermesi, fakir halkın ayaklanmasının bir öfke patlamasına dönüşerek soyluların malikânelerine yönelmesi, İhtilâl’i sadece kanlı ve şiddetli bir şekle sokmakla kalmadı; on beş yıl boyunca sosyal ve siyasî çalkantı ve karmaşa devam etti. Böylece İnkılâp, başta Fransa olmak üzere tüm Avrupa’yı tesiri altına aldı. İnsan hakları, ferdî özgürlükler, din ve vicdan hürriyeti, temel haklar; kamunun gündemine girerek sadece siyasî değil, sosyal, kültürel, dînî ve ekonomik birçok köklü değişimin fitilini ateşledi.
Vatikan merkezli kilise görevlileri ve papazlar; üstlendikleri din adamı rollerinin gereği olarak, hak ve adâletin mutlak savunucuları olmaları gerekirken, bu rollerine ihânet ederek soylularla işbirliği içerisine girdiler. Böylece dînî kurumlar, halk nezdinde yıprandı. On beş yıl boyunca kiliseler baskı altına girdi. Hattâ şehir merkezlerindeki kiliseler kapatıldı. Katolik kurumlar büyük ölçüde zarar gördü. Yeni fikirlerin yayıldığı Fransa’ya diğer Avrupa devletlerinin blokaj uygulaması, Fransız milliyetçiliğini tetikledi. Devletlerin milliyet prensibine göre oluşturulması fikri; bu inkılâbın, o günün imparatorluklarını sarsan en önemli etkisiydi. Nihayet yönetimde çoğulculuk, meşrutiyete ve cumhuriyete dayalı yönetim anlayışları, bu inkılâptan beslenerek günümüz dünyasında da tesirleri devam eden yenilikler olarak tazeliğini korumaktadır.
SOSYAL SINIFLAR ARASINDAKİ UÇURUM
18. yüzyıl Fransız toplum yapısı incelendiğinde toplum üç ana tabakadan oluşmaktaydı:
1. Soylular,
2. Burjuva adı verilen orta tabaka ve
3. Köylüler.
Soylular, yüksek düzeydeki devlet memurluklarını ellerinde bulundurmaktaydı ve devlete hiç vergi vermezlerdi. Üstelik soylular (aristokratlar); köylülerin işlediği toprakların sahibi olarak, toprağa bağlı kölelere ve çiftçilere karşı kötü muamelede bulunmakta âdeta zulmün mahallî derebeyleri gibi davranmaktaydı.
Bir diğer imtiyazlı sınıfı oluşturan Katolik din adamları ise; halkın yanında yer almaları gerekirken, çoğu kez zengin soyluların malikânelerindeki davetlerin başmisafiri olarak hareket ediyordu. Üstelik beş yılda bir, çok az bir vergi ödemekteydiler.
İnkılâbın arefesinde gittikçe zenginleşen burjuvalar; tüccarlık, bankacılık ve sanayicilikle konumlarını tahkim etmekteydi. Ayrıca memur, doktor, avukat ve yazarlardan oluşan küçük burjuva kesimi de; yaklaşan devrimde etkili olacak ve soylularla birlikte din adamlarının devlet yapılanmasındaki ve toplum hiyerarşisindeki üstünlüklerine son verecekti. Esasen 1789 Fransız İnkılâbı bir orta sınıf ihtilâliydi ve bu yüzden «Burjuva İnkılâbı» olarak da anılır.
ABD İNSAN HAKLARI BEYANNAMESİ ve İNGİLTERE MEŞRUTİYETİNİN ETKİSİ
İngiltere, bu dönemde meşrûtî bir yönetime sahipti. Fransız aydınları, meşrûtî monarşi kurulması konusunda bilhassa İngiliz yazarlarından etkilendiler. İngiltere’nin güçlü ve zengin bir ülke oluşu, Sanayi İnkılâbı’nı gerçekleştirmesi, siyasî sistemin merkezindeki kralın yetkilerini kısıtlamayı başarmış olması, İnkılâb’ın teorisyen ve öncülerini etkilemekteydi. Benjamin Franklin; ABD bağımsızlık mücadelesine yardım ve destek sağlamak amacıyla geldiği Fransa’dan gönderdiği Mayıs 1777 yılındaki mektubunda, Amerika’da meydana gelen gelişmeleri ve Fransızlara ilham ettiği heyecanı şöyle kaydetmektedir.
