HUDUT BİLMEZ GÖNÜL FETHİ!..
ŞAİR : TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI)
Dün en gālip tecellîler,
Bugün ürkek temennîler…
O dev yangınlar ardında,
Kalanlardır tesellîler…
Yanık, hasretli ufkumda,
Tüter haşmetli mâzîler…
Sekiz aylık güzergâhtan,
Koşup gelmişti gāzîler,
İbâdet, hizmet aşkında,
Fenâ bulmuş fedâîler…
Uçup gelmişti şahsiyyet,
Edep timsâli sûfîler…
Saâdet asrıdır sanki;
Muhâcirler, sahâbîler…
Hudâ’dan bekleyip ecri,
Cihan yurdunda hasbîler…
Kulak ardında kalmıştır,
Tereddütler ve mânîler…
Zulümden inlemez Vistül,
Gelen, âdil süvârîler…
Taşar bollukla, nîmetle,
Feyizlenmiş arâzîler…
Geçerken bir üzüm alsa,
Asar bir çil, sipâhîler…
Mübârek fethe meftundur,
«Gelin!» derler, ahâlîler…
…
Bu cehdin feyzi bir başka,
Kader lutfetti, dâhîler…
Muradlar, Yıldırım Hanlar,
Fetih hâkānı Avnîler,
Muhammed cânı Mehmedler,
Süleymanlar, Muhibbîler…
Müderrisler, muhaddisler,
Vezirler, bey ve vâlîler…
Hamam, mektep, imâretler,
Vakıf aşkında bânîler…
…
Pınar bağrında Saltuklar,
Tasavvuf nehri sâfîler…
Rifâî, Celvetî, Nakşî,
Hacı Bektaş, Melâmîler…
İlim irfanda «Bâlî»ler,
Şiir dersen «Mezâkî»ler…
Gururlanmazdı aslîler…
Ve horlanmazdı tâbîler…
Değişmez sandı devrânı,
Bekā vehmetti fânîler…
Bekā; isterdi istikrar,
Nasıl bulsun firârîler?!.
Yücelten keyfiyet kaçtı,
Rahat derdinde keyfîler…
Asıl mersiyye ah neymiş,
Yazarmış görse Bâkîler…
…
Kalem metruk ve meydan boş,
Bulur fırsat harâmîler…
Zayıf düştükçe mü’minler,
Neler çektirdi cânîler…
Duvarlardan silinmez hiç,
Durur alnında mermîler…
…
Salîb’in hırçın evlâdı,
«Barış» destekli âsîler!..
Aman vermez hayâsızlar,
Tecâvüzkâr firengîler…
Şükür faslında küfreyler,
Vefâdan mahrum âdîler!..
Tükürsün kirli dâvâna;
Mesih, Meryem, havârîler!..
Nedir can avlayan zıpkın,
Ne bilsin gölde mâhîler!..
Kadın karnında mızraklar,
Çocuk böğründe harbîler…
Yanar el yazma bir târih,
Ateş keşfinde vahşîler…
Ebed-müddetken imzâmız;
Odundur kündekârîler!..
Asırlardan kalan mîras,
Yaman ellerde zâyîler…
Silinsin gökte ay, ister,
Yok olsun tâ tedâîler.
Neler olmuş neler, meçhul!
Boğulmuş kanla râvîler…
Zulüm her demde vardır da;
Asıl nerdeydi hâmîler?
Cesâretsizliğin harcı,
Bugün hâlâ teennîler…
…
Yetiş evlât, bugün burda,
Sarılmış çanla vâdîler…
«Nedir ay yıldız?» öğretsin,
Yeşil bayraklı câmîler…
Semâlardan hevâ avlar,
Çıfıt bezlerde mâvîler!
Okur; «İnnâ fetâhnâ»yı,
Okur rikkatle kārîler,
Yeter beklettiğin gayrı,
Yetiş gelsin telâfîler…
Kanar hâlâ, yaram hicran;
Boyun borcun tedâvîler,
Hudut bilmez gönül fethi!
Değişsin boş telâkkîler!..
Ümitvâr ol fetih rûhum,
Bulur tekrar terakkîler…
Alından ter ve gözden yaş,
Döküp yazdıkça Tâlîler…
Nisan 2013, Saraybosna-Belgrad-İzvornik-Mostar-Üsküdar
vezni: mefâîlün / mefâîlün