Gece – Gündüz

YAZAR : H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com Kur’ân-ı Kerîm’in kendine mahsus bir üslûbu, bir dili vardır. İnsan mantığından farklı bir dildir bu. Meselâ insan, konuşurken «hayat ve ölüm» demeye meyillidir; çünkü hayat önce görünüyor; ölüm hayatın sonunda geliyor. Kur’ân-ı Kerim’de ise Rabbimiz önce; «ölüm» sonra; «hayat» diyor. Yine insan önce gündüz sonra gece geliyor diye düşünür; hâlbuki Kur’ân-ı Kerim’de daima gece […]

Continue reading »

ESKİ BİR SARIK

YAZAR : Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com Nakşibendî şeyhlerinden Ubeydullah Ahrâr -kuddise sirruhû-, 1404’te Taşkent’te doğdu. Nakşibendî geleneğinde Hâce-i Ahrâr diye tanınır. Çocukluğunda hem mektebe devam etti, hem de ziraatla uğraşan babasına yardımcı oldu. Yirmi iki yaşına geldiğinde ilim tahsili için Semerkant’a gitti. 1431’de Nakşibendî şeyhi Ya‘kûb-i Çerhî -kuddise sirruhû-’ya intisâb etti ve şeyhinden hilâfet alarak Herat’a döndü. Yâkûb-i Çerhî -kuddise […]

Continue reading »

O YÜREKLER!..

ŞAİR : SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ) Set çektiler karanlığa, nur göğsü gerdiler, Yerden semâya her yere seccâde serdiler! Yol açtılar asırlara, fâtih nesillere, Onlar, yegâne gāye için can ki verdiler! Yûnus da dendi, hem Yesevî, hem de Nakşibend, Onlar, o en değerli, ne has inci derdiler! Rahmân’ı övdüler, o yürekler çekinmeden, Zorluk ne olsa, şerri ve şeytânı yerdiler! Seyrî, o […]

Continue reading »

EBU’L HASAN HARAKANÎ -kuddise sirruh-

ŞAİR : Sâmi İLHAN samilhan@hotmail.com Elinin emeğiyle geçindi büyük Sultan, Bistam’daki Harakan, onunla kazandı şân. Ulu Hakan Alparslan gelmeden kırk yıl önce, «Ledün»den gelen lütuf, Anadolu’ya bu can! * Horasan’dan süzülen mâneviyat incisi, Ahlâkıyla «Bü’l-Hasen»1, «halka»nın yedincisi. Sözleri feyiz dolu, Bâyezid’di üstâdı, Ârifler tasdik etti, «Şeyhü’l-Asr»2 oldu adı, Nakşibendî yolunun, dağlar delen Ferhad’ı! * “Her nereden gelirse bu dergâha bir […]

Continue reading »