VELÂDET-İ NEBÎ

ECRÎ (Huzeyfe YÜKSEL)

 

Dünyâ acı bir devr-i cehâlet yaşıyordu.
İnsandaki gaddarlık asırlar aşıyordu.

Zâlim ve zulüm güçsüze hançer kesilirken,
Hiç kalmadı bîçâre ve mazlumlara mesken.

Teşrîf ederek geldi nihâyet yüce Sultan.
Hükmüyle nizam verdi O en sevgili Cânan.

Teşrîfine yer-gök sevinip coştu da coştu.
Varlık dirilip, şânı büyük rahmete koştu.

Dünyâ bağı birden yeşerip, açtı çiçekler,
«Doğdun!» diye, Allâh’a rükû etti felekler.

Zât’ın ile şefkat ve şifâ gördü bu âlem,
Oldun cana derman, kanayan gönle de merhem.

Geldin de Efendim, bu çorak çölde gül açtı.
Güller yeşerip her yere hoş râyiha saçtı.

Vîrâne olan kulları Sen eyledin îmâr,
Dillerde salât hep Sana Ey Ahmed-i Muhtâr.

Pak nûrunu görmez, Sana düşman olan insan,
Âşıklara rehberdir o gönlündeki îman.

Ey Şâh-ı Rusül! Ey sözü hak! Ey özü berrak!
Her an olalım aşk ile biz, Zât’ına müştak.

Dil neylese âciz, Sen’in îzâhına ey Gül!
Olsun garib Ecrî Sen’i anlatmaya bülbül.

vezni: mef’ûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün