EBU’L HASAN HARAKANÎ -kuddise sirruh-

ŞAİR : Sâmi İLHAN samilhan@hotmail.com

Elinin emeğiyle geçindi büyük Sultan,
Bistam’daki Harakan, onunla kazandı şân.
Ulu Hakan Alparslan gelmeden kırk yıl önce,
«Ledün»den gelen lütuf, Anadolu’ya bu can!
*
Horasan’dan süzülen mâneviyat incisi,
Ahlâkıyla «Bü’l-Hasen»1, «halka»nın yedincisi.
Sözleri feyiz dolu, Bâyezid’di üstâdı,
Ârifler tasdik etti, «Şeyhü’l-Asr»2 oldu adı,
Nakşibendî yolunun, dağlar delen Ferhad’ı!
*
“Her nereden gelirse bu dergâha bir adam,
Aş veriniz!” buyurdu; «inancını sormadan!»3
Rahmânî şefkatti bu, nasibi olan kişi,4
Ateşperest gelse de, mü’min oldu sonradan.
Kars’ta cihad ederken, savunurken hak dîni,
Âşûrâ Günü içti, şehâdet şerbetini.5
Nasıl lâyık oluruz, âlî şefâatına,
İsmimizi yaz Rabbim, sevenlerin katına!

____________
1 Ebu’l-Hasen: Güzel ahlâkın babası.
2 “Dînine ve ibâdetlerine düşkünlüğü, nefsiyle mücâhedesi, dâimî zikir ve murâkabe hâlinde bulunması sebebiyle, kendisine «Şeyhü’l-Asr» yani «Asrının Şeyhi» denildi.” (Altın Silsile, Osman Nûri TOPBAŞ)
3 “Her kim bu kapıya gelirse, ekmeğini veriniz ve inancını sormayınız. Zira ulu Allâh’ın katında ruh taşımaya lâyık olan herkes, Ebu’l Hasan’ın sofrasında ekmek yemeye lâyıktır.” (Ebu’l-Hasan Harakānî Hazretleri)
4 “Allâh’ım! Eğer bütün dünyada Sen’in mahlûkātına karşı benden daha şefkatli biri bulunursa, o vakit ben kendimden hayâ ederim!” (Harakānî; Nûru’l-Ulûm, s. 247 – Altın Silsile, Osman Nûri TOPBAŞ)
5 “Harakānî Hazretleri’nin vefatı, hicrî 425 senesi aşûre günü (11 Aralık 1033) idi. Bazı rivâyetlere göre, İslâm ordusunda cihâda çıkıp Kars yakınlarında şehid düşmüş ve oraya defnedilmiştir.” (Altın Silsile, Osman Nûri TOPBAŞ)