SABÂ KÂR-I NÂTIK*

Prof. Dr. Mustafa TAHRALI

 

-Merhum Cinuçen TANRIKORUR’un hâtırasına-

Bir nağme-i dil-sûz okuyan bülbül-i cânız
«Âteş kesilir geçse SABÂ gülşenimizden» (1)
Mutrıp tutulup seyrine açmışsa DÜGÂH’ı
Bin âh ile bir «Hû» duyulur neyzenimizden
Bir başka açar gülleri âh BESTENIGÂR’ın
Bülbül tutar âhengini müstahzenimizden
ÇARGÂH ile bir bir sunulur sâgarı aşkın
Dilden dile mahfîce gönül mahzenimizden

Gönül âlemde HÜSEYNÎ tutup âvâzesini
Perdeden perdeye aşk derdini izhâra gelir
Şöyle GERDÂNİYE’den açsa n’ola seyrini yâr
Nice bin bülbül-i şeydâsı o gülzâra gelir
KARCIĞÂR eylese tambûr ile kanûn el ele
Diller ikrâr için esrârını güftâra gelir
Söylese ZÂVIL AŞÎRÂN ile hicrânını âh
Perde perde Cinuçen sîne-i edvâra gelir

Seyrin işittik güzelin meclis-i âhenkte yine
Nağme-i NİKRÎZ okumuş yâr-i vefâkârı ile
Neş’e-i yârânı görüp söylemiş âşıklara ud
Cezbe-i MÂHÛR’u bütün dillere esrârı ile
Seyr-i HICAZKÂR’a gelip derd ile dîvâne gönül
Söylemiş ahvâlini dildâr-ı cefâkârı ile
Böylece telden tele her perdeyi bir bir dolaşıp
Eylemiş efsûnunu KÜRDÎLİHİCAZKÂR’ı ile

Gelir bir dem cihân içre gönül bir NEV’ESER söyler
«Felek her devrde bir feyz-i hikmet âşikâr eyler» (2)
Derûn-ı dildedir âh BÛSELIK seyri temennîsi
Gönül seyrinde elbet vasl-ı yâri ihtiyâr eyler
Ezeldendir NEVÂ’sı ehl-i aşkın tâ ebed ey dil
Onunçün başka yar bilmez o yâre îtibâr eyler
Bugün dillerde devrettikçe bir GÜLBÛSE âhengi
Gönül bezminde yâran dem tutup seyr-i nigâr eyler

Ey bülbül-i dil gülşene düşmüş ki figanın
Bir âh ile mecliste rebâb açtı SEGÂH’ı
Âvâzını salmış Cinuçen ŞEDDISABÂ’da
Dil derdini söyler yine her nâle vü âhı
UŞŞÂK’a gelir derdi de dermânı da yârin
Dil, sevdiği, seyrinde bulur devlet ü câhı
Neylerle BEYÂTÎ’den edip seyr ü terennüm
Hicrân ile anmış gönül âlemde o şâhı

Seyrin tutup sofyân ile bir SÛZINÂK efgan ile
Her dem gönül cânân ile hayran gelip hayran gider
Üftâdedir dil yârına hem teşnedir dîdârına
Nâdîde RAST etvârına hayran gelip hayran gider
Dillerdesin ey ISFAHAN seyrin açık, hüsnün ayan
Ilden ile halk-ı cihan hayran gelip hayran gider
Söyler HİCAZ can bülbülü susmak nedir bilmez dili
Dinmez eser hasret yeli hayran gelip hayran gider

BEKTAŞ tutar karârını seyrinde âkıbet
Son perdeyi açınca SABÂ sûz-i sîneden
Bir dem imiş Mürid şu cihan seyri âşikâr
«Gûş eyle râzı perde-i sâz u terâneden» (3)


* Sayın Tolga BEKTAŞ tarafından bestelenmiş ve Cinuçen TANRIKORUR’a ithaf edilmiştir. Güftede adı geçen zâvil aşîran, gülbûse ve şeddisabâ makamları
Cinuçen TANRIKORUR tarafından terkip edilmiştir.

(1) Leskofçalı Gâlib’in bir gazelinin birinci beyitinden aldığımız bu mısrâın ikincisi şöyledir: “Ahker gül olur bulsa safâ külhanımızdan” Yahyâ Kemâl’in Eski Şiirin
Rüzgârıyla kitabındaki (s. 61) “Tazmin” başlıklı gazelinin son beyti şöyledir:

“Biz bülbül-i muhrik-dem-i şekvâ-yı firâkız
Âteş kesilir geçse sabâ gülşenimizden”

Yahyâ Kemâl bu beyiti kimden aldığını belirtmemiştir. Sultan Şâirler (Mustafa ŞEN, A. Fuat BILKAN, Akçağ Yay., 1997, Ankara) isimli kitapta Sultan II. Selim’e ait bir «müfred» olarak gösterilmiştir. Aşağıda görüldüğü gibi ilk mısradaki bir kelime farklıdır. (s. 158)

“Biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-ı firâkız
Âteş kesilir geçse sabâ gülşenimizden”

(2) Fuzûlî, Kasîdeler, 22/1

(3) Bâkî, Gazeller, 170/2