“Bütün Avrupa bizim tarafımızdadır. Hiç değilse bütün alkışlar ve başarı temennîleri bizim içindir. Müstebit bir kuvvet altında yaşayanlar, hürriyeti daha az sevmiyorlar. Onun için temennîlerde bulunuyorlar ve Avrupa’da hürriyetlerini kazanmak ümitsizliğine düşüyorlar. Hürriyetlerine kavuşan bizim kolonilerimizin anayasalarını aşk ve heyecanla okuyorlar. Bizim dâvâmızın bütün insanlığın dâvâsı olduğu ve kendi hürriyetimiz için çarpışırken Avrupa hürriyeti için de çarpıştığımız, burada bütün ağızlarda dolaşan sözdür.”1
Öte yandan Amerika bağımsızlık hareketleri ve Thomas Jefferson’un kaleme aldığı 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi de Fransızların temel haklar ve özgürlükler konusunda bilinçlenmesine yol açan diğer bir dış faktördü.
AYDINLARIN HALKI TEMEL HAKLAR KONUSUNDA BİLİNÇLENDİRMESİ
1789 Fransız Devrimi’ni tetikleyen sebeplerden biri de, bu dönemde eserleriyle halkı etkileyen birçok büyük yazar, düşünür ve devlet adamının halkta ciddî bir entelektüel birikim oluşturmasıydı.
François Rabelais (1494-1553) ile başlayan kültürel çalışmalar; 18. yüzyılda Maximilien Robespierre (1758-1794), Mirabeau (1749-1791), J. J. Rousseau (1712-1778), Montesquieu (1689-1755), Condorcet (1743-1794) vs gibi düşünce ve aksiyon insanlarıyla zirveyi yakaladı. Bu kişilerin çalışmaları 1789 öncesi inkılâp ortamının olgunlaşması için gereken kültürel alt yapıyı oluşturdu. Ferdî haklar, vicdan özgürlüğü, devlet yönetiminin keyfîlikten kurtulması yönündeki düşüncelerin yayılması; Yakın Çağ’ı başlatan bu büyük inkılâbı hazırlayan sebeplerin en önemlilerini teşkil etmekteydi.
FRANSIZ İNKILÂBI ÖNCESİNDE MALÎ ve SİYASÎ DURUM
Fransa, koyu bir mutlakiyetle yönetiliyordu. Kral ve aristokratlar, eşitsizlik üzerine siyasî ve sosyal bir yapı oluşturmuştu. Ülkenin bütün yükü; orta sınıf tüccar ve zanaatkâr ile köylü sınıfının üstünde idi. Köylüler, yokluk ve sefâlet içinde yaşıyorlardı.
Fransa, 18. asırda büyük malî zorluklar içinde idi. Sarayın ölçüsüz israflarına ilâveten İngiltere ile siyasî yarış yüzünden; Amerika’nın bağımsızlığı için mücadele edenlere yardım ve askerî destekten doğan savaş masrafları, maliyeye büyük bir yük getiriyordu. Bunu karşılamak için de vergiler artırıldı. Halk, bu ağır vergiler altında ezilmeye başladı. Nitekim Tarihçi Prof. Scott Trask;
“Fransız monarşisi; bütçesini dengeleyebilmiş olsaydı, devrimin hiç yaşanmayacağı söylenebilir… Fransız Devrimi’ni ortaya çıkaran krizin sebebi, monarşinin otoritesini sarsan bir kredi krizi ve malî krizdi.”2 diyerek Fransa’nın neredeyse ekonomik yönden iflâs noktasına gelmesinin bu büyük halk ayaklanmasının en önemli sebebi olarak göstermektedir.
16. Louis, 1774 yılında; ekonomik bunalımı aşmak ve malî yönden Fransa’yı rahatlatmak amacıyla, fizyokratlardan Jacques Turgot’u maliyenin başına getirdi. Turgot kalkınmanın tarımla mümkün olacağını düşünmekte ve devlet yardımlarının girişimciliği ve üretimi olumsuz etkilediğini düşünmekteydi. Nitekim Kral’a bu yardımlara son verilmesi gerektiği tezini savunan, tarım ağırlıklı bir reform programı sundu. Bu programda köyden eyâlete, eyâletten meclise uzanan bir silsilede seçimle belirlenmiş federe bir devlet tavsiye etti. Bu reformlar; dış ticareti elinde tutan aristokratların ve yoksul kesimlerin muhalefetiyle karşılaştı. Ayrıca Turgot; Fransa’nın Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na müdahale etmesine malî sebeplerle karşı çıkmaktaydı. Amerikan bağımsızlık mücadelesine verilecek desteğin; İngiltere ile yeni bir savaş anlamına geleceği, bunun da reformları aksatacağı ve devleti de iflâsa sürükleyeceği görüşlerini taşımaktaydı. Bu sebeple;
“Devlet ilk ateşle iflâsa sürüklenecektir!” diyerek Kral Loius’u ikaz etti. Ancak monarşi; millî gurur, milletlerarası güç politikası gerekçeleriyle Turgot’un haklı kaygılarını dikkate almadığı gibi kendisini de görevinden uzaklaştırdı.
1777 yılından itibaren Fransa, bağımsızlık mücadelesi veren Amerikalılara savaş boyunca gizlice silâh yardımı yaptı ve lojistik destek verdi. Hattâ 1780 yılında Rhode Island’a 5.000 kişilik bir birlik gönderdi. 1881 yılında Fransız gemileri Lord Cornwallis önderliğindeki İngiliz birliklerinin Yorktown’dan çıkmasını engelledi. Bu yardım ve müdahaleler sonucunda Amerika bağımsız oldu ama Fransa ekonomik olarak daha büyük bir krizin içerisine yuvarlandı. 1,3 milyon Fransız lirasına (livre) mâlolan savaş masrafı bütünüyle borçlanarak finanse edildi.
Fransa Krallığı, Amerika Birleşik Devletleri’nin doğuşuna yol açan 1783 Paris Antlaşması’ndan sonra da yakaladığı ekonomik toparlanma şansını iyi kullanamadı. Fransız monarşisinin; dünya dengelerinde daha iyi bir yer elde etmek amacıyla 150.000 kişilik bir daimî ordu kurma girişimi ve okyanuslarda İngilizlerle rekabet edecek bir donanma inşa etme sevdası, zaten borçlar içinde yüzen devleti iyice borç batağına soktu.
ON BEŞ YIL SÜRECEK İNKILÂBIN BAŞLAMASI
16. Louis; soyluları toplayıp toprak mülkiyeti üzerinden vergi alınmasını istediğinde, soylular parlamentonun toplanmasını istediler.
1789 Mayıs’ında; soylular, din adamları ve halkın oluşturduğu üç sınıfın parlamentosu açılarak İnkılâb’ın ilk adımı atıldı. İnkılâb’ın geniş halk kitlelerinin coşkuyla terennüm ettiği üç önemli sloganı; «Eşitlik, Adâlet ve Hürriyet»ti. Köleler hür olmak istiyordu. Siyasî haklardan mahkûm orta sınıf esnaf ve sanatkârlar ile halk, eşitlik için millet hâkimiyetini savunuyor ve adâlet istiyordu.
Burjuva ismi verilen orta sınıf esnaf, tüccar ve zanaatkârlar; devlete vergi veren fakat siyasî hakları sınırlı bir kitleyi oluşturmaktaydı. Soyluların ve din adamlarının ayrıcalıklarının ortadan kaldırıldığı yeni bir düzenleme talep ettiler. Parlamentonun orta sınıfın görüş ve taleplerini karşılamaması üzerine, burjuva sınıfı harekete geçti ve 9 Temmuz 1789’da oluşturdukları «Millî Meclis»i, «Kurucu Meclis» olarak tanımladılar ve eski sistemi devre dışı bıraktıklarını duyurdular. İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisini yayınlayarak yeni kamu hukukunun ilkelerini ortaya koydular. Buna göre;
a) Bir anayasa yapılarak kralın ve krallığın yetkileri sınırlandırılacaktı.
b) Vergilerin düzene konması ve azaltılması yoluna gidilecekti.
c) İç gümrük duvarları indirilerek ülke içi ticaret kolaylaştırılacaktı.
d) Basın özgürlüğü sağlanacaktı.
Fransa monarşisini tehdit eden bu tehlikeli gelişmeye Kral’ın tepkisi gecikmedi. Kral’ın askerî kuvvetlerinin bu meclisi dağıtarak lağvetmesi tarihin seyrini değiştirecek büyük bir ayaklanmaya yol açtı. Paris’in «baldırı çıplak»ları olarak tanımlanan; köylüler, yoksul halk kitleleri ve İhtilâl’in bayraktarlığını yapan ticaret erbabı orta sınıf, güç birliği yaparak ayaklandılar.
__________________
1 Fransız İnkılâbı’nın Siyasî Tarihi -I-, A. Aulard, s. 35-36, TTK Basımevi, Ankara, 1987.
2 Prof. Scott Trask, Mises İnstutite, Liberal Düşünce Dergisi, sa. 37, yıl 2005.