26. Sayı Takdim

Nisan, bereketli yağmurların, yerde-gökte yeni bir canlılığın mevsimi. Bahar iklimi.

Bu mevsim ve iklimde on beş asır önce lâtif bir tecellî ile gerçekleşen Kutlu Doğum (Mevlid Kandili), içinde bulunduğumuz yıllarda da yine baharda seyrediyor. Âdeta bütün varlık, o demlerde olduğu gibi şimdi de her yıl bir bahar neşesi içerisinde Peygamber Efendimiz’e «merhabâ» diyor.

Belli ki yaratılmışların sebebi olan Hazret-i Muhammed Mustafâ’ya bu «merhabâ» deyiş, bütün kışları bahara döndürüyor, her tarafı bereketle dolduruyor.

Çünkü O’na merhabâ diyen her varlık, cennet güzelliği elde etti. O’na merhabâ diyen her gönül, bahar gibi dirildi ve şahsiyet âbidesi oldu. Bu sebeple Yüzakı, Kutlu Doğuma denk gelen bu bahar ayına:

«Ey Fahr-i Âlem, Merhabâ!» coşkusuyla besmele çekti.

Genel Yayın Yönetmeni M. Ali EŞMELİ (SEYRÎ), Süleyman Çelebi’nin mevlid metninde yer alan «merhabâ bahri»ne içli bir nazîre yazdı. Ayrıca en büyük Peygamber âşıklarından olan Fuzûlî’nin meşhur Su Kasidesi’nden bazı beyitleri ele aldı. «Su Kasidesi’nde Gürül Gürül Akan Peygamber Aşkı»nı işledi.

Bu sayımızda Hazret-i Peygamber aşkını şiir ve şuur ikliminde muhabbet neşvesi içerisinde anlatmaya çalıştık. Onun için dosyamızda emekli il müftülerimizden, aynı zamanda kıymetli bir şair olan İlhan ARMUTÇUOĞLU ile «Peygamber Efendimiz ve Şiir» mevzuunda tatlı bir hasbıhâl gerçekleştirdik. Meseleyi hem edebî, hem ilmî açıdan hem de muhabbet penceresinden etraflıca konuştuk. Nebevî aşkın ebedî terennümleri:

Bitmez güzelin vasfı ağaçlar kalem olsa

Hilkat de bütün şi’r ile baştan başa dolsa!..  [Ali Ulvi KURUCU]

beytinden hareketle dile getirildi.

Karakter bölümümüzde Osman Nuri TOPBAŞ Hocaefendi geçen sayımızda başladıkları «Onlar Nasıl Seviyorlardı» makalesinin ikinci kısmına devam etti; sahâbe, tabiîn ve sonraki nesillerden Peygamber âşıklarının hâllerini en güzel misâllerle anlattı.

Dr. A. Hikmet ATAN Allah Rasûlü’nün müstesnâ dilinden bir hadîs-i şerîfin şerhini, Âdem SARAÇ, Dâru’l-Erkam’ı; Naci ÖZTÜRK, tarihimizden Efendimiz’e hürmet tablolarını kaleme aldılar.

Ayla AĞABEGÜM şiirimizdeki temel ölçüyü: «İslâmî rûhun güzelliklerinin yansıtılması» olarak ortaya koyduğu yazısında Yunus Emre, Aziz Mahmud Hüdâyî gibi mutasavvıf şairlerin şiir tahlillerine, yakın devir şairleriyle mukayeselerle yer verdi.

Ve şairlerimiz, Rasûlullah aşkını en edebî ve en edepli ve dillerinden gelen en güzel ifadelerle sundular sizlere. Kimi Ravza’yı, teşne gönüllere kevser gibi sundu; kimi Aşk-ı Mustafâ dedi, kimi Muhammed’in Sevdasına… kimi Hep Sen’in Aşkınla Yâ Nebî diyerek aynı muhabbet bestesine, ayrı güfteler sundular.

Değerli Okuyucularımız,

Geçen sayımızda haber verdiğimiz YÜZAKI cilt kapaklarımız hazır. 24’üncü sayımıza kadarki dergilerimizin, canlı ve hatırlatıcı şekilde hazırlanmış cilt kapakları arasında, derli-toplu ve kalıcı şekilde kütüphanenizdeki yerini alması için cilt kapaklarınızı temin edebilirsiniz.

Ayrıca kitaplarımız arasında yeni bir kitap daha gül gibi boy verdi. Kıymetli yazarlarımızdan Âdem SARAÇ’ın yeni eseri «Gülümüz ve Gül Günlerimiz» Yüzakı Yayıncılıktan bu ay çıkıyor. Temennî ederiz ki, bugün çoğu kere gıptada kalan Peygamber aşkı, ihlâs ile gönüllerimizde sönmeyecek şekilde tutuşur. İşte o zaman;

O’nun kutsî şifası, karakış manzarası arz eden her hâlimiz için bir bahar dirilişine vesile olacaktır. Edebiyat dünyamızın baharı da O’na muhabbetle yeniden gelecek ve o ihtişamlı, bereketli, semereli mevsimler O’nun aşkına yeniden nasip olacaktır.