MEVLÂNÂ’NIN GAZELİNİ TÜRKÇE SÖYLEYİŞ -4- GETİR O BÂDEYİ SÂKÎ!*

Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com

 

Getir o bâdeyi sâkî, getir de sun tekrâr!
O meyden içmeli her nerde bulsa âşık-ı zâr!

O bâdeden yere serpilse bir yudum tortu,
Olur hemen kuru yerler çiçekli bir gülzâr…

Coşup köpürdü mü durmaz küpünde fecre değin,
Semâda, yerde ne mevcutsa neşvesiyle yakar!

Getir, getir ki açılsın gönül hazîneleri,
Onun içinde henüz bilmedik ne sırlar var!

Senin meyinle düşüp mest olunca gör beni sen:
Bir arslanım, gezinir her yanımda ceylânlar…

Gör işte kıssayı, Ashâb-ı Kehf içince onu,
Düşüp de mağrada ser-mest kaldılar ne kadar!

O hangi meydi ki Mûsâ sihir yapan kavme,
Eliyle sundu da ser-mest düştüler nâçâr?!.

Sahâbe atladı keskin kılıçların önüne,
Edince onları ser-mest Ahmed-i Muhtâr!

Onun eliyle sunulmuş olan o mey kadehi,
Hudâ katında dolup içti cümleten ebrâr…

O hangi meydi ki Edhem içince mest oldu?
Ne şan bıraktı, ne şevket, ne saltanat, ne diyâr!

O hangi meydi ki Mansûr’u etti mest-i harâb?
Sonunda kıldı «ene’l-Hakk»ı söyletip ber-dâr!

Sular o meyden alır sâfiyet ve revnakını,
Onunla mest olup ummâna doğru durmaz akar…

Kerem ve lutfunu mümkün mü dille anlatmak?
O okyanusta ne had var, hakîkaten ne kenâr!

O bâdeden içelim, aşkı sabredip çekelim,
Nasıl çekerse her eşyâyı yol boyunca katar!

Üzüm suyuyla karıştırma sen benim meyimi,
Benimki âb-ı hayât, oysa en büyük murdâr!

______________
* Biyâr sâkî bâdet fidâ ser û destâr,
Zi-her kocâ ki dihet dest câm-ı can dest âr.
matla‘lı gazel. (Mevlânâ, Dîvân-ı Kebîr, nşr. Şefik CAN, Ötüken, İst: 2000, II, 93-94)

vezni: mefâilün / feilâtün / mefâilün / feilün
(fa‘lün)