AVRUPA REFORM HAREKETLERİ -3-

YAZAR : Ahmet MERAL ahmetmeral61@gmail.com

JEAN CALVİN VE FRANSA’DA REFORM

Luther’in Almanya’da başlattığı Protestanlık hareketinin bir benzeri, Fransa’da Jean Calvin tarafından ortaya kondu ve son derece etkili bir biçimde gelişti. Calvin (1509-1564) Fransa’da doğmuş ve hukuk öğrenimi görmüştü. 1553 yıllarında Protestan oldu ve Cenevre’ye kaçarak «Hıristiyan Dîni’nin Bağlayıcı İlkeleri» adlı eserini yayınladı. Reformcu olmakla beraber, oldukça bağnaz fikirler de taşıyordu. Kilise yönetiminde ruhban olmayan kişilerin de yer almasını istemesine rağmen, daha sonra, yönetimini ele geçirdiği Cenevre’den, kendisi gibi düşünmeyenleri kovmuş; 1553 yılında teslis anlayışını reddettiği için Michael Servetus isimli bir bilgini yaktırarak öldürtmüştür.

Calvin’e göre; «Kilise, en üstün olandır.»

“Kilise’ye devlet tarafından hiçbir kısıtlama getirilmemelidir.” diyerek kilisenin teşkilâtlanmasına Luther’den daha çok önem vermiştir. Calvin; sadece vaftiz, ekmek ve şarap âyinlerini kabul etmiş ve vaftizi; «kişinin Mesih’in yeni topluluğuna kabulü» olarak görmüştür.

Calvin; gücünün çoğunu, Protestanlık içindeki farklılıkları gidermeye harcadı. Hıristiyan teolojisinin çok önemli tartışma alanlarından biri olan kaza ve kader konusunda katı görüşleri savunmaktaydı:

“Tanrı’nın takdiriyle sadece gökleri, dünyayı ve diğer yaratıkları kastetmiyoruz; aynı zamanda insanın amaçları ve iradesi de doğrudan onun belirlediği sona doğru gidecek şekilde yönlendirilmelidir.”1

Calvin, «Hıristiyan Dîni’nin Bağlayıcı İlkeleri» adlı eserinde özetle şu doktrini savunmaktaydı:

“… Tanrı’nın sonsuz gücü ve hükümranlığı vardır. İnsanlar tamamıyla günahkârdır ve doğru yoldan çıkmıştır. Onları sadece İsa Mesih’in affedici gücü kurtarabilir. Kurtarıcı inâyet ve Mesih’le bütünleşme imkân ve ihtimali, Tanrı’nın karşılıksız armağanlarıdır.”

İSVİÇRE VE GÜNEY ALMANYA’DA REFORM: ULRICH ZWINGLI

Zürih’te şehrin ana kilisesinin rahibi olan Ulrich Zwingli, inancın ve Kitâb-ı Mukaddes’in önceliği konusunda Luther ile aynı fikirdeydi; endüljansları eleştiriyor, azizlerin yüceltilmesine karşı çıkıyor, dînî tasvirleri ve Meryem’e tapınmayı eleştiren vaazlar veriyordu. Zwingli; Luther’in teklif ettiğinden daha da basit bir ibâdet teklif ediyor, kilise süslemelerinin ve (ilâhîler hariç) müziğin olmadığı bir töreni savunuyordu. Luther’le bazı konularda ayrılsa da onun sayesinde Reform Hareketleri İsviçre ve Güney Almanya’da yayıldı.

İNGİLTERE’DE REFORM: ANGLİKAN KİLİSESİ

İngiltere’de inanç konusundaki ihtilâflar değil, Papa ile İngiltere Kralı arasındaki anlaşmazlık Reform’un önünü açmıştır. Daha önce koyu bir Katolik olan VIII. Henry, siyasî sebeplerden dolayı evlendiği, ağabeyinin dul karısı Katherin’den boşanmak istemiş, ancak Papalık onun bu isteğini reddetmiştir. Bunun üzerine VIII. Henry, 1531’de, kendisini İngiltere Kilisesi’nin mutlak hâkimi ilân ederek Papalığa ödenen yıllık vergileri kaldırmıştır.

1549 yılında İngiliz Kilisesi’nin inanç esasları Protestan-Reformcu görüşlerden oluşturulmuş, ancak Katolik Kilisesi de açıkça reddedilmeyerek orta bir yol izlenmiştir. Böylece ibâdetlerde Katolik Kilisesi’ne, inanç konularında ise Protestan Kiliselerine benzeyen «Anglikan Kilisesi» olarak adlandırılan yeni bir hıristiyan mezhebi ortaya çıkmıştır. Buna rağmen İngiltere’de Katoliklik tamamen etkisiz hâle getirilememişti. Bağnaz ve hoşgörüden uzak bir Katolik, fakat dindar bir kadın olan Kraliçe Mary (1553-1558) Kardinal Pole’nin yardımıyla İngiltere’de Katolikliği yeniden canlandırmaya ve Papa’nın etkisini artırmaya çalıştı. Protestanlara karşı sert uygulamalara girişti. Aralarında büyük İngiliz Reformcusu Cranmer, Latimer ve Ridley gibi Protestanlığın tanınmış önderlerinin de içinde bulunduğu yaklaşık 200 piskopos ve araştırmacı, kadın-erkek denmeden kazıklarda yakılarak öldürüldü.2

