LÂL DURAĞI

Sebahat Özenmiş TUZALAN sotuzalan@gmail.com Göz kapakları giderek ağırlaşıyordu. Bedeninin uyuşukluğuna mâni olmaya çalışsa bile; gözlerinde perdelenen güzellik, giderek sarılara, kızıllara ve tonlarına evriliyordu. Müstesnâ bir güneşi avuçlarının arasına bırakan yazdan, geriye sararan yapraklar kaldı. Sonbaharın tadını çıkarmak için; bedenleri körpecik, yapraklarını cömertçe insanlığa sunan ağaçları seyrederek, bir süre bu yaş almış mevsimi içine çekti. Ulu bir çınar görmeyeli, pek yalnız […]

Continue reading »

GAZEL

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) nejatsefercioglu@hotmail.com Derdi sevdâ olanın, bahtına Leylâ yaraşır… Bahtı Leylâ olanın, gönlüne sevdâ yaraşır… Ser verir sırrını vermez bilesin âşık olan, Böyle âşıklara hep cennet-i âlâ yaraşır… Yücelerden yücedir aşkına sâdıksa gönül, Erişilmez yüce Kaf Dağı’na Ankā yaraşır… Yüzü gül bahçesi yârin; saçı sünbül, leb-i mül, Ona elbette ki bir bülbül-i şeydâ yaraşır… Sözlerin doğrusu elbet budur […]

Continue reading »

Gazel

ŞAİR : SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) nejatsefercioglu@hotmail.com Yola düşmüş bu gönül bir saçı Leylâ’ya koşar. Yine çılgın gibi her dem kara sevdâya koşar. Kurulan dârına Mansur gibi dikmiş gözünü, İstemez cenneti aslā yüce Mevlâ’ya koşar. Bir büyük hasrete düşmüş; «Aranır nerde?» diye, Gözü bâdem, saçı sümbül gül-i rânâya koşar. Yanacak bir çulu yoktur çekemez minneti hiç, Yıkarak putları hep; «Lâ» […]

Continue reading »

Sevgi Yazalım

ŞAİR : HİKMETÎ (Hikmet ELİTAŞ) Her takvime yaprak yaprak, Yıllara sevgi yazalım. Burcu burcu koksun toprak, Güllere sevgi yazalım. Bayramlar gelsin sevgiyle, İnsanlar gülsün sevgiyle, Gönüller dolsun sevgiyle, Dillere sevgi yazalım. Aşkla kursun kul yuvayı, Yûnus zikretsin Mevlâ’yı, Mecnun bulunca Leylâyı, Çöllere sevgi yazalım. Sevgi meclisine giren, Mevlânâ’dan feyiz gören, Hak’tan alıp, halka veren, Ellere sevgi yazalım. Sevgi sarsın yeryüzünü, […]

Continue reading »

ÂH YÂRİM!

Ahmet AYDIN   Gül gül tutuşturdu yine baharı, Kalpte aşkın sönmez közleri vardı. Alevlendi hattâ gözün pınarı, Onda cemrelerin özleri vardı… Öğüt dinlemedi gönül kulağı, Yakıp kül eyledi yârin yanağı. Sussa ne çıkar ki, gonca dudağı, Her şeyi anlatan gözleri vardı… Düşündükçe yâri daraldı gönül, Açmadı gönlümü şu kırmızı gül. Aşkın son şevkinde sustu ya bülbül, Ruhuma can veren sözleri […]

Continue reading »