HIRS MI KANAAT Mİ?

Sami GÖKSÜN Cihanın en üstün ve en şereflisi sıfatıyla yaratılan insan, hem dünyasını hem de âhiretini kazanmak durumundadır. Dünyası için çalıştığı gibi âhireti için de çalışacaktır. Zira dünya; âhiretin tarlası, ebedî hayatın başlangıç noktasıdır. Bu tarlayı ekebilmek, bu eşiğe emniyetle varabilmek için dünyanın da kazanılması lâzımdır. Bu sebeple müslüman; dünya için çalışacak, ona hâkim olacak fakat dünyanın emrine, onun hâkimiyeti […]

Continue reading »

MÜSTEZAD

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) nejatsefercioglu@hotmail.com   Terk etmeye cânânın için câna gönül ver! Gündüz-gece sabret! Hiç etme şikâyet! Ağyârı unut cân ile cânâna gönül ver! İhmâlini terk et! Olsun sana servet… Sevdâ ne demek bilmeyenin nârına yanma! Nâdâna inanma! Sevmekten usanma! Her derdine dermân ise Lokmân’a gönül ver! Gelsin cana kuvvet… Konsun başa devlet! Câhil ne bilir; serde ne var […]

Continue reading »

ŞEYTANIN ve NEFSİN GÜÇLÜ ve ZEHİRLİ SİLÂHLARI -1-

YAZAR : Ahmet ZİYLAN Şehvet, şöhret, servet… Fâiz, israf… Kumar, uyuşturucu, içki… Yalan, fitne, gıybet, iftira… Bunlar şeytanın bize hazırladığı tuzaklar… Bunlar hayat yolculuğunda bizi bekleyen en tehlikeli mayınlar… Bunlardan nasıl kurtuluruz? Takvâ ile… Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, sahâbî arkadaşı Übey bin Kâ‘b’a sormuş: –Bana takvâyı müşahhas bir şekilde anlatabilir misin? Takvâ diyoruz da nedir bu takvâ? Demiş ki Übey […]

Continue reading »

DÜNYA… EFENDİ Mİ KÖLE Mİ?

YAZAR : Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com   Günümüz insanları; etraflarını çepeçevre kuşatan dünyevî câzibeye, yaldızlı boyalı, allı pullu dünyaya ne yazık ki kanmış ve inanmış durumdalar. Onun can yakıcı, sahte ve aldatıcı güzelliğine bel bağlamış vaziyetteler. Bugün almadan rahatlayamayan insan, «vermenin mutluluğu»nu tadamıyor. İnsanları bencilliğe sevk eden dünyanın âlâyişi, kişileri öyle kendine çekmiş durumda ki insanlar âdeta büyülenmişçesine dünyanın peşinde […]

Continue reading »

ŞİİR DİLİYLE HADİSLER -36-

ŞAİR : TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) نَعِمَّا بِالْمَالِ الصَّالِحِ لِلرَّجُلِ الصَّالِحِ “Sâlih bir kimsenin elinde bulunan helâl ve faydalı mal ne güzeldir.” (İbn-i Hanbel, IV, 202) Sâlih, cömert birinde, Düzgün, helâl zeminde, İnfak ne hoş, ne tatlı; Servet; güzel, yerinde… vezni: müstef’ilün / feûlün

Continue reading »