Ancak tüm bu baskılar Protestanlığın gelişimini önleyemedi. Nitekim Mary’nin ardından kraliçe olan ve 45 yıl boyunca İngiliz tahtını yöneten Elizabeth döneminde (1558-1603) Protestanlık yeniden canlanmakla kalmadı, krallığın korumasında kalıcı hâle geldi.

REFORMUN; DÎNÎ SİYASÎ, SOSYAL VE KÜLTÜREL ETKİLERİ

Hıristiyan dünyası 16. yüzyıla gelindiğinde yeni bir parçalanma ile karşı karşıya geldi. Reform Hareketleri’nin etkisiyle Katolik Kilisesi çatırdadı ve bünyesinden yeni Protestan mezhepleri ortaya çıktı. Batı Avrupa’da mezhep birliği bozuldu. Protestanlık düşüncesi; Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda, İsviçre, Belçika ve Kuzey Amerika’da farklı ton ve tarzlarda yayıldı.

Fert merkezli dindarlığın öne çıkmasıyla, «Dînî hayatın, hayattan kopmadan da yürütülebileceği» düşüncesi; Katolikliğin çile, uzlet ve mahrumiyet düşüncesine galip geldi. Protestanlığın yayıldığı ülkeler, zenginleşti. Cemaati temsil eden Katolik anlayışına karşı, güçlü fert öne çıktı. Düşüncenin önü açıldı. Âyine dayalı Katolik din anlayışı yerine; amelî yönü azaltılmış, inanç yönü ağır basan, din adamlarının baskın olmadığı, İncil tercümeleriyle herkesin ulaşabileceği Protestanlık anlayışı yaygınlık kazandı.

Katolik Kilisesi de ciddî bir öz eleştiri yaparak kendini revize etti. Kaybettiği dindaşlarının açığını kapamak üzere coğrafî keşiflerle ele geçirilen yeni topraklarda faaliyetlerine hız verdi. Güney Amerika, Afrika ve Asya’daki sömürge bölgelerinde yeni kiliseler inşa edildi. Misyonerler yoluyla yeni bir dînî heyecanın fitili ateşlendi. Öte yandan Katolikler; Engizisyon mahkemelerini kurarak, ayrılanları, farklı inanç ve düşünce sahiplerini cezalandırma yoluna gittiler. Bu mahkemelerde zavallı ve savunmasız İspanya müslümanları, yahudiler ve Protestanlar sert bir biçimde cezalandırıldılar. Bu cezalar arasında başta ölüm olmak üzere, sürgün ve kürek mahkûmiyeti başı çekmekteydi.

Protestanlık hareketleri, Katolik din adamlarının otoritesini bir daha yerine gelemeyecek bir biçimde sarstı. Avrupa’daki bu gelişmeler, meşrûiyetlerini Papa’dan almak zorunda kalan kralları rahatlattı. Papa ve din adamlarının; hıristiyan devletler üzerindeki ağırlığı azalırken, prens ve hükümdarların ağırlıkları her geçen gün biraz daha arttı. Bu durum; Avrupa’daki devletlerin millî temellere yönelmesine, dînî temellerden de uzaklaşmasına yol açtı. Öte yandan, laikliğin de yanlış temeller üzerinde yayılmasının önü açılmış oldu. Dînî haklar ve iktidarların yetki alanları; karşılıklı anlaşma ve hoşgörü temelleri esas alınarak düzenlenebilecekken, çatışma, birbirini yok etme ve geriletme zemininde, yanlış bir eksene oturdu.

Başta Almanya olmak üzere Protestanlığın yayıldığı topraklarda, kilise malları yağmalandı. Katolik Kilisesi’nin denetim altında tuttuğu geniş araziler, son derece verimsiz bir biçimde kullanılmakta, yoksul kitlelerin istifade edemeyeceği âtıl bir vaziyette bulunmaktaydı.

Reform’un etkilediği bir diğer önemli başlık da eğitimdi. Öteden beri Kilise bünyesinde yürümekte olan eğitim ve öğretim faaliyetleri; Reform Hareketleri’nin ardından, din kurumlarının dışına da taştı. Okullaşma süreci hız kazandı. Böylece eğitim, din dışı bilgi ve birikimlerin etkisine açık hâle geldi. Zaman içerisinde din-bilim çatışmasının da yolu açılmış oldu.

_________________
1 Hıristiyanlık Tarihi, s. 382, Yeni Yaşam Yayınları.
2 Hıristiyanlık Tarihi, s. 392, Yeni Yaşam Yayınları.