202. Sayı TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız,

Geçen sene salgın hastalıkta, mektepler kapandı. Eğitim uzaktan verilmeye çalışıldı. Kimisi katıldı, kimisi katılmadı, katılamadı. İmtihanlar ilân edildi, gönüllü yapıldı. Çoğu dilekçe verip katılmadı. Sonra da talebeler ister derslere girmiş olsun, ister olmasın, ister imtihana iştirâk etmiş olsun, ister olmasın sınıflarını geçtiler.

Gerçi normal şartlarda da eğitimde pek sınıfta kalma kalmadı, diye şikâyet edilir. Nasreddin Hoca’nın;

“Dostlar alışverişte görsün!” dediği gibi.

Bu cihan dershânesinde de, her yıl bir veya iki imtihan olduğunu bildirmekte âyet-i kerîme:

“Onlar (gafiller), her yıl bir veya iki kez (çeşitli belâlarla) imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar!..” (et-Tevbe, 126)

Mekteb-i âlemde herkes aynı tutulabilir mi? Çalışan ile çalışmayan, fırsatı değerlendiren ile değerlendirmeyen, yani ibret alan ile gafil kalan aynı neticeye ulaşabilir mi?

Elbette hayır!..

Cennet ve cehennem…

Felâh ve helâk…

Gönül huzuru ve vicdan azâbı…

O hâlde; dersimize iyi çalışmalı.

Siz değerli okuyucularımıza sene sonlarına yakışan bir muhasebe dosyası hazırladık:

Cihan İlâhî Bir Kitap: Nice Dersler Veriyor!

İBRET Mİ GAFLET Mİ?

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ;

“Gaflet değil, ibret gerek!” diyerek, aşırı ferdiyet mikrobuna tutulan, daima kendine muâfiyet isteyen insanı, «en temel vazifelere karşı sıkılganlık, doğrulardan bıkış» gibi hastalıklara karşı îkaz etti. İmtihanlardan muvaffakiyetle geçmenin formüllerini dile getirdi.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Bir Mü’min Hâdisâtın Akışını Nasıl Değerlendirir?» suâline cevaplar takdim etmekte.

17 Aralık Şeb-i Arûs münasebetiyle «Kıssalardan Hisseler» bölümünde Hazret-i Mevlânâ’nın ilimden irfâna mâneviyat yolculuğu ve hayatından mânidar kıssalar var.

Yazarlarımız; gerek ümmet, millet, toplum ve fert olarak yıllık muhasebemizi, gerekse Mevlânâ mesajı etrafında mâneviyat yolculuğunu kaleme aldılar.

Batının teknolojik hegemonyası, fişi çekerek engellenebilir mi?

Dünya ecnebî bir köye dönüşürken, kendimizi nasıl koruyacağız?

Herkesi buyur eden bir dergâhta, yolun selâmeti nasıl muhafaza edilebilir?

Tasavvuf, fıkıh, sağlık, eğitim, tarih ve edebiyat ile dopdolu bir sayı daha…

Her şey cihan dershânesindeki anlık, günlük, aylık, yıllık ve hepsinin neticesinde ömürlük imtihanlarımızda; dersler, hisseler ve ipuçları elde edebilmek için…

Aksi takdirde Âkif’in dediği gibi koca bir ömürden yarım hisse ile çıkmak iş değil!

Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

Gözyaşından, gönül huzurundan hisseli şiirlerle, hayat derslerinin sır ve hikmetine pencereler açmaya çalıştı şairlerimiz de…

Yüzakıyla…