YÜZAKI DERGİSİ – YÜZAKI YAYINCILIK

Yusuf DURSUN Al bayrağa rengini, Dedem kanıyla vermiş. Şehit olup toprağın Kara bağrına girmiş. Melekler yeryüzüne, İndirmişler hilâli; Bayrağıma yansımış, Göğün yaldızlı hâli. Göz açtım onu gördüm, Ben bilmem başka bayrak. Aman nazar değmesin, Hak saklasın onu Hak! Dalgalansın sevgili, Mahşere dek göklerde. Bilmesin acı nedir, Benim olduğum yerde. Yüce Rabb’im korusun, Bu kutsal emâneti. Kimse hayâl etmesin, Bayrağa ihâneti!

SEFERÎ (M. Nejat SEFERCİOĞLU) Yaradan kendi çizmiş şu masmâvi göklere, Sonra bayrak eylemiş ay yıldızı Türkler’e, Boyamış kanlarıyla şehitler al renklere; Her nesne yere düşer, ay yıldız düşmez yere, Tâ ki kıyâmet kopa; yer yarıla, gök çöke!… Saldırsa da erişmez ona hâinin eli, Uzatsa da uzanmaz ona gâfilin dili, Ona leke sürenin hemen kırılır beli; Her nesne yere düşer, ay […]

ÂŞIK NÛRÂNÎ (Nûri KAHRAMAN) Mutluluk imkânı çok güyâ âhirzamanda! Bulamazsın bir türlü, ararsın her limanda. Bilmezsin ki sendedir mutluluğun şifresi, Çarelerin çaresi, kalbindeki îmanda!.. Ağrı Memleketin çilesi bitmeyecek mi gayrı? Ağrılar başımızdan gitmeyecek mi gayrı? Tüketim çılgınlığı ne zaman son bulacak? Tarlamız soframıza yetmeyecek mi gayrı? Mızrap Düşmüşsündür gidersin, bilmezsin yol nereye? Ağzın var konuşursun; uzanır, dil nereye? Ne sazında […]

MÜRİD (Mustafa TAHRALI) -Babamın Rûhuna- Gerçek bir ülkeden açılan perde Âdem’e Sürmüş hayâl içinde bir âlemden âleme. «Kālû belâ»da parçalanıp vahdetin narı Gurbette kaldılar bütün Âdemoğulları. Artık o gün bugün nice bir seyr içindeyiz… Sormuştu tâ elest günü ervâha Rabbimiz Bir özge dille: «Rabbiniz Allah değil miyim?» -Hâlâ «Belâ, belâ!» diye söyler gönül dilim- Geldik garip, cihâna; gönüllerdedir o ses. […]

Memmed ASLAN Çok sıkma-boğmaya çekmeyin beni, Bâri bir şair de selâmet kalsın! Yerde selâm verek bir birimize Gökte ay çıkanda salevat kalsın! Aynı sütten emdik, aynı kandanık, Siz işret içinde, biz – bağrı yanık, Aman, çürütürsüz, bu kan çok donuk, Gerek, kan durulsun, sır-sıfat kalsın! Söz – Allah vergisi, Tanrı iksiri, Kalbim tâ ezelden sözün esiri, Bir ruhtan gelmişiz söz […]

MECNÛN (İbrahim Hakkı UZUN) Bir sonbahar gelirken, hasret tutuştu durdu; Feryâd edince toprak, tâ Arş’a dek duyurdu Bir sonbahar gelirken, mâşuk karârı verdi Gökten yağınca rahmet, âşık huzûra erdi Bir sonbahar gelirken, gönlüm sarardı soldu.. Yaprak için hazin son, hicrâna düşmek oldu. Bir sonbahar gelirken, bülbülde ses tükendi Artık kalan gülünden, birkaç cılız dikendi Bir sonbahar gelirken, son damla düştü […]

M. Faik GÜNGÖR Eylesen de yâ Rab âriflerinden, Ayrılığa içim kanar derinden, Çileye beleyip dört-bir yerimden Huzuru öteye getirdin felek. Çiçekli yıllara yol geçirmeden, Ömrün tek günün bol geçirmeden, Bayramlıklarıma kol geçirmeden, Kefeni ütüye getirdin felek. Dedim ki, içimi okuyabilsen, Alıp hasretimi dokuyabilsen, İshak kuşlarını taşlayarak sen, Baykuşu çatıya getirdin felek. Karanlık geceyi gündüze sayıp, Şahsıma yaptığın vallâhi ayıp, Kemend […]

LEYLÎ (Şükran IŞIK) Ay koynunda parlıyor, gül şehrinin dilberi, Hastalara şifadır, gül kokulu elleri. Hangi ceylândan almış gözlerin bakışını? Buz tutmuş yürekleri kor gibi yakışını. Hangi gülistan seni yetiştirdi bağrında? Ey gül çehre, şebnemsin güllerin yaprağında. Gül şehrine girince râyihanla eridim, Gül yüzünü görünce: «Bu gül ne tatlı!» dedim. Diyorlar, gül şehrinin baharmış, kışı-yazı, Dikeni gül açarmış, lâlesi kar beyazı. […]

Harun ÖĞMÜŞ Sakın aldanma! Ne üstündeki yırtık gömlek Kişinin dînini göstermek için bir ölçek Ne topuk üstüne zâhitçe çekilmiş paçası, Ne de çok secdeden alnında oluşmuş yarası Zühd ü takvâ para za’fıyla denenmektir asıl O çetin za’fı yen öyleyse, hemen cenge atıl! Altının var da kapılmazsan eğer cilvesine, Tırmanırsın o zaman zühdün -inan- zirvesine Sakın aldanma! Ne üstündeki yırtık gömlek […]