TOPRAK UĞRUNA ÖLEN VARSA, VATANDIR!

YAZAR : İlham SOVGATOV ilhamsovqatov@gmail.com

Vatan sevgisi bizim damarlarımızda kanın aktığı gibi, akıyor. Vatan hasreti bizi yakıyor. Vatandan ayrı kalmak bize dert veriyor, bizim kalbimizi sızlatıyor. Vatan neresidir? Tabiî ki, bizim doğduğumuz, büyüdüğümüz, ekmeğinden yediğimiz, suyundan içtiğimiz memleketin adıdır. Vatanı korumak bizim için bir şeref, vatan uğruna ölmek bizim için bir onurdur.

Merhum Mehmed Akif ERSOY’un dediği gibi;

Sâhipsiz olan memleketin batması haktır,
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır!..

Sahipsiz toprağı sahiplenmek isteyen çok olur. Ancak toprak uğruna ölen varsa, o zaman toprağın sahibi vardır. Ağyârın kademlerini kendi topraklarında görmek istemeyen yiğit erenlerin can koyduğu toprak, vatandır. Vatan için kanını akıtan, vatan için kendi hayatını kurban veren şehidlerimizin kanı ile yoğrulduğu topraklarımızın her karışını sıksak, şehid kanı akacak, koklasak, şehid kanı kokusu gelecek. Bizim vatanımızda, topraklarımızda biten güller, çiçekler, ağaçlar, şehid kanı ile beslenmiştir.

Bu memleketin fertleri şehid babasıdır, şehid anasıdır, şehid kardeşidir, şehid bacısıdır. Bu memleketin, belki de, 10 ailesinin 5 tanesinden bir şehid çıkmıştır.

Merhum Azerbaycan şairi Bahtiyar Vahapzâde kendi şiirinde şöyle diyor:

Katil güllesine kurban giderken,
Gözünü sabaha dikti şehidler.
Üç renkli bayrağı öz kanlarıyla
Vatan toprağına çekti şehidler.

Gülle: Kurşun. Sabah: Yarın. Üç renkli bayrak: Azerbaycan bayrağı

Bizim memleketimizde «Şehidler Hıyâbânı» denilen bir mezarlık var. Şehidlerin yan yana uyuduğu mezarlık…

Evet, şehidlerin en çok kanının aktığı yer yine Karabağ… Karabağ, Azerbaycan’ın sızlayan yeri. Ermenistan işgali altında olan Karabağ Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçasıdır. Azerbaycan topraklarının % 20’si olan Karabağ toprakları Ermeniler tarafından kendi adına çıkarılıyor. Bizim Azerbaycan topraklarını işgal etmişler, bununla birlikte her gün bizim tarafımızı ateşe tutuyorlar. Her gün bir askerimizi şehid ediyorlar. Her gün bir ana kendi evlâdını toprağa veriyor. Her gün bir babanın beli bükülüyor. Her gün bir ağabey kardeşini, bir kardeş ağabeyini kayıp ediyor. Her gün bir evde gözyaşları akıyor. Her gün memleketimiz şehid veriyor. Bir ananın gözyaşları kurumamış, öbürünün gözyaşları akıyor. Vatan aşkı ile askere yollanan yiğit erenlerin çiğinlerde dönüşü annelerin feryâdını göklere kaldırıyor. Bu vatan için ölen şehidlerin mezarları çoğalıyor. Her mezarlıkta şehid mezarları bizim gözyaşlarımızın akmasına sebep oluyor. Evet, toprak uğruna ölen varsa, vatandır.

Yine silâhlar susmadı geçen ay. Yine şehid kanı aktı. Yine şehidlerimizin sayısı arttı. Dünya birliği buna göz yumuyor. Ateşkesi her gün bozan Ermeniler Karabağ’da her gün keyfî bir şekilde bizim askerimize ateş açıyorlar… Ancak şunu bilsinler ki, Karabağ bizimdir ve gerekirse biz kendi canımızı da Karabağ uğrunda fedâ ederiz.

Evet, Karabağ, uğrunda ölen varsa, Vatansın! Sen bizimsin!

Yalnız şehidlerimizle içimiz kanamıyor. Hem de Karabağ’da bulunan mescidlerin hâli de bizim içimizi sızlatıyor. 20 yılı aşkın bir süredir, Karabağ özlemi bizim yüreğimizdeki hasreti artırır, yaramızı kanatır. Doğan güneş sıcak ışınlarını Karabağ’daki yıkılmış, yerle bir edilmiş camilerin üzerine saçarken biz burada titriyor, üşüyoruz. Geceleri bedirlenen ayın ışığında çölde yalnız kalmış yabancılar gibi camilerimiz özgürlüğü, beyaz günü bekliyor. Ezansız kalmış minarelerden ezan sesi yerine, sessiz iniltiler, hicran, hasret şarkıları ulaşır göklere. Boş kalmış camiler müslümanların yolunu bekliyor. İbâdet aşkıyla camiye doğru adımlayan mü’minlerin kademlerini üstünde taşımak, namazlarını, rükûlarını, secdelerini görmek, duâlarını, Kur’ân tilâvetlerini, tekbir seslerini duymak istiyor.

«Karabağ işgal altındadır.» acı gerçeği yüreğimizdeki yarayı sızlata sızlata Karabağ camilerinde hayalen namazlarımızı edâ ediyoruz. Her gün okunan ezanların sedasının Karabağ’daki camilerden geldiğini tasavvur edip hülyamızda oradaki minarelerden yükselen ezan seslerini mânen kalbimize taşıyoruz. Her gün elimiz göğe açılıp Karabağ’ın özgürlüğü için yaptığımız duâmıza, mânen oradaki camilerin minareleri el açıp; «Âmîn!» diyor.